| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4031) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .12.2021 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; asgari ücret 4.250 lira olarak açıklandığında, bildiğim kadarıyla 275 dolardı. Oysa, 2021 yılında 385 dolardı, 2016 yılında da 445 dolara kadar çıktığı da biliniyor. Asgari ücret açıklandığında 275 dolardı; ben bugün burada konuşmak için bir daha hesapladım, 238 dolara düşmüştü; biraz evvel bir daha hesapladım, 236 dolara inmiş durumda. Evet, açıklandığından bugüne 40 dolar bir azalma var; bu, çok ciddi bir rakam. Asgari ücretlinin cebine daha, yüzde 50 artmış olan 4.250 liralık ücret girmeden cebinde erimekte ve günden güne de eriyor.
Şimdi, dolarla bu hesabı yaptığımız zaman bazıları kızıyor, diyor ki: "Ya, dolar mı alıyor bu insanlar, niye TL üzerinden yapmıyorsunuz?" Doğru, belki bu insanlar dolarla maaş almıyorlar ama bu insanlar evlerine yumurta götürüyorlar. Geçtiğimiz yıllarda, Saygıdeğer Milletvekilimiz Uğur Aydemir'in bir yumurta hesabı vardı; bu hesaba göre, bir asgari ücretli 2019 yılında 4.375 tane yumurta alabiliyormuş. Uğur Bey 2002 yılında bir asgari ücretlinin 1.707 tane yumurta alabildiğinden ama 2019 yılında bu rakamın 4.375 taneye çıktığından bahsetmişti, oradaki artıştan bahsetmişti. Şimdi, bugün bu yumurta hesabını bir kere daha yaparsak -bugün gazetelerde vardı, yumurta 2,5 liraya çıkmış durumda ve daha da artacağı söz konusu yani 3 liraları, 4 liraları bulacağı da söyleniyor- bugünkü hesaba göre yaparsak -ben biraz evvel yaptım- bugün bir asgari ücretli ancak 1.700 tane yumurta alabiliyor, altını çizeyim, yüzde 50 artmasına rağmen 1.707 tane yumurta alabiliyor yani 2002 yılındaki rakamların altında.
"Sıkıntı var." diyor iktidar temsilcileri. Evet, bir sıkıntının olduğundan bahsediyorlar ancak inanın sıkıntı olsa bu kadar feryat etmeyiz. Çok ciddi bir buhran var.
Nilgün Hanım -size yine bir sataşma yapayım- siz iş insanısınız benim bildiğim kadarıyla, Allah hakkı için söyleyin, ne ürettiğinizi bilmiyorum ancak ürettiğiniz her neyse -mal veyahut da hizmet, imalat sanayisi olabilir- fiyat verebiliyor musunuz? Ben kime sorarsam sorayım, insanların en büyük sıkıntısı ürettikleri mal ve hizmete fiyat verememeleri. Artık, sistem tıkanma noktasına gelmiş durumda, vadeli işlemler tamamıyla durmuş, şu anda piyasada herhangi bir şekilde vadeli işlem yapılamıyor ne yazık ki. Hatta ve hatta insanlar parasıyla bile, bakın, parasıyla bile mal bulamıyor. Bu çok ciddi bir problem ve sermayeler günden güne eriyor. Esnafı geziyoruz, tüccarı geziyoruz; insanlar şunu söylüyor bizlere: "Ya, ben dükkânımı kapatsam, kepengimi indirsem; bir hafta, on gün, on beş gün tatile çıksam daha kârlıyım çünkü sattığım malı ertesi gün yerine koyamıyorum." Ve bu insanların sermayeleri eriyor ne yazık ki. Yani ilk başta nereden geldik buraya? "Faiz sebep, enflasyonsa sonuç." denildi ve gösterge faizi, politika faizi 19'dan 14'e kadar indirildi ama baktık, görüyoruz ki enflasyon azalmıyor; enflasyon artıyor ve daha da artacak, önümüzdeki ay TÜİK'in bile enflasyon rakamları yüzde 30'ları bulacak ve şu anda Türkiye'de enflasyon yüzde 50, yüzde 50 olduğu için zaten asgari ücrete yüzde 50 fark verdiniz. Bir de daha kötü bir şey söyleyeyim size, daha vahim bir şey söyleyeyim: Bankaların önünde uzun kuyruklar var, insanlar bugün 16 liradan, 17 liradan, 18 liradan dolar almak için bankalara hücum etmiş durumda ve bu insanların bir kısmı kredi çekiyorlar, kredi; kredi çekip gidiyorlar, dolar alıyorlar, euro alıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Toparlıyorum Başkanım.
Bu, hakikaten de burada herkesin düşünmesi gereken bir şey. Eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kredi çekerek karşılığında döviz alıyorsa, dolar alıyorsa bu memlekette herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi lazım. Bankalara bakıyorsunuz "Var mı böyle bir şey?" diyorsunuz, bankalar diyor ki: "Evet, kredi çekiliyor fakat taahhütname imzalatıyoruz." Yani artık taahhütname imzalatmaya başlamış bankalar. "Ben sana bu krediyi veriyorum ancak sen kalkıp da bununla döviz alma." diyor. Peki, bunu nasıl takip edebilecekler? Yani üzülerek söylüyorum bu söyleyediklerimi, bir ülkenin adım adım iflasa gidişine şahitlik ediyoruz hep beraber; adım adım iflasa gidiyor bu ülke ve tek çözüm de -ister bana kızın, ister... Bir ara vatan haini ilan ediyorlardı- bir an önce sandığın gelmesidir. Buradan çıkış seçimle olur.
Teşekkür ederim.