| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 6741 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Uyarınca, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2020 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetler ile İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/1729) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .01.2022 |
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli Varlık Fonu yöneticilerimiz; öncelikle hoş geldiniz.
Varlık Fonu denetimiyle ilgili rapor değerlendirmesi yapıyoruz. Denetim konusunun ne kadar denetim olduğu hususunda değerli arkadaşlarımızın incelemeleri oldu. Yani burada yapılanın teknik anlamda bir değerlendirme mi, bilgilendirme mi olduğu konusunu detaylı bir şekilde dinledik. Ancak ülkede bir gerçek var, şu an Varlık Fonuna çok önemli değerlerimiz alındı ama her geçen gün, maalesef, görüyoruz ki o önemli değerlerimiz değersizleştirilmeye devam edilmekte.
İşte, burada ifade edildi, PTT'nin durumu. PTT'nin borç içerisine girdiği rakamlarla ortada ancak PTT'ye bakıyoruz, vermiş olduğu hizmetlerin olağanüstü bir şekilde rakamları yüksek. Yani postadan tutun tebligata kadar, adli tebligata kadar, kargoya vesaire... Yani verdiği hizmetlere bakıyorsunuz PTT'nin, son derece yüksek. Yani bizim vatandaşların yararlandığı tüm hizmetlerin yüksek olduğu bir PTT, bugün zarar etmekte. Bunun yanı sıra da bakın, Türkiye'de bin civarında PTT acentesi var ve bu acenteler tarih itibarıyla 2016 tarihinde belirlenmiş olan asgari ücret seviyesinde bir limitle desteklenmekte iken -o tarihte bakın 1.300 TL- 1.300 TL'lik destek hâlâ aynı. Yani 2022 yılına girdik yani PTT kendi acentesini bedavaya çalıştıran bir kurum ve o insanlar bugün tabiri caizse can çekişmekte, ekonomik anlamda büyük sıkıntı içerisine girmekte ve büyük emeklerle yürüttüğü çalışmalarını sonlandırma aşamasına gelmiş. Yani bu şekilde çalışan bir PTT var ve zarar ettiği ortada. Yani demek ki burada idari anlamda doğru yönetilmeyen bir PTT'den bahsetmemiz mümkün.
ÇAYKUR'un yine zararı olduğu ortada; anlatıldı, söylendi.
Şimdi, BOTAŞ... BOTAŞ'ın denetimiyle ilgili birtakım bilgilerin denetim sürecinde verilmediği ortada, raporlarda da sabit. Ve bu BOTAŞ'ın, bu Komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, daha iki hafta önce, 50 milyar civarında bir borcunun silinmesi şeklinde, kamuoyuna da yansıyan bir işlem gerçekleştirildi, bir karar alındı. Şimdi, bir taraftan denetimden uzaklaştırılan, denetimden bir anlamda muaf tutulmaya yani gizlenmeye çalışılan bir BOTAŞ var, bir taraftan da yüklü bir borcunun silindiği, iktidar tarafından silindiği bir BOTAŞ var. İşte, acaba bu silinen borçların, bu denetimden kaçırılan işlemlerle bir ilgisi, alakası var mı, bunu da ben sizlere sormak istiyorum.
Şimdi, Sayın Genel Müdürümüzün Ziraat Bankasıyla ilgili biraz önce "detay" "denetim" ifadeleri vardı, işte kaç yerden denetlendiğine dair.
Şimdi, evet, Mehmet Bekaroğlu Bey'in bu hareketi benim de dikkatimi çekti. Yani, Varlık Fonu sadece burada muhalefeti mi ilgilendiriyor, bu ülkede sadece muhalefeti mi ilgilendiriyor, ben merak ediyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Aşağıda yoklama olduğu için, arkadaşlar orada da görev icra ediyorlar.
CAVİT ARI (Antalya) - Neyse ki MHP'den bir milletvekili arkadaşımız hazır ama bakıyorsunuz AK PARTİ'den bir tane üye dahi şu dakikalarda ortada yok.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Aşağıda yoklama olduğu için arkadaşlar katılmak zorunda.
CAVİT ARI (Antalya) - Bizim için yoklama yok mu Sayın Başkan?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yani isterseniz ara verelim.
CAVİT ARI (Antalya) - Çağırmayın! Yani buraya Varlık Fonunu çağırıp böyle ilgisiz, alakasız...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, Varlık Fonu yönetimi ve bütün bürokrasi burada.
CAVİT ARI (Antalya) - Kanun tekliflerini takip etmeyen bir AK PARTİ Grubuyla karşı karşıyayız.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Hiç öyle bir durum söz konusu değil. Aşağıda bir yoklama olduğu için arkadaşlarımız orada, haksızlık yapmayalım lütfen.
CAVİT ARI (Antalya) - Defalarca yapılan oradaki oylamalarda çoğunluğunuz olmadığı ortada.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Haksızlık yapmayalım.
CAVİT ARI (Antalya) - Şimdi, Ziraat Bankasıyla ilgili denetimleri sıraladınız Sayın Genel Müdürüm ancak ben size şunu sorayım: Şimdi, son Haziran 2021 yılı rakamlarına göre -doğruysa- 827,7 milyon dolarlık ve yine 930,6 milyon TL'lik anapara, faiz ve komisyon riskinin bulunduğu Ziraat Bankasından çekilmiş ve ülkenin siyasetine, ülkenin basınına müdahale aracı olarak kullanılmış bir kredi var ve bu kredinin hâlâ geriye ödenmediği bilinmekte, tüm ülke tarafından bilinmekte. Bu kadar denetime ve teminatlara rağmen -sözde teminatlara rağmen- bu kredi niye tahsil edilmez? Bu kredinin niye tahsil edilmediği veya tahsil sürecinin başlatılmadığı ve bugüne kadar da sonuç alınmadığı bilindiğine göre bu -Ziraat Bankasının- ilgili kişilerden, Demirören Grubundan bu para niye tahsil edilmemekte? Bu, Türk milletinin, özellikle tarımın ana unsuru olarak desteklenmesi, çiftçinin desteklenmesi amacı güden Ziraat Bankasının bu parası niye buralara -tabiri caizse- peşkeş çekilmiş durumdadır? Bunu hiç merak ettiniz mi? Bu kadar yapılan denetimlerde bu sorgulandı mı? Bununla ilgili adım atıldı mı?
Şimdi, aynı kişiye bakıyoruz, aynı kişiye Türkiye'nin belki de en çok gelir getiren kurumlarından biri olan Millî Piyangonun da yine aynı şekilde işletme hakkı devredildi. Ee, biraz önce siz bu kurumun belli şekillerde -daha doğrusu- şans oyunlarından elde edilen gelirlerin yükselerek devam ettiğini ifade ettiniz. Evet, gerçekten de şans oyunları gelirleri tahmin ederim ki yükselerek devam ediyor ve devletin en çok gelir getiren bir kurumuydu Millî Piyango İdaresi. Böyle bir kurumun işletmesi devredildi. Şimdi, önce buradaki mantığı bir kere anlamak gerçekten çok zor. Yani elinizde bir -tabiri caizse- altın yumurtlayan tavuk var ve siz bunu özel işletmeciye devrediyorsunuz. Ancak bir taraftan hemen kazan oyunlarının çeşitlerinin her gün artırıldığı ve insanların yolda geçerken o renkli şans oyunlarıyla her dakika kumara teşvik edildiği, cebindeki paranın ustaca bir şekilde çekildiği, şans oyunları ve hemen kazanlarla evet, bu Türk milletini maalesef kumara teşvik eden ve o gariban insanların hayallerini bir anlamda çalan bir uygulamayla karşı karşıyayız. Ben bu hemen kazanların isimlerini burada geçtiğimiz günlerde tek tek saymıştım. 5 liradan, 10 liradan, 20 liradan 50 liraya kadar oynanan oyunlarla bizim vatandaşımızın, çoğunlukla o gariban vatandaşlarımızın en azından çekilişlerle bir para kazanma hayali olan insanların cebindeki paralar bu şekilde alınmakta.
Şimdi, daha, işte, beş gün önce yılbaşı... Türkiye'de herkesin, daha önce, milletin "Yılbaşı geldi. Yılbaşında mutlaka bir millî piyango bileti almalıyız." heyecanı ve Millî Piyangoyla "Belki bana da çıkabilir." mesajıyla bir hayal kuran Türk milletinin elinden bu hayalini de Millî Piyango İdaresi çalmış durumda. Bakın, beş gün önce yapılan çekilişte büyük ikramiye kaç kişiye çıktı Sayın Genel Müdürüm? Büyük ikramiye kaç kişiye çıktı? Çeyrek bilete yani 4 bilete ve sadece 1 tanesine çıktı, diğer 3 tanesi ne tesadüf ki satılmayan biletlere. Geçen yıl da aynı şey olmuştu ve geçen yıldan bu yıla bakın, sordum, millî piyango satan -daha doğrusu- satıcılar diyorlar ki: "Ben yaklaşık 10 bilet satıyorsam bu yıl 6 tane ancak satabildim." Yani bu neyi gösterir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Cavit Bey, son cümlenizi alalım.
CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum.
Bu, Millî Piyangonun dahi artık sayenizde güvenilir yani o devletin teminatıyla güvenilir bir şans oyunu olmaktan çıktığını açıkça göstermektedir. Bakın, 4 tane çeyrek biletten 1 tanesine çıktığında diğer o 3 biletin tekrar hemen çekilip en azından vatandaşlara yani satılan bilete o ikramiyelerin verilmesi gerekirdi. Bu yöntemle Türk halkının paraları birileri tarafından açıkça söğüşlenmiş durumdadır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.