| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve 85 Milletvekilinin, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4058) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 07 .01.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi selamlıyorum.
Şimdi görüşmekte olduğumuz kanun teklifi -Cemal Bey kardeşimiz getirdi, emeklerine sağlık- 8 kanunda, 1 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor, bir torba her zamanki gibi. Bizim iddiamız, bu teklifin 1'inci, 2'nci, 11'inci, 12'nci, 16'ncı maddelerinin Anayasa'nın değişik maddelerine aykırı olduğu şeklindedir. Bunu ifade edelim.
Toptan, genel olarak baktığımız zaman, aslında kanun teklifinin geneli üzerinde konuşurken... Ülkenin son zamanlarda yaşamış olduğu ekonomik bunalımla -ne diyorsunuz "kriz" diyorsunuz artık- ekonomik krizle ilgili teklifin hemen hemen bütün maddeleri bununla ilgili bir düzenleme. 1'inci maddeyle ilgili söylenenler, arkadaşlar, madde geldiği zaman da şey yapacağız: "Başka ülkeler de vardır." "İşte, biz de yapıyoruz." "Güven." Niye şimdi? Yani şimdiye kadar böyle bir şey yapılmamışken niçin şimdi? Bakın, böyle basit... Sosyal medyayı bir tarayın, o kadar çok söylenti var ki yani sadece onlar bile bu düzenlemenin millete anlatılamadığını gösteriyor. Niçin böyle bir ihtiyaç duyuldu Cemal Bey? Ne anlama geliyor bu? Gerçekten tam olarak ne anlama geliyor? Böyle bir şüphe mi var? Birileri buralara gerçekten problemli paralarını mı getiriyor? Yani şimdi AK PARTİ'li arkadaşımız dedi ki: "Amerika yapıyor, İngiltere yapıyor; biz yapalım." Bunu derken, nedir? Gerçekten gri listedeyiz, kara parayla ilgili ciddi problemlerimiz var; bütün bunlar bizim kredi notumuzu...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kara para yok, kara para yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yani "kredi notumuzu" derken en büyük ihtiyacımız olan finans, para bulma, borç bulma... Borç maliyetiyle ilgili bize yükler getirmektedir bu gri listede olmak. Aynı şeyi mi...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kara par yok. Yok, yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya kara para var, yok demiyorum, böyle şüpheler var. "Niye şimdi böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz?"...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, şüphe yok, şüphe sizde.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ... "Niçin kara para suçlaması yapılıyor? Varlık barışı dediğimiz düzenlemeyi sürekli olarak Cumhurbaşkanı altı ay, altı ay erteliyor, nedir? Şimdi bu işin içine Merkez Bankası da mı karıştırılıyor?" diye dünya kadar şüphe var ve burada ne Cemal Bey'in söylediğinin yani kanun teklifi sahibinin söylediğinin ne de AK PARTİ'li ve MHP'li arkadaşlarımızın söylediklerinin hiçbiri tatmin edici, ikna edici olmadı. Bunu açık, net bir şeklide ifade edelim değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bakın, şöyle bir durumla karşı karşıyayız: Hani bir laf vardır ya, işte, taşı atmış birisi kuyuya, 40 kişi de çıkarmaya çalışıyor. Şimdi, burada başka sıfatları kullanmıyorum hakarete makarete çekersiniz diye. Gerçekten durumumuz bu kardeşim. Bir adam geliyor, kuyunun başına toplanmış bir kalabalık, uğraşıyor: "Ne yapıyorsunuz?" "İşte, aramızdan birisi taş attı." Aslında o aranızdaki birisinin bir özelliği var, söylemiyorum. Akıllı bir adam taş atmış, 40 kişi ortaya çıkarıyor. Durmuş Bey ifade etti yani anlatamıyorum. Ne anlama geliyor, öyle bir şeyle karşı karşıyayız ki kimse ne anlama geliyor, bilmiyor. Siz de bilmiyorsunuz, biz de eleştirecek bir şey... Bilemiyoruz yani eleştiriyoruz ama tam olarak bilgiler yok, tahmini şeyler söylüyoruz. Durumumuz aynen bu arkadaşlar.
Bakın, bir özetleyelim, basit bir şekilde özetleyelim. Adalet ve Kalkınma Partisi 2002'de iktidara geldi. İktidara geldiğinde en önemli şey, özellikle Refah Partisinden, Fazilet Partisinden ayrılırken en önemli özelliği... "Ya, biz öngörebilen olacağız. Dünyayla beraber hareket edeceğiz." dedi. Nitekim, içerideki vesayet odaklarına, kendilerine baskı yapan vesayet odaklarına karşı -yurt dışındaki Avrupa Birliği, Amerika- değişik çıpaları kullanarak tutunmaya çalıştı. IMF programına, kendisinden evvel uygulanan IMF programına sarıldı ve bir yere kadar bu şekilde geldi. Sonra ne oldu? İşte, dünya kadar değişiklik oldu. Kendini iktidarda sağlam bulduktan sonra şeyler değiştirdi. Özellikle Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra işler değişti; seçilir seçilmez Londra'ya gitti ve finans dünyasının temsilcilerine kendi faiz teorisini cesaretle anlattı Sayın Cumhurbaşkanı, dedi ki efendim: "Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur arkadaş. Yani dolayısıyla ben faizi düşüreceğim." Bakın, böyle, burada başladı arkadaşlar. Daha sizin eleştirilecek bir sürü, dünya kadar şeyiniz var. Ama problem burada başladı. Daha evvel de...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Faizi mi destekliyorsun Sayın Bekaroğlu?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, destek vermiyorum. Siz veriyorsunuz destek; geleceğim şimdi oraya.
CAVİT ARI (Antalya) - Faize siz destek veriyorsunuz, faizciler sizi!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Olay burada başladı, buradan yaklaştınız. Arkadaşlar siz bunları söylerken bakanlarınız çıktı dedi ki: "Serbest piyasanın içinde kalacağız." Siz sistemin dışına çıkmadınız mı? Siz, bu serbest piyasa dediğimiz sistemin bütün araçlarını kabul ettiniz, bütün bu araçlarla beraber hareket ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süre doldu mu?
CAVİT ARI (Antalya) - Dolmadı Başkanım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, beş dakika olmuş pardon.
Tamamlayın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Mesela İran da sistemden çıktı ama ne oldu? Başka bir sistem getirdi, başarılı oldu olamadı ayrı bir şey. Sen diyorsun ki: "Ben sistemin içindeyim ama sizin kurallarınıza uymuyorum. Ben bir tez ortaya koyuyorum." Kardeşim, bu bir inat. Sonra ne oldu? Sonra -hiç uzatmıyorum işte- faiz düşürüldü, ısrarla düşürüldü, işte dolar, kur acayip bir şekilde arttı. "Sebep var mı?" falan diyor. Ya, bunların... Biliyorsunuz bu kur işleri falan, sebep yoktur, ekonomik sebepleri çok azdır. Bunların büyük şeyi köpük, çoğunluğu zaten köpüktür. Bu iş köpükten başka bir şey değil ki. Dolayısıyla, köpük ülkeyi boğdu. Köpüktür bu ama sonuçları itibarıyla insanları etkiliyor. Şimdi, diyorsunuz ki arkadaşlar: "İmkânlar dâhilinde 2.500 lira verebiliyoruz emekliye, ne yapalım?" Ya, arkadaşlar, bakın, bu köpüğün sonucu 2.500 lira verebiliyorsunuz. Oturun bir düşünün yani sizin faiz tezinizi... Yani Sayın Cumhurbaşkanımızın teorisinin sonucunda 2.500 lira, sadece 2.500 lira ya -insaf, vicdanınıza sesleniyorum- sadece 2.500 lira alacak olan -1.500 alıyordu, şimdi 2.500 lira alacak olan- bir dul kadını düşünün. Hadi diyelim ki evi de var, kocasından kalma bir evi olan çocuklu bir kadını düşünün; 2.500 lira, pazara gidiyor. Allah'tan korkun, Allah'tan, MHP temsilcisi sevgili kardeşim "Ancak bu kadar." dediniz ya! Bir empati yap ya, bir empati ya! Bu dul kadının bir yakının olduğunu düşün. Bu insan yaşayacak kardeşim, bu insan geçinecek kardeşim ya! Bunu bir düşünün ya! Ya, bunu düşünmüyorsun. Önce bunu düşünecek ya! "Ben insaflı bir insanım, öbürlerinin hepsi hain, öbürlerinin hepsi şöyle böyle." diyor. Bunu diyen adamın öncelikle bunu düşünmesi gerekiyor değerli arkadaşlar.
Ne yaptınız? Şunu yaptınız: Önce "Arkadaş, dolar artsın, ne olursa olsun önemli değil, ihracat artacak, istihdam artacak." dediniz. "Teori iyi gidiyor." falan. Sonra? Olmadı. E? Oturdunuz bir akşam, dediniz ki: "Kardeşim ya, biz gene faize karşıyız, gene nas var, nas!" Allah'tan korkun ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen karşı mısın peki Bekaroğlu?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu Nâs'tan, Kur'an'dan inin ya! Bu Kur'an'a binmekten vazgeçin arkadaşlar ya! Bırakın bu dini! Ya, bu nasıl bir... Şevki Yılmaz diye bir adamınız var, çıkıyor televizyonda "Merkez Bankasında şu kadar altın var, şurada şu kadar para var. Yiyin onları, dağıtın. Kime bırakacaksınız bunları?" diyor. Ya, Allah'tan korkun ya! Bu nasıl bir kafa ya! Kime bırakacaksınız ya? Sanki bir ülkeyi işgal etmişler, ondan sonra geri gidecekler.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, az önce sen söyledin onu. "Emekliye maaşı fazla ödedi." dedin ya!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Bu ülkeyi kime bırakacaksınız, yiyin bu parayı." diyor. Allah'tan korkun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - E, sen emekliye fazla maaşı nereden vereceksin Sayın Bekaroğlu?
CAVİT ARI (Antalya) - Merkez Bankasındaki birikimleri mi yiyeceksiniz? Ne varsa yediniz zaten, yetmiyor mu?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu para bu milletin parası.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Uğur Bey, bugün formunuzdasınız maşallah.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu para, tüyü bitmemiş yetimin hakkı. Bu para, 2.500 lirayla geçinmek zorunda olan dul kadının parası değerli arkadaşlarım. Nasıl böyle bir şey yaparsınız siz ya? Nas varmış, faiz sebepmiş, enflasyon sonuçmuş, öyle mi değerli arkadaşlarım ya? Gerçekten bunları bırakın.
Şimdi, arkadaşlar, Merkez Bankası 70-80 milyar lira...
(Uğultular)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başkanım, ben konuşayım mı, devam edeyim mi?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, Mehmet Bey'e müsaade edin, devam etsin, rica ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Merkez Bankası 70-80 milyar TL zarardayken, bir akşam cambazlıkla, hokus pokusla, ertesi gün 60 milyar TL kâra geçti. Ne yaptı Merkez Bankası o akşam arkadaşlar? Ne yaptı da geçti? Nedir biliyor musunuz? Hâlâ bir hokus pokusla, cambazlıkla... Şimdi, Şevki Yılmaz'a okuttunuz, orada o işleri yaptınız, tamam. Ya da Hayrettin Karaman bir şey üfledi, yaptınız, tamam, kabul. Peki, o 60 milyar lira ne olacak biliyor musunuz? Hazineye... Kâr ya, kâra geçti ya hazineye gidecek. Nereden gidecek, kimin parası, nasıl olacak? Yapmayın kardeşim ya! Kendi Merkez Bankasına üçkâğıt çeken bir siyasi ekipsiniz ya! Kusura bakmayın, bunların sorumlusu sizsiniz, bunların sorumlusu Mehmet Ağa filan değil sizsiniz, böyle bir şey olmaz.
Arkadaşlar, bakın, bu ülkenin temel problemi -sürem bitiyor- tasarruflarla ilgilidir. Para yok, para yani yapmaya çalıştığınız işleri karşılayacak para yok. Nitekim zaten, bugüne kadar siz, hep iktidar döneminde övündüğünüz 2002'yle karşılaştırıyorsunuz ama bir de gelin 2012'yle karşılaştırın. Övündüğünüz işlerin tamamını dışarıdan borç para alarak yaptınız ama yaptığınız bu işlerle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz tamamlandı Mehmet Bey.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir iki dakika verebilirseniz...
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İki dakika veremiyorum da...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika verin.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Son bir cümle lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Maliyet çok yükseldiğinden dolayı para alamıyorsunuz çünkü puan CDS 600 falan. Alamıyorsunuz, dışarıdan para alamıyorsunuz, problem o.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dışarıdan para istemiyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu kanunla da içeriden bir yerlerden toplayacaksınız, BES'le, şunla bununla filan toplayacaksınız da para çıkacak "Bu parayla iş yapacağız." noktasındasınız değerli arkadaşlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir son cümleyle selam vereyim arkadaşlara.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Bir selam verin.
Peki, buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, arkadaşlar, sizleri selamlıyorum.
Maddelerde konuşacağım.