KOMİSYON KONUŞMASI

SERKAN TOPAL (Hatay) - Öncelikle teşekkür ediyorum, hepinize tekrardan saygılarımı sunuyorum.

Şimdi, yavaş yavaş, tane tane anlatacağım, nasıl olsa çok madde var, her madde üzerinde de konuşacağız. Cemal ağabey az önce birkaç bir şey söyledi, Sayın Hocamız da.

Şimdi, bakın, milletvekili arkadaşlarımızın hiç mail adreslerine, SMS'lerine mesaj gelmiyor mu, hiçbir öğretmen arkadaşımız aramıyor mu sizi? Siz az önce dediniz ya "Şu anda sizi öğretmenlere havale ediyoruz." Öncelikle bizim aslında yapmamız gereken şey nedir biliyor musunuz arkadaşlar? Bu Komisyonda eğer gerçekten samimi isek maddelere geçmeden önce, oylamalara da geçmeden önce... Çünkü maddeler oylandıktan sonra en son tümü üzerinde oylama yapılacak. Bakın, burada en az 6 sendikanın temsilcileri var, 6 sendika temsilcilerine şu anda benim söz hakkımı da feragat etmek koşuluyla söz hakkı verelim, onlar konuşma yapsın, onların taleplerini dinleyelim, siz de onların taleplerini yapın, biz hiçbir şey istemiyoruz. Biz de konuşma yapmayacağız, biz muhalefet de yapmayacağız. Size şu sözü veriyorum: Hiçbir milletvekili arkadaşımız da konuşma yapmayacak.

Sayın Taşar, Nazım Bey, şimdi insan olarak birbirimizi çok seviyoruz. Biz sizi seviyoruz ama sizin bizi sevmediğinizi görüyoruz. Ne bizi seviyorsunuz ne öğretmenleri seviyorsunuz. Neden biliyor musunuz? Yani madem seviyorsunuz... Sizin dilinizle konuşalım: Hakikaten biz sizi seviyoruz ama bizi sevmediğinizi nereden anlıyoruz, öğretmenleri de sevmediğinizi nereden anlıyoruz? Ya, burada sendikadan arkadaşlar var, temsilciler var, hadi onar dakika onlara verelim, onların taleplerini dinleyelim. Bakın, ama şimdi en sonda dinlemeyeceğiz, yani böyle -çok özür diliyorum, kaba bir tabirle- gazlarını almış olalım amacıyla da bunu yapmayalım. Biz şimdi dinleyelim, biz şimdi dinleyelim onları. Biz konuşma yapmayacağız. Partimin milletvekilleri adına konuşuyorum İYİ Parti Genel Başkan Yardımcım, partimizin milletvekilleri adına konuşuyorum ben. Onların taleplerinin tamamını yerine getirin, tamamını olmasa bile en azından mutabakat, 6 kişinin mutabakatı olacak bir şekilde yerine getirin. Biz de hiçbir şey istemiyoruz. Madem her 2'mizin, her 2 partinin ve bütün buradaki partilerin, komisyonların ortak amacı, ortak değeri öğretmenlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesi ise onları şimdi dinleyelim, başta dinlememiz gerekiyor. Ama bunu yapmıyoruz. Bakın, bunu yapmıyoruz.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Evet, maddelere geçmeden önce; ben de katılıyorum.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Şimdi Zehra Hanım diyor ki işte kurtuluş yıllarında, yok işte 2002'den önce... Ya, 2002'de 65 milyon vatandaşımız vardı, bugün 84 milyonun yanında kaç milyon Suriyeli? Hani hayaldi, bir yere gidecektiniz Suriye'de. Daha biz orayı... Bütün Suriyeliler neredeyse buraya geldi.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Emevi Camisi'nde namaz kılınacak.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Emevi Camisi'nde namaz kılacak olan biri varsa o da Millet İttifakı olacak inşallah Allah'ın izniyle, siz merak etmeyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN ÖREN (Siirt) - Sen de çok abarttın ya, sen de çok abarttın.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sizi de bizim yanımızda, bizim kontenjandan oraya alacağız, merak etmeyin.

Vallahi, bakın, Allah'ın izniyle bizim iktidarımızda barışı tesis edeceğiz ve biz oraya geleceğiz, hiç merak etmeyin, hiç merak etmeyin.

OSMAN ÖREN (Siirt) - Ya, ne oldu şimdi namaz niyaz...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, hani "başöğretmen" diyorsunuz ya, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk. Evet, Mustafa Kemal Atatürk döneminde başöğretmen vardı. Peki, şimdi size şu soruyu sormak istiyorum, sizin anlattıklarınıza istinaden soruyorum: Şu anda nitelikli, niteliksiz okul yaratan bugünkü iktidar... Bugün öğrenciler ve veliler arasında bir sıkıntı var mı? Var. Öğretmenler odasında bir problem var mı? Var. Peki, bunu kim yarattı? Eğer ki Millî Eğitimde çağ atlattıysak, atladıysak milletçe, millet olarak şu soruyu sormam lazım, tane tane soruyorum: Son on sekiz yılda neden 7-8 bakan değişti? Soru çok basit, neden değişti? Ve her yeni gelen bakan önceki bakanın sistemini neden değiştirmek zorunda kaldı? Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki önceki dönem bakanın yaptıklarının doğru olmadığını zaten kendisi sistemi değiştirerek kabul etmiş oluyor; bunu sizler de biliyorsunuz, bunu hepimiz çok iyi biliyorsunuz.

Biz şunu söylüyoruz: Bakın, gelin, bundan vazgeçin yani "Biz her şeyi biliriz, biz yaparız." zihniyetinden vazgeçin. Eğer gerçekten siz bizi seviyorsanız, eğer gerçekten sizin de ortak değerleriniz öğretmen ise... Öğretmen burada, sendikalar burada, temsilciler burada; gelsinler, onar dakika konuşsunlar, onar dakika konuştuktan sonra... Şeye de geleceğim, 3600'e geleceğim. "İstemeyiz, istemeyiz." diyorsunuz ya, oraya da gelelim.

Şimdi, arkadaşlar, ya, biz yıllardan beri biz bunu söylüyoruz. Biz geldiğimizde de biz bunu yapacağız. Peki neden? 2'nci derecede 3'üncüde, 4'üncü derecede yapmıyorsunuz? Hani az önce siz dediniz ki: "Bizim öğretmenlerimizin, bütün öğretmenlerimizin ellerinden öpüyoruz." Peki, o emekli olan öğretmenler ne olacak, hiç bunu düşündünüz mü arkadaşlar? Bu kanunda, bu kanunda emekli olan öğretmenler var mı arkadaşlar? Sizin, ellerinden öptüğünüz öğretmeniniz var mı? Hadi bakalım, getirin emekli öğretmen arkadaşlarımıza.

Peki, başöğretmen... Yarın öbür gün odalarda veli gelecek, veli gelecek diyecek ki: "Başöğretmene verin ya da uzman öğretmene." Kargaşa yaşanacak mı, yaşanmayacak mı? Ya, daha bugün Hacettepe Üniversitesi ya da herhangi bir üniversiteye, herhangi bir hastaneye gittiği zaman bir hasta "Doçent olmaz." diyor, "Profesör olur." diyor; "Profesör olmaz." diyor, "Şu olur." Yani şu anda bile bir ayrımcılık var, şu anda bile bir kaos var. İşte, biz de diyoruz ki gelin, bunun önüne hepimiz, şimdiden geçelim. Ee, şimdi siz az önce konuşuyordunuz, ben de size soru sordum. Sayın Taşar, "Cemal ağabeyciğim" diyelim, hadi bakalım, gelin, eğer gerçekten -Nazım ağabey- samimiyseniz -sizin az önce dediğiniz gibi -bu Komisyon eğitimli bir Komisyondur, eğitimcidir hepsi, tartışmalarında da hoş sohbetler olmuştur- hadi bakalım şimdi olsun, hepimiz sizin az önce başlangıçta bahsettiğiniz uzlaşmayı samimi bir şekilde yapalım. Bütün arkadaşlarımız burada, vallahi siz yapın, ben bundan sonra tek kelime konuşmayacağım, tek kelime eleştiri yapmayacağım. Siz dediniz ya "Yüzme bilmiyor." Yok vallahi, herkesin huzurunda, bütün sendikaların huzurunda -bakın, ben de canlı yayın yapıyorum- teşekkür edeceğim; ben de size teşekkür edeceğim, bütün Türkiye'ye de duyuracağım bunu. Yapabilir misiniz? Vallahi teşekkür edeceğim. Niye yapmıyoruz, neden yapmıyoruz?

Bakın, şimdi daha basit bir soru soracağım. Şimdi, bir alay komutanı, astsubay olabilir mi? Yarın müdür yardımcılıkları, müdürler nasıl olacak? Şimdi, müdür, uzman olacak. Öğretmen, başöğretmen olabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Hastanelerde var ya.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Hastanede neye göre? Mülakata göre yapılıyor. Ya arkadaşlar, 91 puan alan bir kişi 56 puan nasıl alıyor mülakattan? El vicdan ya!

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Şimdi konuyu değiştirme gözünü seveyim ya.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Konuyu değiştirmiyorum, konunun içerisinde bu var. Şimdi bak, kariyer mesleklerde kadrolu, sözleşmeli, ücretli diye bölümlenmiş. Öyle gruplar var mı? Nerede var? Bana söyleyebilir misiniz; sözleşmeli müfettiş var mı ya da ücretli hesap uzmanı var mı ya da saat ücretiyle çalışan denetmen gördünüz mü? Var mı? Yok. Peki, Sayın Cumhurbaşkanı daha yeni ne dedi? "Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu farkı kalkıyor." dedi. Ya siz daha sizin Genel Başkanınızın, Sayın Cumhurbaşkanının söylediği sözleri yerine getirmiyorsunuz, niye getirmiyorsunuz?

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Canlı yayında müjde ver, bir 15 bin kişi daha alacağız.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ya bakın, şimdi, sadece müjde vermekle olmuyor bu işler. Yani ben de çıkayım şimdi, ben de çıkayım havadan bir şeyler dağıtayım ama uygulamada yok, uygulamada yok arkadaşlar.

CEMAL TAŞAR (Bitlis) - Var, var.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sizlerden istirhamımız şu; bakın, bir kez daha söylüyorum: Bütün konuşmalardan önce -toparlıyorum Sayın Başkanım, son bir dakika, toparlıyorum- bakın, arkadaşlarımız buradalar, onları dinleyelim, samimi bir şekilde söylüyorum. Evet bütün talepleri yerine getirilmeyebilir, kabul ediyorum ama onların çektikleri sıkıntıları en iyi onlar bilirler, bizler de çok iyi biliyoruz aslında, ben de eğitimciyim. Hani -ekonomik koşullara sonra geleceğim ben- bu yüzden onları dinleyelim, ondan sonra biz hepimiz konuşalım. Bunun üzerinde samimi bir şekilde, uzlaşı bir şekilde bu Komisyondan çıkalım ve buradan sizlere teşekkür edelim.

Ben hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Teşekkür ediyorum Sayın Topal.

Tabii, burada bir iki husus var, bunu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Sayın Topal'ın bir görüşü oldu "Sendikaları dinleyelim, ona göre, onlar ne diyorsa onu yapalım." şeklinde bir şey var. Böyle bir uygulama tabii ki yok. Yani burası yasamadır, son söz yasamanındır.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Yasamanındır. Görüşlerini almak amacıyla ben söyledim bunu Sayın Başkan.