| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Nuri Kolaylı'nın Türkiye'de gazeteciliğin dijital dönüşümü, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri hakkında yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .01.2022 |
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın milletvekillerim, kıymetli emekçi arkadaşlar; Sayın Sinan Burhan Beyefendi'ye teşekkür ediyorum Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı olarak bize yaptığı sunum için. Daha önce kendisiyle tanışmıştık, bugün de Nuri Kolaylı Beyefendi'yle tanıştığım için çok memnunum. Gazeteciler Konfederasyonuna da başarılar diliyorum, çalışmalarınızla alakalı da bilgi edinmiş olduk, teşekkür ederim.
Birkaç mesele var, ben de çok uzatmamak için kısa tutmaya çalışacağım. "Gazeteci yalan haber yapar mı?" dedi. Öncelikle, tabii, 10 Ocakta Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladık. Ben her sene olduğu gibi bu sene de mesajımda topluma doğru bilgiyi aktarmak için mücadele eden gazetecilerin gününü kutladım, farklı kelimelerle belki ama. Edward Said diyor ki: "Bilgiyi üreten, gücün sahibidir." Bilgi üretmek bu manada da ve haber üretmek, haberi yansıtmak ki bütün siyaset bilimi, sosyal bilimler derslerinde de "Bir haber oluşturulurken muhakkak onun bir çerçevesi oluşturulur ve âdeta bir sahne oluşturulur, haber o sahnede sunulur." diye anlatılır. Birkaç konudan bahsedildi. Mesela, "editoryal özgürlükler" denildi. Gazeteci yalan haber yapar mı? Şimdi, burada bir örnek vereceğim ama... Örneği vermeyeceğim çünkü altı ay içerisinde önce yalan haberi yaşayıp sonra da en son Dijital Mecralar Komisyonu toplantısında, Google temsilcileri geldiğinde, arama motorunun işleyişindeki algoritmayı sorarken yalan haberi örnek verdiğim için, hatta bu sefer Ayhan Hocamla beraber yalan haber olduk ertesi günü ve onun için 3'üncü kez vermeyeceğim.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Aman aman.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Çünkü tekrar yalan haber üzerinden haberin...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Haberin içi doğru. Haberin içinde olayın kendisi var.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Yani, olmayan...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Haberin başlığı...
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - Manşette.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - İşte oradan da editoryale geleceğim.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - "Gazetecilik nasıl yapılır?" tartışmasına döner. Ne olur anlatayım ben size.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Evet. Şöyle söyleyeyim...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Biz bir gün Komisyonda sizi dinleyelim.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Anlatmanıza gerek yok, tecrübeyle alaylı bilgi sahibi olmuş oldum. Şöyle ki yani şunu görüyoruz, daha farklı haberlerde de bunu gördük zaman zaman. Sizleri tenzih ediyorum burada, sizler gibi kıymetli duayen gazetecilerimiz de var, iletişimcilerimiz var ama gerçekten yalan. Hani ateş olmayan yerden duman çıkmaz denir, ben şöyle bir örnek veriyorum: Ateş değil, duman değil; benzin de yok, âdeta okyanusun ortasında hiçbir kimyasal olmamasına rağmen yangın çıkartılmış gibi şeyler de yaşanabiliyor. Bu manada gazetecilik mesleği çok önemli. Yani yalan haber yapılıyor. Zaman zaman yalan haber yapılmıyor, haberin içeriği aslında doğruyu yansıtırken editörler mi yapıyor artık, bir yerden bir manşet atılıyor, bakıyorsunuz, haberle manşet birbiriyle çelişiyor. Hani, daha önceki tartışmalara binaen Ayhan hocam da "misinformation" dedi, "dezenformasyon, yalan haber". Bununla alakalı paylaşmak istedim ben de bu tecrübeyi, maalesef kötü tecrübeyi ve bunlar maalesef çokça fazla. O manada, sizlerin de vazifeniz, yükünüz ağır, Allah kolaylıklar versin diyorum.
Biraz evvel kişi hak ve hürriyetlerinden de bahsedildi. Tabii, bir yandan -bu çok tartışılan bir mesele- basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü; bir yandan da kişi hak ve özgürlükleri. Bu ikisini nasıl birbiriyle, özellikle dijital alanlarda, dijital medyada resmî gazeteci ya da basın mensubu statüsü olmayan şahısların anonim şahıslar üzerinden de onların yaptığı haberlerle -tırnak içinde haber değil aslında belki, haber değeri olan- yapılan bazen "bot" hesaplar, bazen gerçek hesaplar tarafından yapılan algı yönetimi ve haberleştirmelerle siyasi spektrumun her tarafındaki her ideolojiden, her meslekten her vazifede insanın, tanınan ve tanınmaz insanların maruz olduğu bir şey. Bu çerçevede, işte, yine, dijital mecralar ve konvansiyonel basın üzerinden yapılan mobbing, insanların intihara sürüklenmesine kadar yapılan bazı girişimler de var. Bu manada, mesleğiniz çok önemli.
Kişi hak ve hürriyetlerinden bahsederken, ben şunu bir söylemek istiyorum: FETÖ, DAEŞ, PKK; aralarında hiçbir fark yok. Bir DAEŞ üyesiyle beraber fotoğraf vermek ile bir PKK üyesiyle beraber fotoğraf vermek arasında bir fark görmüyorum. Ama tabii, suçu sabitlenene kadar kimsenin de toplum nezdinde ne dijital mecralarda ne de basın aracılığıyla yargılanmaması gerektiğini de düşünüyorum. Onu da ifade etmiş olayım ve sözlerimi burada bitireyim.
Çok teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler için, sağ olun.