KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

Başkanım, hem size hem Komisyon üyelerine hem de dışarıdan katkı sağlayan milletvekillerimize ve gelen sivil toplum örgütlerimizin yöneticilerine teşekkür ediyorum. Ben Sinan Bey'e ve Nuri Bey'e bizimle paylaştıkları bilgiler için teşekkür ediyorum. Belki meslektaş olduğum için hani, eleştirilerimden alınmayacaklarını tahmin ediyorum. Ben onların sunumlarından çok önemli kazanımlar elde ettim bugün.

Öncelikle şöyle bir şey gördüm ve birazcık kaygı duydum; mesela, değerli Sinan Burhan, sunumuna başlarken süratle daha yeni ne tür şeyler yapabiliriz, içeriklerin denetimine, erişimine ilişkin vesaire...

Şimdi bu toplantıyı yaptığımız tarih ayın 13'ü. Bundan beş gün önce Anayasa Mahkemesi bir karar verdi, kararı açıkladı. Türkiye'de erişim engelleri meselesinde bir sorun olduğunu... Hâl böyleyken ben bizim mesleğimizden gelen bir sivil toplum örgütünün temsilcisinin, temsilcilerinin bu karara atıf yapmasını beklerdim çünkü Anayasa Mahkemesi, aynı zamanda Meclise de bir sorumluluk yükledi; bir yıl içinde bir düzenleme yapmamız lazım. Erişim engellerinde ciddi bir sıkıntı var yani erişim engelleri şununla geçiştirilemez -yani bir tarafta da bizim kişisel hakkımız, hukukumuz- çünkü iş, Türkiye'de onun çok ötesine geçmiş durumda yani onlarca kurum, Noterler Birliği dâhil olmak üzere başvuruyor ve erişim engeli getirttiriyor. Erişim engeliyle de yetinilmiyor artık, biliyorsunuz, şu anda Türkiye'de tamamen "web"den silme yani hafızadan silme diye bir şey var. Örneklere baktığınızda, bu, sadece, değerli milletvekilimizin, Sayın Ravza Hanım'ın dediği gibi şeyle sınırlı değil yani kişilik haklarımıza şeyle ilgili değil. Kurumlara ilişkin haberlerle ilişkili önümde birkaç örnek var, onları paylaşayım izninizle. Yani bunun bir düzenlemesine... 163 farklı içerikte yüzlerce haber, sosyal medya paylaşımı... Bu sosyal medya paylaşımında bizlerin, milletvekillerinin paylaşımları da var; erişim engeli getiriliyor. Bunlar kabul edilemez yani şeyler... Şimdi diyebilirsiniz ki: "Mahkeme karar veriyor." ama mahkeme karar veriyor, sonra gerekçe sorulduğunda bir cümlelik gerekçeyle geçiştiriliyor. Anayasa Mahkemesinin kararında çok açık eleştiriler var yargının bu konudaki tutumuna ilişkin. O yüzden ben her 2 meslek örgütümüzden de bu konuda da yani çalışmalarında erişim engelleri meselesi... Bugün şunu diyebilirsiniz: "Ya, iktidara yönelik haberler çok kırıcı oluyor." Yani bugün sizi üzer, yarın bizi üzer ama bunun demokratik bir noktaya getirilmesi lazım. Bu konuya hep birlikte erişmeliyiz ve bu konudaki önceliğin de -Sayın Sinan Burhan'ın dediği gibi- engelleme değil tam tersi, özgürlük alanını açan, kısıtlamaların da hukuki olarak gerçek anlamda... Yani kısıtlama getirildiğinde onun neden getirildiğinin anlatılması lazım. İnsanlar Türkiye'de AK PARTİ'yi de, CHP'yi de, Utku'yu da, Tuncay Bey'i de ya da işte Mustafa Bey'i de, Başkanımızı da eleştirebilir, ağır şekilde de eleştirebilir yani biliyorsunuz buna AİHM'nin koyduğu ölçütler var. Bu mesele gerçek anlamda ciddi bir mesele ve üzerinde dururken de sosyal medyaya daha fazla -zaten Tuncay Bey az önce söyledi- nasıl yasak getiririz değil de gazeteciliğin, ifade özgürlüğünün önünü açarak, koruyarak... Ama bahsettiğimiz, bizlerin bazı kişisel itibarıyla ilgili meselelerde gelen paylaşımlarda vesaire, yani bu konuda mahkemeler bir karar verirken dört dörtlük karar vermesi lazım, "Ben yasakladım." olmuyor. Yasakladınız "web"den de sildik; aslolan, Türkiye'nin hafızasını siliyorsunuz yani bu konuda aslında, Anayasa Mahkemesinin kararı ışığında üzerimizde bir sorumluluk var, bir tercih yok artık. O yüzden ben, değerli sivil toplum örgütlerimizden, meslek örgütlerimizden bu konuya biraz da bu açıdan yaklaşmalarını tavsiye ya da çağrı niteliğinde bundan sonraki raporlar da ya da belgelerde belki paylaşırlar diye düşünüyorum.

İkincisi, az önce, Komisyon üyemiz Tuncay Bey'e sordum: Çağrılan kurumların her ikisi de çok güzide, çok değerli kurumlar, sivil toplum örgütleri ama basını yani biz meslektaşlarımızı temsil eden galiba 50'ye yakın kurum, kuruluş var, onların bir şeyi Sayın Başkanla paylaşıldı mı?" diye. Sanırım, Komisyon sözcümüz Onursal Bey sizinle paylaştı ya da paylaşacaktı. Örneğin, sendikaların -yani çok çeşitli sendikalar var bu konuda- belki görüşlerini duymak, yine, tabii, değerli meslektaşımız Nuri Bey'in temsil ettiği bir konfederasyon var ama bu konfederasyonun üyesi olmayan, yanılmıyorsam, örneğin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti var, sonra dernekler var, örneğin Çağdaş Gazeteciler Derneği, ben onların da yöneticilerinin çağrılarak burada, sizleri, bizleri, hepimizi bilgilendirmesinin faydalı olacağını düşünüyorum ki siz zaten bu konuda bugüne kadar olabildiğince çeşitliliğe önem veriyorsunuz.

Erişim engeli kadar önemli... Ben, mesela şeyden çok faydalandım hem Sinan Bey'in hem Nuri Bey'in İnternet Yasası konusundaki taleplerinden. Eskişehir'de ya da diğer milletvekillerimizin şehirlerinde bu konuda büyük bir kaos var, bir düzensizlik var. Şimdi, gerçekten de birbirleriyle de şeyleri var yani aynı dediğiniz örnek bizde de yaşanıyor yani hakikaten bir şeyi olmadığı için, basın kartı, vesairesi... "Ben kurdum." diyor, bir tane "web" sitesini kurup geliyor, reklam istiyor, işte birçok imkândan faydalanmak istiyor. İnternet haber sitelerinin bir düzene kavuşturulması lazım, özlük hakları bunun en önemli boyutu. Sizlerin sunduğu belgelerde, sunumda ben çok önemli ve bir an önce hayata geçmesinde fayda gördüğüm şeyler var.

Nuri Bey'in ekonomi üzerinde kapsamlı... Gazetelerin, televizyonların yaşamı bağlamında ki, Sinan Bey'in yine yerel televizyonlar bağlamındaki önerileri çok önemli ama şu var: Bu öneriler dikkate alınmıyor. Buradan ben iktidardaki değerli milletvekillerimize ya da iktidar kanadına... Mesela torba yasa görüşüyoruz şu anda, Mecliste. Ne var? Kamuyla iş yapan müteahhitlere kur farkından doğan maliyet farklarının ödenmesine ilişkin bir madde var. Şimdi, çok önemli, doğru ama işte, yerel televizyon, çok kamusal bir hizmet yapıyor, işte gazeteler, yerel basın yani onlar kur farkından etkilenmiyor mu sanıyorsunuz? Öyle bir etkileniyor ki, Nuri Bey anlatsın, şimdi ben haddimi aşmayayım ya da Sinan Bey anlatsın. Bir anda yerel televizyonlar, kaç televizyon nasıl karardı? Yayınlarına bir bölümü geçici ara verdi, bir bölümü kalıcı ara verdi. Yerel gazetelerin ne hâle geldiğini Nuri Bey zaten Türkiye'yi şey yapıyor Mesela bir düzenleme yapılırken basın sektörüne ya da işte... Ben basını söylüyorum, basından geldim ama mesela -ilaç sektörü- eczanelerde ilaç yok, hastanelerde ameliyat malzemesi yok. O anlamda, bu talepler Komisyonda kalmamalı, buradan Genel Kurula inmek zorunda ve hani böyle, bir yıl sonraki kanunu beklemeden inmesi lazım. O yüzden, biraz, bizim de milletvekilleri olarak iktidarıyla muhalefetiyle basının, madem böyle güzel bir Komisyon da kuruldu... Mesela kısa vadeli çözüm dediği şey gerçekten önemli, krediye erişimi gerçekten önemli, dolar kuru konusunda bir destek lazım. Dün konuşuyordum, sizler de... Kitap basamıyormuş şu anda yayıncılar, kitap basamıyorlar çünkü kâğıt pahalı, bastığında 20 liralık kitabı 60 liraya satması lazım, 70 liraya satması lazım. Gazetelerin maliyeti 5 lira, 2 liraya satmaya çalışıyor ya da işte, yerelde 1 liraya, 1,5 liraya satmaya çalışıyor, aslında zararına gidiyor; bu, sürdürülebilir bir şey değil, matbaalar çalışamaz noktada. O yüzden, bence bunun yani çıkarılan kanunlara da bizlerin desteğiyle, Komisyon Başkanımızın, milletvekillerinin bu kanunlarda basına, basın kuruluşlarına pozitif ayrımcılığın biraz sağlanması lazım. Basın İlan Kurumunda her ikiniz de yönetimde misiniz? Doğru mu hatırlıyorum, sadece Nuri Bey mi yönetimde?

ANADOLU YAYINCILAR DERNEĞİ BAŞKANI SİNAN BURHAN - Ben değilim.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Siz değilsiniz.

Basın İlan Kurumunda -ben beklerdim sunumda- ciddi sıkıntı var. Yani burada Hüseyin Bey de var ama -ciddi anlamda- benim bildiğim on bir aydır toplamıyorsunuz siz? Toplanıyor musunuz, bu kurul, Genel Kurul?

TÜRKİYE GAZETECİLER KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI MEHMET NURİ KOLAYLI - Dijital mecralar olduğu için ben o konuya girmedim, sorarsanız cevap veririm.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Şunu demek istiyorum: Hani, Basın İlan Kurumundan bazı talepleriniz de oldu. Mesela Basın İlan Kurumundan... Hani "ilan.gov.tr"nin kullanılışını anlattığınız için söylüyorum ama bunun resmî bir altyapısı yok biliyorsunuz yani kullanılıyor ama bunun, şu kadarından şu gelir olur... Yani yerel basına ne kadar gelir geleceğinin bir resmî şeyi yok bildiğim kadarıyla yani bir fiilî durum var ortada.

TÜRKİYE GAZETECİLER KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI MEHMET NURİ KOLAYLI - İzah edeyim mi?

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ben bitireyim, size zaten Başkan söz verecek.

Yani Basın İlan Kurumunun yönetimi konusunda da bence yani bütçesinin yönetimi... Çünkü Basın İlan Kurumu iyi yönetilirse gelen paralar bildiğim kadarıyla, siz derneklere, sivil topluma bir katkı sağlıyordu. Mesela, bildiğim kadarıyla o katkı artacağına azaldı son yıllarda; bu, üzücü bir gelişme. Bence, Basın İlan Kurumunun İletişim Başkanlığının bu kadar tekeline bırakılmaması lazım, bir denetim şart. Bu denetimin şeyi nedir bilmiyorum ama bir yasal şekilde, Meclisin de bu konuda üzerine düşeni yapması lazım, bu kadar başıboş bırakılmaması lazım diye düşünüyorum.

Bir de Nuri Bey söyledi, doğru, bugün "dijital medya" dediğimiz için belki bugünün konusu değil ama onun sunumunda geçtiği için... Yani şu, Türk Hava Yolları, Vakıfbank, Ziraat Bankası; kamu ilanlarının yerel medyaya yönlendirilmesi meselesi çok önemli ama hem yerele hem ulusala yönlendirilirken kamu kaynakları... Burada, şimdi merkezden bahsediyoruz, merkezi de aynı, belediyesi de aynı. Bence kamusal çıkar söz konusu olduğu için eşit verilmesi lazım bunun yani "bizden, bizden değil; şuncu, buncu" demeden çünkü en nihayetinde hepsi bir şekilde basın-yayın faaliyeti yapıyor. Ve Meclisimizin yine kamu kurumlarının ilanlarının yönlendirilmesi noktasında kamu kurumlarından şeffaflığı talep etmesi lazım yani biz Ziraat Bankasının, biz Türk Hava Yollarının kime, ne kadar ilanı neye göre verdiğini bilmiyoruz. Mesela, burada Kıymetli Tuncay ağabey gibi geçmişte basında yöneticilik yapan değerli arkadaşlarımız var, sizler öyle; yani İstanbul'daki bir genel yayın yönetmeni, hatta bir kanalın, bir gazetenin reklam koordinatörü bizden, milletvekillerinden daha fazla biliyor bu konuyu.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Utku Vekilim, bir toparlarsak... Çünkü Genel Kurul açılacak, bir de corona var.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son cümlem zaten, toparlıyorum.

Yani ilanların nasıl yönlendirildiğini, aslına bakarsanız bu şekilde bizim vergilerimizin yani "CHP'lilerin" demiyorum, hepimizin vergilerinin, bizlerin vergilerinin basının bir bölümünün daha fazla desteklenmesine nasıl ayrıldığını onlar daha iyi biliyor. Bence Meclisin, Meclisimizin bu konuda daha fazla inisiyatif alarak vergilerimizin kullanılması noktasında daha fazla sorgulayıcı olması lazım. Meslek örgütlerimizin de bu konuda vereceği katkılar... Yani bir taraftan istiyoruz, yönlendirilmeli ama bunun aynı zamanda eşit, adil yönlendirilmesi de önemli hem yerelde hem ulusalda.

Dediğim gibi, yapılacak çalışmaların... Komisyonumuzun, bu Komisyonun çalışmalarına dışarıdan katılmaya çalışıyorum ama katıldığım sunumlar benim açımdan gerçekten fevkalade faydalı. Umarım devam etsin ama devamında, sonucunda gelecek olan düzenlemeler ifade özgürlüğünü daha fazla kısıtlayan değil, Anayasa Mahkemesinin geçmişte, yakın geçmişte aldığı erişim engellemelerinin yarattığı hak ihlallerinin ortadan kaldırılması konusundaki beklentisini ve bu konunun özgürlükleri kısıtlayan yönünün engellenmesi konusundaki Meclisteki beklentisini karşılayacak yönde olmalı. Yani bir yasak, daha yeni yasaklar oluşturmaması benim temennim; onu paylaşayım.

Çok teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.