MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, bu 1'inci maddeyle ilgili ben fazla bir şey söylemeyeceğim ama 2'nci maddeye kalamayacağım için burada 2'nci maddeyle ilgili kısa bir konuşma yapmak istiyorum izninizle.

Şimdi, Cemal Öztürk Bey 128 milyarla ilgili ders verme edasıyla böyle KTÜ'deki öğrencileri sanarak bir ders verdi bize. Bunların hiçbirini yeni duymadık.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Eski günlerimi hatırladım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Canikli sizin dediklerinizi daha evvel söyledi ve hiçbiri doğru değildi, öyle olmadı yani keşke öyle olsaydı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Bekaroğlu, maddeyle hiç alakası yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben anlatacağım.

Bakın, elbette, Merkez Bankası parayla ilgili tek otoritedir, piyasaya değişik şekillerde döviz verir ve nasıl vereceğinin, hangi şartlarda vereceğinin kanunu çok açık bir şekilde yazıyor.

Bakın, Cemal Bey, bir protokol yapılmış, bu protokol da daha sonra değiştirilmiş, buna dayanarak Merkez Bankası dövizlerini Hazine ve Maliye Bakanlığına aktarıyor, Hazine ve Maliye Bakanlığı da sırf "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." tezini gerçekleştirmek için satıyor, piyasaya veriyor; tekrar yükseliyor, veriyor; tekrar yükseliyor, sonunda bitiyor. Sayın Cumhurbaşkanı da bunalıyor ve damadı gönderiyor. O arada da çıkıyor, orta vadeli programı açıklıyor, milletle dalga geçiyor, birtakım Anadolu şivelerini taklit ederek insanlarla alay ediyor. Bütün bunlar oluyor, kendisi kızıyor "At izi, it izine karıştı." diye çekip gidiyor. Ondan sonra -işler geliyor- tekrar "Eski sisteme dönüyoruz." diyor, Maliye Bakanını değiştiriyor, Merkez Bankası Başkanını değiştiriyor. Kurallara uyacak... Gidiyorlar, mali reform paketi açıklıyorlar, insan hakları izleme belgesi açıklıyorlar. Niye? Çünkü 2018'de Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez Londra'ya gidiyor, orada ilan ediyor tezini. Bu tezle oluyor ne oluyorsa.

Bakın, şimdi, 128 milyarı, artı, aralık ayındaki, bugünlerdeki 9 ya da 20 milyarı sorarken diyoruz ki: "Bu paralar hangi şeylerle çıktı, nasıl çıktı, kimlere satıldı, kaç liraya satıldı?" Bir bilen var mı? Bir kişi söylesin, siz söyleyin. Bu paralar nasıl satıldı, kimlere satıldı, kaça satıldı? Bunlardan kimsenin haberi yoktu. Niye? Çünkü arka kapıdan yapılıyor. Ne demek arka kapı? Bu arka kapı işi nedir? Nereden çıktı bu arka kapı? Hâlâ arka kapı kullanılıyor. Bunu şey yaptık.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tamamen uyduruyorsunuz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Başkanım, sataşmadan söz istiyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi ne oldu? Şimdi dönüldü, onların da hepsini reddedildi, tekrar geldik faiz yükseltme işine. Hem de bakın, sadece faiz yükseltmiyoruz, benim söylediğim odur; faiz yükseltmenin yanında kur farkı veriyoruz, yetmiyor, kurdan kaynaklanan 98 milyar var kurumlarda ne kadar alacağız diye... Kaynaklanan kârı da vergilendirmiyor. Yani faizi indirmeyerek, inat ederek kat kat fazla faiz ödüyoruz, bu milleti kat kat fazla zarara uğratıyoruz, daha çok insan sıkıntıya giriyor, daha az hizmet yapılabiliyor. Bunu anlatmaya çalışıyoruz yani. Burada kimseyi özel olarak hırsızlıkla, o çaldı, bu çalgı filan değil... Yanlış bir politika sonrasında gelindi. Ha, çalıp çalmama, onlar zamanında anlaşılacak, kim... Elbette hepsi yazılıdır, hepsi orada vardır; hangi gün ne kadar satıldı, nereye verildi, kime verildi? Elbette devlet tüm bu kayıtları tutmuştur ve bu kayıtlar incelenecektir, kim ne yapmışsa hesabını da verecektir. Bunu söylemeye çalıştım. Yoksa şey değil yani.

Bu kadar.