KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Peki, peki, çok teşekkür ediyorum. "Yalan" kelimesini çıkardık, "doğru söylemiyor..." Rakamı söyledim yani farkı 8 bin ile 200 küsur... Neyse, şimdi, ben devam edeyim.

Sayın Bakanım, biraz evvel Sayın Başkan da ifade etti "Bu ülkeyi seçilenler belli bir süre yönetiyor." Şu anda siz seçildiniz, yönetiyorsunuz. Ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi de seçildi ve yönetiyor. Ya, bu nedir Sayın Bakanım? İstanbul'da yaptığınız şey nedir ya? "U" metro nedir Sayın Bakanım? Metro var her tarafta, metro yaptınız da babanızın parasıyla yapmıyorsunuz bunları kardeşim, bu sıraladığınız şeyler gelecek...

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, müdahale etmeyelim lütfen.

Sayın Bekaroğlu...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bizim paralarımızla yapıyorsunuz bunları. Nedir yani? İstanbul'un her tarafında metrolara "U" yazmak nedir arkadaşlar ya?

(Gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Müdahaleden dolayı 30 saniye daha süre veriyorum, toparlayın lütfen.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya Yunanistan vatandaşı değil, Amerikan vatandaşı değil bu, Türkiye vatandaşı. Sana söylüyorum: Amerikan vatandaşı değil.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, sürenizi aştınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu bizim seçtiğimiz insan, seçtiğimiz insan bu. Bu nedir? "U" metro ne demek? Metro nedir?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Efendim, bir dakika, yani.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bana el sallayamazsınız.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, teşekkür ediyorum, süreniz otuz saniyeyi de aştınız. Rica ediyorum.

Son bir cümle söyleyin, buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika verin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Geçti süreniz ama.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Burada el sallayamazsınız.

Ben İstanbul Milletvekiliyim, bana el sallayamazsınız.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Hanımefendi, siz de el sallıyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama konuşturmuyorlar ki... Şunları bir susturun, ondan sonra ben konuşayım. Şunları bir sustur, konuşayım ben de ya.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Haddiniz değil sizin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onu ben kaçırmışım, öyle bir ifade varsa Mehmet Bey, lütfen düzeltin. Rica ediyorum...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum...

Bitiriyorum arkadaşlar...

Bu borçlar...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Burada vatandaşlarımızın oyuyla gelmiş, görev yapan bir arkadaşımız. Ben o ifadeyi kaçırmışım, kusura bakmayın. Doğru değil bu ifade.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ne dedim?

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - "Sen" de diyemezsiniz, vatandaşlığımı da sorgulayamazsınız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Siz, siz, siz, size söylüyorum, size. Size söylüyorum: "Ekrem Bey seçilmiş belediye başkanıdır, Amerikan vatandaşı değildir sizin gibi." dedim. Size söylüyorum. Ne var yani, Amerikan vatandaşı olmak suç değil ki.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, siz de seçilmiş bir vekilsiniz, Ravza Hanım da bu vatandaşın oylarıyla seçilmiş ülkemizin bir vatandaşıdır. Rica ediyorum.

O ifadenizi...

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Benim vatandaşlığımı siz sorgulayamazsınız, haddiniz değil.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar bu KÖİ'lerden kaynaklanan borçlar, bir daha söylüyorum, gerçekten...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitti Mehmet Bey, rica ediyorum.

Bir buçuk dakikayı da aşmış durumdayız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum, son bir cümle daha. Bağlatmıyor ki... Bitiriyorum, bir cümle daha.

Bunlar şaibeli borçlardır, bunlar incelenecek, tiksindirici, gayrimeşru borçlar. Bu borçlar şey yapılacak.

"Sayıştay bulguları." diyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Böyle uzatma imkânımız yok, kusura bakmayın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayıştay... Türkiye Büyük Millet Meclisi adına maalesef ve maalesef devlet, hükûmet denetlenmiyor. Bu da sizin...