| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Teklifin 1'inci maddesiyle, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler üzerinde düzenleme, değerlendirme, yetkilendirme ve denetleme faaliyetleri ile yaptırımları...
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Ali Bey, isterseniz -müdahale etmiyorum, yanlış anlama- özet olarak verebilirsen çok daha makbule geçer.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Ya, özet verme imkânım yok Sayın Başkanım.
...uygulayabilme yetkisini haiz Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları ile nükleer zararlar hakkında hukuki sorumluluk rejiminin belirlenmesi amacı ve kapsamı düzenlenmektedir.
Son zamanlarda Türkiye'de enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ve daha ucuz enerji kullanımını gerçekleştirmek amacıyla nükleer enerjinin gerekliliği ön plana çıkarılmaktadır. Dünyada nükleer enerji deneyimlerine bakıldığında, en önemli üs olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer enerji santrallerini birer birer kapattığı görülmektedir.
Dünyada yaşanan bu gelişmeler sonucunda Türkiye'nin nükleer enerji kaynağını kurma ve kullanma yönündeki ısrarına anlam vermek mümkün değildir. Türkiye'de çeşitli propagandalarla nükleer santral kurulmasına ilişkin girişimlere karşı halkla birlikte birçok kitle ve meslek örgütü ile siyasi partiler yıllardır mücadele etmektedir.
Yıllardır nükleer santrallere neden karşı olduklarını, olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz ve nükleer santrallerin karşısında olma sorumluluğunu kamuoyuna, halkımıza bir borcumuz olarak yerine getirmeye çalışıyoruz. Çünkü dünya nükleer enerjiden vazgeçerken, nükleer santraller "nükleer kafaların" iddia ettiği kadar çevreci, temiz, risksiz, ucuz, sorunsuz, tehlikesiz değilken neden bu topraklarda kurulmaya ısrarla çalışılıyor?
Bu santraller iddia edildikleri gibiyse niye Amerika 1978 yılından, Almanya 1982 yılından, Kanada 1975 yılından itibaren yeni bir nükleer santral siparişi vermiyor? Japonya'da 1996 yılında Maki kasabasına yapılmak istenen nükleer santral için referandumda, halk "hayır" dedi. Kanada'da 1997 yılında 21 adet CANDU nükleer santralinden 7'si yapılan denetimlerde tehlikeli ve yönetim hatası bulunduğu için kapatıldı.
Zorda kalan firmalar artık kendi ülkelerine nükleer santral yapamıyor ve var olanları sağlıklı olarak işletemiyorlarsa nasıl olur da bize nükleer santral satıp, garanti verebiliyorlar? Avusturya, Filipinler ve Brezilya, yapımı biten nükleer santrallerini çalıştırmadan kapattı. İsveç, 1980 yılında yapılan referandum sonucunda 2010 yılında tüm nükleer santrallarını kapatma kararı aldı ve ilk santralini sökmeye başladı. İtalya, ingiltere, İspanya, Belçika, Finlandiya, Rusya, Çin, Endonezya, Küba, Tayland ve Vietnam nükleer planlarını terk etti. Kurmama kararı veren ülkeler ise şunlar: Portekiz, İrlanda, Lüksemburg, Danimarka, Yunanistan, İsviçre, Hollanda, Danimarka, İskoçya, Yeni Zelanda.
Nükleer enerji, iddia edildiği gibi ucuz değil aksine en pahalısıdır. Tekliflerde hep düşük gösterilen nükleer enerji birim fiyatları hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Zaten ilk yatırım ve normal işletim maliyetleri çok yüksek olan nükleer santraller, otuz-otuz beş yıllık ekonomik ömürleri boyunca sıkça karşılaşılan kazalar, devre dışı kalmalar, bakımlar ve onarımlar nedeniyle çok pahalıya enerji üretirler.
Bu birim fiyatlara hiç hesaba katılmayan santralin sökümünü, kapatılmasını, kontrol altında tutulmasını ve bir de hâlâ tüm dünyada çözümsüz olan tehlikeli atıkların yok edilme masraflarını katarsak ortaya korkunç rakamlar çıkmaktadır.
Gelişmiş ülkeler yaklaşık 30 senedir yenisini kurmadıkları bu geri ve sorunlu teknolojiyi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ithal etme eğilimindeler. Bu konuda Türkiye'ye CANDU reaktörlerini satmaya çalışan AECL Başkanı Reid Morden'in şu sözleri gayet açıklayıcı: "Bizim endüstrinin yaşamsal desteği ülke dışındaki pazarda başarılı olmamıza bağlıdır."
Diğer yandan, böylesi büyük kârların döndüğü bu sektör, Türk sermayedarlarının ve bürokratlarının da gözlerini ışıldatıyor. Bu ve benzeri sebeplerle sermaye düzeni, nükleer santral konusunda yıllardır atılamayan adımları atma çabasında. Bu adımları atmaya çalışanlar elbette minareye kılıflarını da hazırlıyorlar. Yıllardır çözülemeyen sorunları olan ve pek çok kazaya yol açan nükleer santraller en temiz, en güvenli, en ekonomik ve mutlaka kullanılması gereken enerji kaynağı olarak yansıtılmaya çalışılıyor. Üniversitelerden medyaya kadar düzenin birçok kurumu seferber ediliyor.
Bu nedenle, 1'inci maddenin tekliften çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.