| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Teklifin 2'nci maddesiyle, kanunda geçen teknik kavramlar ile anlamları konusunda tereddüt oluşabilecek kavramlar tanımlanmıştır. Ayrıca, nükleer zararlara ilişkin hukuki sorumluluk hükümlerinin uygulanmasında bu maddede yer verilmeyen tanımlara ilişkin olarak Paris Sözleşmesi'nde yer alan tanımların esas alınması öngörülmektedir. Bugüne kadar yaşanan nükleer santral kazalarına, bu santrallerin çözülemeyen atık sorununa ve TAEK'in bu konudaki savunusuna yakından bakılmalı. Üstü örtülemeyen kazalarda nükleer santral savunucuları sürekli nükleer santrallerdeki güvenlik önlemlerini vurgularlar ama yıllardır yaşanan pratik bu iddiayı boşa çıkarıyor. Nükleer santral son derece kompleks bir yapılanma ve en ufak bir sorun tam bir felakete yol açıyor. Şöyle ki: Herhangi bir sistem hata yapabilir ve bu, kazaya sebep olabilir; bir uçak düşebilir, bir termik santral doğal gaz sızıntısı yapabilir ve benzeri ama devasa bir radyasyon kazanı olan nükleer reaktörde gerçekleşecek kaza milyonlarca insanı ve milyonlarca kilometrekarelik bir alanı tehdit etmektedir ve bu tehdit on yıllarca sürecek ölümcül boyutta bir tehdittir. Sadece ABD'de bugüne kadar Nükleer Düzenleme Komisyonunun kayıtlarına göre felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya'da 1992 yılında tam 20 tane önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya uluslararası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek mecburiyetinde kalmıştır. İngiltere'de ise gizlenen ve sonra ortaya çıkarılan 17 ciddi nükleer kaza yaşanmıştır. Daha uzatılabilecek bu veriler şunu gösteriyor: Nükleer santrallerde kazalar sık rastlanan bir durumdur, bu kazaların sebep olabileceği sonuçlar açısından en yakından bilinen Çernobil'e bakabiliriz. Çernobil'de yaşanan radyasyon sızması sırasında 31 kişi öldü fakat Ukrayna Çevre Bakanı Doktor Yuri Scherbak 1992'de yaptığı açıklamada ülkesinde 1986 yılında meydana gelen Çernobil felaketi sebebiyle 6 bin kişinin öldüğü ve ölü sayısının 40 bine varacağı; ayrıca, yüz binlerce insanın da kansere yakalanacağını söylemiştir. Ukrayna ve Rusya dışında başta Türkiye ve Kuzey Avrupa olmak üzere milyonlarca insan ve hayvan etkilendi, on binlerce kilometrekare toprak kirlendi. Dünyadaki ekonomi otoriteleri tarafından hesaplanan mevcut zarar ve gelecek nesillere maliyeti 350 milyar dolar olarak belirtilmiştir. Mali zararı bir yana, toprağa, suya ve havaya karışan radyasyon nesiller boyunca geniş bir coğrafyada dolaşmaktadır.
Türkiye'de konuya verilen ciddiyeti görmek için Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden bir profesörün sözlerine bakalım: "Yapılan bu tür analizler sonunda bir nükleer santralin korunun ergimesi ve çevreye radyasyon salması yolda yürüyen bir insanın başına meteor düşme olasılığından biraz daha fazladır." Bugüne kadar dünyada kimse meteor düşmesi sebebiyle ölmedi ama yüz binlerce insan nükleer santrallerden dolayı yaşanan kazalar sonucu öldü, on binlerce çocuk sakat doğdu ve dönümlerce toprak kullanılamaz hâle geldi. Nükleer santralde oluşacak bir kaza tek kelimeyle bir felakettir. Bunu bugüne kadarki kazaların istatistiklerinde de görebiliyoruz.
Peki, kazalar dışında bu santraller anlatıldığı gibi etrafında balık tutulan, havayı kirletmeyen, son derece modern ve doğa dostu teknoloji harikaları mı? Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun yaptığı araştırmalara göre nükleer santrallerin civarında yaşayanlarda kanser vakalarında yüzde 400'lük artış, genetik mutasyonlar sonucu normal olmayan doğumlar, yaygın lösemi hastalıkları tespit edilmiştir. Nükleer santrallerden radyasyon sızmasının kaçınılmaz olduğunu teyit eden Boğaziçi Üniversitesi Nükleer Mühendislik Ana Bilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Vural Altın'a göre, reaktörleri soğutan suya radyasyon karışması mümkün. "Soğutma suyu reaktör içinde dönüp durdukça radyasyon biriktirir, bunun dışarı sızmaması gerekir. Hâlbuki her sanayi tesisinde kaza olasılığı vardır. Nükleer reaktörlerin de ufak tefek kaza sonucu radyasyon sızdırması, çevre, sağlık sorunlarına neden olması kaçınılmazdır. Nitekim bunun birçok örneği var. En gelişmiş ülkelerdekiler de dâhil olmak üzere bugüne kadar yüzlerce santralde sızıntı oldu; nükleer endüstri de kazaları saklamaya çalıştı, saklayamadıklarını yayınladı. Çünkü dünya kamuoyu 1960'lardan itibaren nükleer silahlar karşısında dehşete kapıldıkça, radyasyonun zararları anlaşıldıkça nükleer santrale karşı güvensizlik duymaya başladı. Nükleer endüstri kendini savunmaya çalışırken nükleer teknolojiyi sanki kazalardan arınmış gibi gösterdi." demektedir.
Bu saydığım nedenlerden dolayı 2'nci maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz.