| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bu maddeyle, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin Kurum tarafından uygulanacak yetkilendirmenin iptali, kısıtlanması, askıya alınması ve idari para cezaları idari yaptırımlar ile idari para cezalarının belirlenmesinde dereceli yaklaşım esas alınmakta, alt ve üst sınır gösterilmekte, nükleer enerji alanında hukuki sorumluluk yükümlülüğün ihlali hâlinde nispi idari para cezası öngörülmekte, radyoaktif maddelerin güvenlik ve emniyetinin sağlanamadığının ve bu durumun halkın, çalışanların, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyondan korunmasını tehdit edebileceğinin Kurum tarafından değerlendirilmesi hâlinde alınabilecek tedbirler ve bu tedbir masraflarının nasıl karşılanacağına ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır.
Türkiye'de nükleer enerjide var olan riskler çok boyutludur. En temel risklerden biri de Türkiye'nin bu konudaki nitelikli insan gücüne sahip olmayışı ve bu konuda bilim insanlarının görüşlerinin esas alınmamasıdır. Üniversitelerin OHAL KHK'leri ve ihraçlarla içinin boşaltılması, kayyum düzeniyle bilimsellikten uzaklaşılması en temel meselelerde bile üniversitelerden görüş alınmamasına veya akademisyenlerin görüş vermemesine neden olmuştur. "Medya" deseniz zaten durum ortadadır. İktidarın sivil toplumu, meslek odalarını, akademiyi dikkate almadan yüzlerce düzenleme yaptığını biliyoruz. Bu düzenlemede de ne ekolojik ne de toplumsal talepler dikkate alınmamıştır. Ancak siyasal inatlar ve rantçı bakış açılarının görmeyi ihmal ettiği en temel meselelerden biri nükleer güvenlik sorunudur. 1970'li yıllardaki petrol kriziyle birlikte enerji bağımsızlığı kapsamında dünyada nükleer enerjiye büyük umutlar bağlanmış, özellikle gelişmiş ülkelerde nükleer santrallerin sayısı hızla artmıştır. Ancak Çernobil başta olmak üzere birçok vaka bu eğilimi durdurmuştur. Ancak nükleer santrallerin işletme güvenliği ve radyoaktif atık sorununa yönelik temel kaygılar giderilememiş, radyoaktif atıkların uzun süreli depolanması sorununa kalıcı bir çözüm bulunamamış, geçen süre içerisinde nükleer santrallere karşı çevre duyarlılığı artmıştır.
Çevre ve insan sağlığı üzerinde son derece tehlikeli ve uzun süreli etkileri olan nükleer kazaların önlenmesi için işletme güvenliğinin mutlak şekilde sağlanamayacağı bu düzenlemede de belirtilmiştir. Radyoaktif atıkların uzun süreli depolanmasına ilişkin sorunlara hâlâ kalıcı bir çözüm bulunamamış olması, nükleer enerjiye ilişkin ciddi sorunların oluşmasına neden olacaktır.
Bu riskler nedeniyle gelecek dönemlerde nükleer enerji kullanımının toplam enerji içindeki payının azalacağı bir yaklaşım esas alınmaktadır. Birçok ülkede var olan tesisler sorun hâline gelmiştir. Türkiye'nin sınırına 16 kilometre, Kars'a 100, Iğdır'a 30, Erivan'a 32 kilometre yakınlıkta olan Metzamor Nükleer Santrali, günümüzde dünyadaki mevcut santraller içerisinde en güvensiz reaktörler arasında yer almaktadır. Herhangi bir sabotaj veya depremin ne kadar insanı riske attığı açıktır. Aslında nükleer santralin daha yapım sürecinde, Sovyet bilim insanları ve Ermenistan içerisindeki çevreler, santralin fay hattı üzerinde yer alması ve su kaynaklarına sızıntı gerçekleşmesi ihtimali dolayısıyla yapımına karşı çıkmıştır ancak tıpkı Akkuyu'daki riskleri ifade edenler nasıl dikkate alınmıyorsa burada da dikkate alınmadılar. Gelinen aşamada, on yıl içerisinde nükleer çöplüğe dönen bir yapı ortada ve tehdit olarak durmaktadır.
Kanun teklifinin bu maddesi de bu risklerin olabileceğini reddetmiyor ancak yaptırım düzenleyerek geçiştirmeyi amaçlıyor. Hâlbuki bu riskler gerçekleştikten sonra geri dönüşü olmayan yıkım ve kayıplar yaşanmakta ve herhangi bir biçimde tazmin imkânı kalmamaktadır. Bu gerekçelerle maddenin teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz.