| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Uygulanmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/4098) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 01 .03.2022 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlıklarımızın değerli temsilcileri, varsa gazeteci arkadaşlarımız; Komisyonumuza hoş geldiniz.
Öncelikle teşekkür ediyoruz, önceki hafta İçişleri Bakanlığımızın temsilcileri olmadığından bekletmiştik. Sizin teknik sebeplerden olmayan varlığınız şimdi burada olduğunuz için tabii daha anlamlı hâle geldi bu görüşmeler. Orada ifade ettiğimiz bazı hususlar vardı, hem partimizden hem diğer partilerden değerli milletvekilleri ifade ettiler. Biz de özellikle Emniyet Genel Müdürlüğünün yetkilileri burada olduğu için... Dünya kupasına yönelik tehdit değerlendirmesi -istihbarat olsun, müttefiklerimizle ya da diğer bölge ülkeleriyle yapılan çalışmalar sonrasında- güvenlik riski ne aşamadadır? Doğrusu, biz tabii ki Sayın Emniyet Genel Müdür Yardımcısının söylediği hedefleri önemsiyoruz hem kendi polisimizin yurt dışında kazanacağı deneyim bağlamında hem de yine polisimizin bilgi ve tecrübesine başka ülkelerin güvenmesini önemsiyoruz, kıymetli buluyoruz ve destekliyoruz da. Ancak böylesine büyük bir organizasyonun güvenliğinin tamamen sanırım 3.200 polis ve yine özel yetiştirilmiş köpekler vasıtasıyla sağlanacak olması konusunda doğal olarak riskleri merak ediyoruz. Bu tür organizasyonlar, bildiğiniz gibi, nerede yapılırsa yapılsın, Katar'da da yapılsa, Türkiye'de de yapılsa, Almanya'da da yapılsa büyük güvenlik risklerini içinde barındırır. Geçmişte, hepimizin, tüm dünyanın acıyla hatırladığı terör eylemlerinin olduğu bu tür organizasyonlar vardır. O yüzden, burada bir şey olmaz gibi bir rahatlık içinde olmadığınıza, sizlerin bu görevinizi yaparken böyle düşünmediğinize inanıyorum, güveniyorum. Ancak niyet mektubunda olduğu gibi, biz, burada da yine, detayları belirleyen bu protokolde de bazı hususları dikkatinize getirmek, sorularımıza yanıt istemek durumundayız.
Bunlardan birincisi, Türkiye Cumhuriyeti başka bir ülkede, başka bir organizasyona, böyle büyük bir şekilde, böyle bir anlaşmayla gitti mi? Hani, benim kendi hafızamda yok, daha dar kapsamlı organizasyonlar, ikili mutabakatlarla yapılan karşılıklı maç vesaire güvenliği sağlama, belki olabilir hatırladığımız ama böyle bir şey yok. Bunun istisnaları, biliyorsunuz, tezkereyle asker, polis gönderilmesidir, onun dışında öyle bir niyet beyanı veya protokolle bu pek mümkün olamıyor. Özellikle Katar'ın -tabii ki biz ilişkilerimizin biz iyi olmasını isteriz ama- bulunduğu bölge ve şu andaki dünyanın konjonktürü bağlamında Katar önemli riskler içeren bir ülke. Saymak gerekirse: Öncelikle, bölgemizde son ana kadar -Dışişleri Bakan Yardımcımız belki daha iyi bilir, desteği ne zaman bitti, bitmedi mi ama- rejim değiştirme çabalarını destekleyen en önemli ülkelerden biridir Müslüman Kardeşler'e verdiği destekle. O yüzden de doğal olarak çok fazla rakibi, düşmanı ya da onu tehdit gören ülke olabilir. Ayrıca, Afganistan'da yaşananlar sonrasında şu anda Taliban'ın dünyadaki hamisi konumundaki 2 ülkeden biridir Katar ve Afganistan'ın giderek teröre yöneldiği, terörle mücadelenin sıfır olduğu ve tekrar DEAŞ'ın, El Kaide'nin, aklınıza gelecek her türlü terör örgütünün yeniden yeşerdiği bir ortamda, oradaki yönetimin ve bizlerin de tahminim burada bulunan hepimizin -parti ayrımı gözetmeksizin- rahatsız olduğu uygulamaları hayata geçiren Taliban yönetiminin hamisi konumundadır. Bu da ayrı bir tehdit yani bu organizasyonun risk içermesi bağlamında dikkate alınması gereken bir konudur ve bunun ötesindeki risk değerlendirmesini bizimle paylaşırsanız tabii ki sevinirim.
Burada, tabii, önümüzdeki protokole bir baktığımızda mali hususlar yani her şey çok -İngilizce kelimeyle- "proper" çok düzenli, düzgün bir şekilde hallolmuş, her şey Katarlıların bir şekilde üstlenmesiyle çözülmüş gözüküyor yani bir nevi... Geçen toplantıda Büyükelçi Erozan söylemişti, yanılmıyorsan "Hizmet alım akdi gibi." demişti. Tabii, biz -sağ olsunlar, onlar sayesinde huzur içinde başımızı yastığa koyuyoruz- kendi ülkemizin güvenliği için görev yapan polisimizi önemsiyoruz. Orada bir risk almasını istemiyoruz, bir polisimizin dahi saçının teline zarar gelmesini, sadece polisimizin değil, aynı zamanda özel yetiştirilmiş köpeklerin de zarar görmesini istemeyiz. Böylesine bir organizasyonda bu bir zorunluluk mudur? Merak ediyoruz.
Ayrıca, dediğim gibi az önce, maddi yükümlülükler konusunda Türkiye Cumhuriyeti kendini tamamen güvence altına alırken, bence hukuki yükümlülükler konusunda önemli boşluklar vardır, muğlaklıklar vardır; bu konuda da Sayın Bakan Yardımcımızdan bilgi talep edeceğim, bu tür asker, polis gönderme hususlarında. Giden emniyet, güvenlik, askerî güçlerimiz gittikleri ülkenin tamamıyla hukukuna tabi midir? Diyeceksiniz ki: "Burada bir cümlecik var: 'İki ülkenin birbirinde olmayan cezaları olursa farklı bir ceza türü...' diye bir madde var." Bu, çok soyuttur ve oraya gidecek olan 3.200 polisimizi hukuki güvence altına almaktan uzaktır. Şunu söylemeye çalışıyorum: Gidecek olan emniyet personeli Katar ülkesinde bulundukları sürece Katar devletinin yasalarına ve yargı yetkisine tabi olacaktır. Bunun bir istisnası var "Katar devletinin yargı yetkisinin uygulandığı ve hüküm içeriğinin Türkiye Cumhuriyeti mevzuatında bulunmayan bir cezayı öngördüğü hâllerde iki devletin mevzuatında yer alan ceza türü uygulanacaktır." Şimdi, bunlar çok muğlak. "Ceza türü" ne demek? Ceza türü hapis mi, el kesme mi, kafa kesme mi? Bizde yok ama onlarda var mı bilemiyorum ama bu yetmez. Bu, bir boşluk yaratır. O yüzden ben, bunun bu hâliyle, oraya gidecek olan bizim emniyet güçlerimize hukuki güvence sağlamayacağını düşünüyorum ama yine de siz buna benzer yüzlerce anlaşma imzaladınız, yürürlüğe soktunuz, burada değerli büyükelçilerimiz de var, haddimi de aşmak istemem. Hep böyle mi olmuştur, bunun istisnaları yok mudur, daha güçlü bir güvence alınamaz mıydı? Bunları sormak istiyorum.
Yine, Meclisten geçerken de sorduk ama yanıt alamamıştık, burada size bir kere daha sormak isterim, hem Sayın Bakan Yardımcısına hem Emniyet Genel Müdür Yardımcımıza: Neden niyet mektubu beş yıllık çıktı? Bu kupa ne kadar sürecek? Bir ay değil mi? Normalde bir ay sürüyor. Neden niyet mektubunuzda Meclisten beş yıllık bir izin aldınız siz? Biz merak ediyoruz, o gün sordu arkadaşlarımız, somut bir yanıt alamadık. Yani bunun aynı zamanda şuna dönüşmesini -tabii ki, sizlerin aklından geçmez, geçmesin de temenni de etmeyiz- yani beş yıllığına 3.200 polisin Katar'da güvenliği sağlaması gibi bir şeyi, ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanlığının, İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün düşünmeyeceğini, aklından geçmeyeceğini düşünüyorum en azından. Böyle bir şeyle de karşımıza gelmezler diye düşünüyorum, geliyorlarsa vahim bir hata olur diye düşünüyorum. O yüzden bu konunun da bize izah edilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Yine, Sayın Çeviköz ifade etti "Acaba bir çeviri hatası mı, yoksa yanlış yorum mu?" diye. Katar makamlarının emri sonrasında gibi bir emir alır bir vaziyette. O yüzden hukuki güvencesi ne olacak? Neden Katar bunu kendi polisiyle yapmıyor, neden bir özel güvenlik şirketiyle yapmıyor? Türkiye'de de var bunu başarıyla yapabilecek özel güvenlik şirketleri, bunun için iş ilanı verseler, insanlar koşa koşa giderler çünkü bir risk var burada. Denildi ki: "Başka ülkeler de buna talip." Olabilir, yani başka ülkelerde talip olabilir, beni ilgilendiren Türk polisini güvenliğidir, ülkemizin huzurudur. O yüzden neden olmuyor?
İkincisi: FIFA'dan bir talep geldi mi bize "Ya, biz yapamayacağız, siz yapın." diye? FIFA adına bir resmî yazı var mı elinizde "Ya, siz, gelin, koruyun burayı." diye? Sonra, bu görevin yetkisi nedir, nereden başlıyor? Mesela, havalimanlarının güvenliği mi, bomba taraması mı, statların güvenliği mi, sporcuların korunması mı, teknik heyetlerin korunması mı, kampların korunması mı, mayın, bomba arama mı? Yani bunun bir sınırı var mı yoksa bütün güvenlik bize mi emanet? Bu konularda bizi aydınlatıcı bilgi vermenizi rica edeceğiz. Biz Genel Kurulda buna, büyük Türk polisine ve doğal olarak Türkiye'ye büyük güvenlik riski oluşturacağını düşündüğümüz için "hayır" oyu verdik. Bunu değiştirmemizi gerektirecek bir açıklama yapacak mısınız bilmiyorum ama şu hâliyle, hele de bu hukuki güvencenin daha da azalmış hâliyle gerçekten çok büyük risk oluşturmaktadır.
Benim bu sözleşmeye ilişkin söyleyeceklerim bunlardan ibaret ama bir hususu Sayın Başkanın takdirine sunmak üzere... Şimdi, gündem bu, önümüze konuldu bir gündem ama Türkiye'nin, dünyanın başka bir gündemi var. Sayın Başkan çok önemli, bizlerin de çoğunun katıldığı ifadelerde bulundu ama bunlar yetmez; doğru, kabul etmiyoruz, kimse kabul etmiyor olanı biteni, uluslararası hukuka aykırıdır ama karşımızda Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, ilk kez gelmiş Meclise... Biz bir haftadır, Meclis bu işi konuşsun diyoruz. Ben arzu ederdim, olmadı, yazılı gündemde yok ama toplantının bir vesileyle, bence, Sayın Bakan, Dışişleri Bakanlığı olarak -Sayın Yunus Emre bu konuyu açtı- onun çerçevesini biraz genişletelim Sayın Başkanın takdiriyle, ne zaman, nasıl uygun görüyorsa ama bugün, bu toplantı sırasında... Yani, siz, ne yaptınız, ne yapmaktasınız? Bu toplantılarda Dışişleri var mı? Vatandaşlarımız kanallara bağlanıyor, beni arıyor, sizi de arıyordur, hepinizi arıyordur hemşehrileriniz "Tahliye edilemiyoruz, sıkıntımız var günlerdir." diye. Bakanlık bunların bazılarının doğru olmadığını söylüyor, bazılarına sessiz kalıyor. Yani bu konuları, bu meseleyi konuşmak bu Komisyonun asli görevi, tabii ki Katar da asli görev ama şu gündemde Ukrayna bizim 1'inci gündemimiz olması gerekir. O yüzden Sayın Başkanın takdirine bağlı olmak üzere bu konuyu biraz bize anlatın, kafamızdaki soru işaretlerine biz de yanıtlar bulalım. Duyduk, galiba Sayın Bakan -hastalığı düzeldi, önce geçmiş olsun diliyorum tabii ki tekrar- yarın Genel Kurula da bilgi verecek ama Komisyonumuzun da sizin buradaki varlığınızdan, bundan faydalanması iyi olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.