KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Bakan Yardımcısı "Geneli böyledir, istisnaları farklıdır." dedi. Tam da istisna olması gereken metin bu çünkü biz tamamen Katar'ın isteğiyle, onun ricasıyla gidiyoruz; tam da istisnayı sağlamanız gereken yer. Ben Haluk Bey'in bıraktığı yerden devam ediyorum, 1 Martı anlattı yani siz 1 Mart tezkere müzakerelerini yürütmüş Bakanlığın temsilcisisiniz, siyasi atama değilsiniz, Bakanlıktan yetiştiniz. O müzakerelerde -Sayın Haluk Bey söyledi- tabii ki hukuk bölümünde şöyleydi yanılmıyorsam: Amerikan askerleri, buraya gelip geçecek olan askerler kendi hukuklarına tabi olacak, görevlerinin dışında Türk hukukuna tabi olacaktı, bakın. Ama aylarca müzakere edildi, şimdi, aylarca müzakere edildi sırf Türkiye'nin çıkarları korunsun diye. Siz diyorsunuz ki... Bir bankayla bile sözleşme yaparken bu banka beni seviyor diye imza atmazsınız, kendinizi sağlama alacaksınız, banka da alır siz de alırsınız. Katar'la biz iyi olalım, inanın, en az AK PARTİ'li dostlarımız, MHP'li dostlarımız kadar ben de istiyorum çünkü bu ilişkiler Türkiye'nin çıkarına. Ama iyi ilişki olacak diye siz esnek bir sözleşme çıkaramazsınız buradan, buna izin vermeyiz ya da iktidar çıkarır, sorumluluğunu alır.

Elimde bir belge var, sizin de arşivinizde olan bir belge. Katar'a asker gönderme anlaşması bu Komisyondan geçti, bu Meclisten geçti, tamam mı, siz de bunu çok iyi biliyorsunuz, o "istisna" dediğiniz anlaşma. Buradan okuyorum şimdi size. Hukuki konular: "Türkiye Cumhuriyeti aşağıdaki suç durumlarında Türkiye Cumhuriyeti personeli hakkında yargı yetkisini kullanma hakkına sahiptir." Asker gönderiyoruz, genel ilke Katar'ın yargısına tabi olmak ama "Şu, şu, şu maddelerde ben Türk hukukuna tabi tutarım askerimi." diyor. Bu, bu Komisyondan geçmiş, bu Genel Kuruldan geçmiş; sizin Bakanlığınız, belki siz müzakere ettiniz. "Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğine ve mal varlıklarına karşı ya da Türkiye Cumhuriyeti personelinden birinin kendisine ya da mal varlığına karşı işlenen suçlar ya da resmî görevin icrası sırasında yapılan bir eylem sonucu ya da görevin yerine getirilmemesi sonucu -parantez içinde hata, kusur- meydana gelen suçlar, ilgili yargı mercisinin talep etmesi durumunda görev belgesi Türk-Katar komutanlığınca imzalanacaktır." Yani Türk hukukuna bir istisna sağlanmış.

Bakın, şimdi, biz Katar'ın ev sahipliğindeki bir organizasyonun güvenliğini sağlamak için polisimizi, çevik kuvvetimizi gönderiyoruz -ben de bir kere daha hani askerimize, polisimize yani bizi her zaman gururlandıran görevler için teşekkür ediyorum- ama şu bir paragrafı koyduramıyoruz. Benim bahsettiğim bu işte, hukuki güvence tam değil dediğim. Anlatabiliyor muyum? O yüzden, bunun konulması lazım. Bu zor bir şey değil; istenmemiş, diretilmemiş; onu söylemek istiyorum. O yüzden bu konu bence yani tabii ki imzalanmış bir anlaşma var önümüzde ama eksiktir. Yani siz söylüyorsunuz, eşyanın tabiatı gereği bu kadar detayı görüşmek mümkün olmayabilir.

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Utku Bey, tekrara düşmeyelim, lütfen.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bu detay değil, inanın, bu detay değil. Bu belki de bu anlaşmanın en asli unsuru. Oradaki bir polisin hukuki güvencesi meselesi. Az önce söylendi, bir İngiliz vatandaşının şeyi nasıl uluslararası skandal oluyorsa ya da büyük olay oluyorsa bir polisimizin başına bir şey gelse... Tabii ki dostlar, "Olmaz." diyorsunuz ama bunun güvencesi yani hukukta güvence metindir. O yüzden...

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Teşekkür ediyorum.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ayrıca, yine, ifade ettiğiniz bir konu vardı; işte, Bakanlığın asla dışlanmadığı vesaire gibi konular. Siz siyasi bir atama değilsiniz yani tabii ki siyasi olarak Bakan Yardımcısı oldunuz ama siz kariyer diplomatsınız. Siz Bakanlığın nasıl değiştiğini en iyi bilenlerden birisiniz; söylersiniz, söylemezsiniz ama yani o toplantıda bir Dışişleri Bakanlığı temsilcisi yok. Ayrıca, yine konuşacağız ama Ukrayna politikasında yani bir öngörüsüzlük var. Neden? Sayın Bakanın -tabii ki Kazakistan önemli ama- o gün Kazakistan'da ne işi var? Yani Sayın Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı, tabii ki önemli. Mehmet Barlas yazmış: "Yani savaş çıkacağını bilse gider miydi Afrika'ya diye?" Yani öyle bir hava var ki Cumhurbaşkanlığında. "Mümkün değil, çıkmaz, gidelim sefere, ikinci gün döneriz." Olmaz. Bütün dünya bas bas bağırıyor "Savaş geliyor." diye. Yani doğru, Afrika önemli, buradan anlaşmalar çıkarıyoruz; bekleyecek. Zoom var onun için, hepimiz Zoom'la bağlanıyoruz bir sürü toplantıya, siz de öyle, hepimiz. Yani o yüzden, o toplantıda bir Dışişleri temsilcisi yok.

Başka bir toplantı, -yanılmıyorsam görüntüsünü gördüm, Başkan da vardı- Almanya'yla ilgili bir toplantı, ben orada da Dışişleri Bakanlığı temsilcisi görmedim. Yine, galiba Cumhurbaşkanlığında yapıldı. Yani bu toplantılarda Dışişleri Bakanı... Mesela, Montrö'yü konuşuruz inşallah.

BAŞKAN AKİF ÇAĞATAY KILIÇ - Bakan vardı yahu Utku Bey. Benim olduğum toplantıda Bakan vardı.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Montrö'yü dünyaya kim duyurdu Sayın Büyükelçi? Montrö'yle ilgili Türkiye'nin kararını dünyaya kim duyurdu? Dışişleri Bakanlığı mı duyurdu? İlk duyuran, savaş tanımını yapan? Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı duyurdu. Daha ne diyeyim ben size? Tabii ki onlar da devletin önemli bir birimidir ama

"Dışişleri Bakanlığı dışlanmıyor." dediğiniz için söylüyorum.

Bunları ifade etmek istedim, teşekkür ederim.