KOMİSYON KONUŞMASI

SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Komisyon üyesi arkadaşlarım, dışarıdan gelen arkadaşlarımız; öncelikle hepinize saygılarımı sunuyorum.

Tabii, imza sahibi Sayın Özdemir, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Sizi özel olarak seviyorum -parantez açıyorum- şimdi, Nazım Hikmet diyor ki: "Ben şarkı dinlemek değil artık şarkı söylemek istiyorum." -parantezi kapatıyorum- ben de diyorum ki: Ben sevmenin yanında millet olarak da sevilmek istiyorum. Anlatabiliyor muyum? Ne güzel başladınız hatta başladığınızda aklıma "Sürgün ülkeden başkentler başkentine" şiiri, rahmetli Sezai Karakoç geldi -tutanaklar da vardır- Allah rahmet eylesin demiştim. Böyle, birden siz şiirle başlayınca, dedim, ne güzel, ne iyi ancak o kucaklayıcı dilinizi, o kucaklayıcı söylemlerinizi bugüne kadar gerçekten hiçbir komisyonda ve hiçbir görüşmede, uygulamada göremedik, onu ifade etmek istiyorum. Başta sizi özel olarak seviyorum dedim ve şu anda yapacağım eleştirilerde genel anlamda sistemi eleştireceğim, bunu da burada ifade etmek istiyorum.

Şimdi, Yıldırım Başkanımız genel anlamda, hukuksal anlamda da Sayın Kaboğlu gerekeni söylediler. Ben de tekrara düşmemek adına şunu ifade etmek istiyorum: En önemli konulardan bir tanesi. Şimdi, ben hayatımda ilk defa burada bunu söylemek istiyorum ama diyeceksiniz ki "Nereden çıktı bu?" Yüce Allah buyuruyor ki:

(Hatip tarafından Hucurat suresinin 13'üncü ayetikerimesinin okunması)

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ne diyor? Diyor ki: "Ey insanlar! Biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yaratık, birbirinizle tanışmanız için de sizi farklı kabilelere ayırdık, bilesiniz ki benim katımda en iyi olanınız, en çok takva sahibi olanınızdır.

Yine Yüce Allah buyuruyor ki Bakara suresi 285'inci ayet:

(Hatip tarafından Bakara suresinin 285'inci ayetikerimesinin okunması)

SERKAN TOPAL (Hatay) - Yani diyor ki: "Biz peygamberler arasında ayrım yapmayız."

Yine Hucurat suresinin 10'uncu ayetinde diyor ki:

(Hatip tarafından Hucurat suresinin 10'uncu ayetikerimesinin okunması)

SERKAN TOPAL (Hatay) - Yani "Müminler ancak kardeştirler."

Yine Al-i İmran suresinin 102'nci ayeti, 103'üncü ayeti... Bunları örneklendirebiliriz, çok var. Şimdi, bunları neden söyledim arkadaşlar? Bakın, şimdi, kutsal kitabımızda dahi diyor ki: "Bırakın Müslümanlar arasında ayrım yapmayı, insanlar arasında, peygamberler arasında dahi ayrım yapmayın." Şimdi, ben, şunu, çok açık ve net söyleyebilirim, rahatlıkla söyleyebilirim: Ben cennete kimin gideceğini asla bilemem, haşa ama cehenneme kimin gideceğini çok iyi biliyorum. Cehenneme kimin gideceğini o kadar iyi biliyoruz ki, hepimiz çok iyi biliyoruz. İşte, bırakın Müslümanlar arasında ayrımcılık yapanı, insanlar arasında ayrımcılık yapanların bile cehenneme gideceğini çok açık ve net söyleyebilirim çünkü eğer gerçekten biz Kur'an-ı Kerim'e inanıyorsak... Ha, diyeceksiniz ki... Bakın, şunu da ifade etmek istiyorum: Ben bunları yazarak gelip burada okumadım, hatim indirmiş bir kişiyim. Zebur'u da İncil'i de Tevrat'ı da okumuşum.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Serkan Bey, çok güzel, ayetleri okuyorsunuz...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Şimdi ama bakın, az önce Sayın Bülbül'ün söylediğine de geleceğim, Sayın Tiryaki'nin, Yıldırım ağabeyin de söylediklerine geleceğim. Tabii, ben çok özür diliyorum, burada Diyanet İşleri Başkanlığında kadrolu olarak gelmiş ve şu anda sol yanımda -hep diyor ya: "Sol yanım çarpar."- oturan çok değerli bir üstadımız, Bakanım var, ben kendilerinden de özür diliyorum, çok kısa tutacağım, sonra size sözü vereceğim.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - İşin uzmanları burada.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Evet, estağfurullah.

Şimdi, bakın, yani az önce...

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Serkan Bey...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Devam ediyorum, ben genel anlamda konuşuyorum.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Ben bir şey söyleyeceğim, devam et. Yani ayetleri okudun, teşekkür ediyoruz ama bir akademiye biraz uğrasan, o taraflara. Güzel ama teşekkür ediyorum.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Evet, akademi, mesele o zaten. İşte, oraya geliyorum, oraya bağlayacağım zaten.

Şimdi, bakın, bugüne kadar Diyanet İşleriyle ilgili eleştirilerimiz olmuştur, eksikleri vardır, ona bir şey demiyoruz, zaten az önce de söylediler. Olumlu görüyoruz ancak Polis Akademisi gibi, Adalet Akademisi gibi olsaydı daha iyi olurdu, daha doğru olurdu. Ki maddeler üzerinde de gerçekten sizin az önceki söylediğiniz cümlelere istinaden bizden de fikir alacaksanız, bizim de birkaç maddede değişiklik talebimiz olacak. Burada da size teşekkür edeceğiz ama özellikle okuduğum ayetlerle ilgili şunu söylemek istiyorum: İşte ayrım yapmayın diyor ama gelin, görünüz ki bakın, milletimiz arasında birisi diyor ki ya da birisi paylaşım yapıyor, diyor ki: "İşte şu kafirlere nasıl oy verirsiniz?" Öbür taraftaki dinleyen kişi de -tamam mı- sessiz kalıyor. Hazreti Ali'nin cümlesini burada bir daha söylemek istemiyorum, hepimiz çok iyi biliyoruz. Şimdi, değerli arkadaşlar, -20 milyon insanın inancı ne olursa olsun- ya bir cemevine 25 bin liralık bir elektrik faturası geliyor, kesiliyor, öbür tarafta caminin elektriği, suyu, faturası ki haktır, öyle de olması gerekiyor... Ama nerede Kur'an'ın ayetlerini yerine getirmeyen kurum ve kuruluşların amirleri, yöneticileri ne diyor bu işe? Şimdi, tek cümleyle tek bir soru: Burada ayrımcılık var mı, yok mu? Birileri de der ki: Evet, ayrımcılığın daniskası yapılıyor. İşte benim sizden talebim şu: Bu kanun teklifinde bu ayrımcılığı giderebilecek herhangi bir madde, herhangi bir fıkra görmedim. Ben sizi tenzih ediyorum, Komisyonda olan bütün milletvekili arkadaşlarımı zaman zaman çok ağır eleştirmişizdir, zaman zaman da teşekkür etmişizdir, burada sizin bu düşünceye sahip olmadığımızı çok iyi biliyorum. Ama sizden de beklentim şudur: Hacı Ahmet Bey, Değerli Hocam, sizi özel olarak seviyorum dememe rağmen bugün bu sevgiye karşılık bir maddede dahi, bir noktada dahi değişiklik yapmayacağınızı biliyorum.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Biz de seviyoruz.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Umarım yanılırım, umarım yanılırım ve ben size teşekkür ederim, teşekkür etme fırsatı verirsiniz inşallah. Onu göreceğiz ama işte bu işi...

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Belli olmaz ya.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Sayın Topal...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Ben bitireyim değerli üstadım.

İşte bu ayrımcılığı giderebilmek adına sizlerden bir adım bekliyoruz, sizlerden bir girişim bekliyoruz. Ya, çıkın deyin ki: Diyanet İşleri olur, milletvekili arkadaşlarımız olur, Komisyon üyeleri olabilir, AK PARTİ'nin seçilmişleri, tüm seçilmişleri, grup başkan vekilleri olabilir... Yani düşünebiliyor musunuz -inançlar arasında ben onu bile söylerken utanıyorum, az önce de söylediler- yok Şafiilik, yok Hanefilik arasında dahi ayrımcılık yapılırken diğer inançlar arasında zaten hayli hayli ayrımcılık yapıldığını çok iyi biliyoruz, görüyoruz. İşte bizim en iyi takva sahibi olabilmenin yollarından bir tanesi bu ayrımcılıkları ortadan kaldırabilmek. Peki, ortadan kaldırabilmek için ne yapmamız gerekiyor? Şimdiden başlamamız gerekiyor, bu maddelerde dahi bir şeyler eklememiz gerekiyor. Bu kanun teklifinde bu ayrımcılığı ortadan kaldırabilmek için gelin -bakın önergeyi biz grup olarak vermeyelim, siz verin, ilk siz veren olun- bu ayrımcılığa son veren siz olun ve biz de destek verelim.

Şimdi 1'inci maddede Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili... Neyse ben o zaman bu maddeler geldiğinde tek tek o maddeler üzerinde konuşayım.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Peki, teşekkür ederim...

SERKAN TOPAL (Hatay) - Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Diyanet İşleri Başkanlığının değerli temsilcileri buradalar, bu ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönünde sizden de girişimler bekliyoruz. Bizler, hepiniz -Sayın Bülbül de az önce dedi- gerçekten hepimiz aynı kanız, aynı canız.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Etle tırnağız.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Yani bir can giderse kan gider, bir kan giderse can gider. Bu yüzden tıpkı bugün Ukrayna'da... Allah korusun, 1919'da Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışını da örnek vererek başlamıştı sayın hocamız -çok da güzel bir düşünceydi- evet, işte Allah bir daha o günleri bize göstermesin ama Ukrayna'da biz bugünleri gördük. Kadını erkeği, yaşlısı genci, herkes silahlara karşı, tanklara karşı bugün orada savaşıyorsa biz de bugün aynı şeyi -bugün ne olursa olsun, ilk imza sahibinin tırnağına zarar gelmemesi için ilk önce Serkan Topal onun önünde olacak, bu herkes çok iyi biliyor- işte burada da bu haksızlığı lütfen giderelim, lütfen giderelim, lütfen giderelim.

Ben hepinizi seviyorum.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Ahmet Bey'i ayrı seviyorsun.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Bu duygu ve düşüncelerle bu haksızlığın giderilmesi konusunda bir adım atılacağını ümit ediyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.