KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, yürütme maddesi önemli olduğu için ben söz istedim.

Sabahki tartışmadan sonra, arada Sayın Başkanın "Kurumlarımıza haksızlık etmemek gerekir." şeklinde bir ifadesi oldu bana, ben de tutanakları istedim, acaba ben hakikaten böyle bir şey mi söyledim, bazen olur, insan heyecanla falan diye. Baktım, tutanaklarda öyle bir şey görmedim. Tam tersine, arkadaşlar, biz, burada kurumlar olsun, kurumların görüşü zamanında alınsın derken yani aslında kurumlarımıza verdiğimiz önemden kaynaklıyor bu. Yoksa diğer türlü, "Kurum görüşüne de, kurum temsilcisine de ihtiyaç yok." deriz, çeker gideriz. Böyle bir şey yok. Kurumlar olsun, kurumların görüşleri de olsun ve bunlar kurumlara erken gitsin. Bakın, yıllarca biz bunu yaşadık. Bazen böyle burada üç buçukta veya işte 15:30'da toplantı olacakken, 15:00'te elimize toplantı çağrısı gelir, kanun teklifi veya tasarısı daha önceden gelmemiştir, hiçbir şekilde çalışmadan bürokrat olarak buralara gelme zarureti doğmuştur. Şimdi, gelen bürokrat hangi birisine, ne söylesin? Söylediği görüş sadece şahsi görüşü olmaktan öteye gidemeyecek. Hele hele böyle torba kanunlarda hangi konuyu bilsin yani Emniyetle ilgili olan hususu mu bilsin, Tarım Bakanlığıyla ilgili olan hususu mu bilsin? Dolayısıyla, bunların şahsi görüşten ziyade kurum görüşü olabilmesi için kurumlara çalışma için fırsat vermemiz lazım. Kurumların çalışması lazım ve o bilgiyle, kendi hiyerarşileri içerisinde süzülen bilgiyle gelip burada kurum görüşünü ihtiyaç olursa istenildiğinde kurum görüşünü vermesi lazım. Bu çok önemlidir. Ben o yüzden kurumlara verdiğim önemden dolayı bunu ısrarla söylüyorum yoksa kurumları hırpalamak veya tam tersine yani öyle önemsizleştirme gibi bir şeyimiz yok. Dolayısıyla, hani laf olsun diye kurum temsili olmasın. Şimdi "Arkadaş yolda geliyor." Ya, geliyor da hiç çalışmamış, konuyu bilmiyor, belki de yanlış arkadaş geliyor. Bunların olmasını istemiyoruz. Bu mutlaka söylemem gereken bir husustu.

İkincisi, diğer husus da: Kanun kalitesi açısından milletvekillerinin çalışması için imkân hazırlanması meselesini gündeme getirmiştim. Bunun hâlâ çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yani, özellikle uzman çalıştırmak isteyen, uzman danışman çalıştırmak isteyen milletvekilleri için bu uzmanlara mekân açısından verebileceğimiz bir yer yok. Yani ben şimdi gidince arada baktım, metrem yoktu ama herhâlde 80 santimetrekaredir masası, işte onun bir miktar daha şeyi, 1,5 metrekare de bir alan. Bu alan içerisinde bir uzmanın sağlıklı bir çalışma yapması imkânı yok.

Hatta, bakın, 3 kişi alma imkânımız var bizim, değil mi? 1 tane bilgisayar veriliyor. Bana öyle verildi, bilmiyorum sizde nasıl? 1 tane bilgisayar veriliyor. Şöyle mi varsayılıyor acaba, diğerlerinin bilgisayarla işi olmaz. Yani şimdi az önce belki o kelimeyi hakikaten kastım o değildi, ben kimseyi burada, çalışanları... Yapılan her iş güzeldir, yapılan her iş kutsaldır. Her türlü işi yapacak insana ihtiyacımız var ama benim alacağım 3 tane elemanın 3'ünün de misafir ağırlamakla veya organizasyonla ilgili işleri yapmaması lazım. Ben uzman istihdam etmek istiyorum ve bunun için de yere, mekâna, belki de ücret... Hadi, ücreti gündeme getirmeyelim, Türkiye'de ücret seviyesi belli ama bir mekâna ihtiyaç var. Yani bunun önemsiz bir şey olduğunu söylüyorsanız bilmiyorum, diyecek bir şeyim yok. İşte diyorum ya, bu anlayışı değiştirmemiz lazım. Bilgisayar dahi vermiyoruz ya, bilgisayar vermiyoruz. Şu kamuda Allah aşkına, bana birisi söylesin, bilgisayar vermediğimiz bir tane kamu görevlisi var mı bizim? Bu çocuklar kamu görevlisi değil mi, burada çalıştıracaklarımız? Niye bunlara bilgisayar verilmiyor? "Cebinden alsın." Öbürü de cebinden alsın o zaman. Cebinden aldığıyla devletin verdiği aynı olmaz. Bu imkânları sağlamamız lazım. Milletvekillerinin buna ihtiyacı var.

Teşekkür ederim.