KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, kıymetli milletvekilleri, sayın bürokratlar, çok değerli sektör ve sivil toplum temsilcileri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün, burada görüşeceğimiz kanun teklifini getirme şekliniz gerçekten içinize sindi mi diye sormak istiyorum. Bugün, burada görüşeceğimiz kanun teklifini getirme şekli gerçekten... Milletvekili arkadaşlarımız, Komisyon üyeleri, arkadaşlarımız daha teklifin taslaklarını incelemeden sizler bizi bugün, burada bu teklifi görüşmeye çağırdınız. 1 yürürlük, 1 yürütme maddesi olmak üzere toplam 19 maddeden oluşan kanun teklifi, İç Tüzük'ün 36'ncı maddesini bir kez daha hiçe sayarak ve kırk sekiz saat bekleme süresini göz ardı ederek teklifin internet sayfasına yüklenmesinin tam on dokuz saat ardından görüşüyoruz. "Hiç uyumayalım, hiç yemek yemeyelim; her maddeye bir saat ayırın, inceleyin, gelin görüşelim." der gibi bir hâlimiz var. Yani on dokuz saat sonra 19 maddeyi görüşmek üzere toplandık. Sivil toplum temsilcilerinin görüşlerini aldık mı? Ticaret hayatını doğrudan ilgilendiren bu teklifle ilgili meslek kuruluşlarının, sigortacıların, bankacıların görüşlerini aldık mı? Bana toplantı davet yazısı bu sabah 10.52'de ulaştı. Davet yazısında bulunan derneklere, akşam mesaileri bittikten sonra gelen teklifi yeterince inceleme zamanı verdiniz mi? Burada olan Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı diyor ki: "Biz hiç teklifi görmedik, teklifin içeriğini dahi bilmiyoruz. Ne olur bize bir hafta zaman verin, en azından biz de teklifi inceleyelim." Sayın Başkandan talebimiz kendilerine konuşma da vermeleri. Davetliler arasında bakıyorum TOBB ve TESK yok. Bu iki kuruluş tüketiciye satış yapan esnafı ve taciri temsil ediyor. Katılımcı yasa yapma anlayışını rafa mı kaldırdık çok değerli arkadaşlarım?

Değerli arkadaşlar, her teklifte size yeniden hatırlatmak zorunda kalıyoruz; yasama ciddi bir iş, yapılan bir düzenlemenin uygulamadaki etkisi değerlendirilmeden, o düzenlemeden etkilenen çevrelerin görüş ve önerileri alınmadan yapılan düzenlemeler ölü doğar. Biz, yasamanın ciddi bir iş olduğunu düşündüğümüz için size sürekli İç Tüzük 36'yı hatırlatıyoruz. Biz, kanunların, tüzüklerin, kısaca ilgili mevzuatın dikkate alınmasını ve buradaki işleyişin de bu düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirilmesini talep ediyoruz, bir hukuk devletinde olması gereken budur.

Değerli arkadaşlar, bir hususu daha hatırlatmak isterim, daha önce de defalarca hatırlattık aslında ama bir kez daha hatırlatalım: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerken ne dediniz? "Meclis yasamada güçlü olacak." Anayasa madde 88'de daha önce ne yazılıydı? Anayasa'da o zaman "Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkili." diyordu, artık milletvekilleri kanun teklif etmeye tek yetkili. Peki, uygulamada öyle mi? Görüyoruz, özellikle geçen hafta burada görüştüğümüz Nükleer Kanunu'nda milletvekillerinin bilgileri, milletvekillerinin sunumları içler acısıydı. Sorduğumuz soruların hiçbirine cevap alamadık hatta biz soru sorarken milletvekili arkadaşımız, teklifi sunan arkadaşımız arkasını dönüyordu "Aman soru sormasınlar." diye. Çok üzücü bir ortam vardı ama ne olursa olsun yine de bu kanuna iyi çalışıldığını düşünüyoruz, çok fazla eleştirimiz yok, Nükleer Kanunu'nu gördükten sonra buna şükrediyoruz. Yine sarayda, yine bakanlıklarda, yine bürokratlarca hazırlanan teklifin altına sizlere imza attırıyorlar, teklif güya milletvekillerince hazırlanmış oluyor ama baktığımız zaman milletvekillerinin bilgisi yok hatta imza atan milletvekilleri dahi gelip Genel Kurulda kendi kanunlarına oy vermiyorlar, el kaldırmıyorlar, takip etmiyorlar. Sonradan imza attığı, emeği, katkısı olmayan teklife dair milletvekili arkadaşlarımızın bir sahiplenmesi olmuyor. Bunun en büyük örneğini geçtiğimiz hafta cuma günü Genel Kurulda yaşadık. Apar topar geçirmek istediğiniz Nükleer Düzenleme Kanunu görüşmelerine o gün sizin arkadaşlar katılmadığı için devam edemedik, Meclis kapandı.

Değerli arkadaşlar, bu teklifte pek çok düzenleme var tüketici için diyoruz. Peki, tüketicinin asıl derdi olan fiyat artışlarına, zamlara bir çare var mı bu teklifte? Yok. Ülkede işsiz sayısı olmuş 3 milyon 794 bin, gençlerin yüzde 20'si işsiz, vatandaşın bankalara olan borcu toplam 1 trilyon 31 milyar 114 milyona ulaştı, kredi kartı borçları ise 219 milyarı aştı, sadece 2022 Ocak ayında bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan 3.200 keşideciye ait 11.600 adet çekin toplam tutarı 1,3 milyar Türk lirası oldu. Biz bu borçlara çare bulabiliyor muyuz bu yasada? Hayır. Akaryakıta her akşam yeni bir zam geliyor. Millet ilk zamlarda "Aman zamlı almayalım." diye sıraya giriyordu, artık onlar da bezdi, bıraktılar; bir zamdan kaçan diğerine tutuluyor. Millet akaryakıt kuyruğundan çıkıp ayçiçeği yağı almak için markete giriyor, bir bakıyor fiyatlar zamlanmış, tenekesi 300 liraya ulaşıyor. Biz, burada "Halkın derdine çare olacak düzenlemeler yapalım." diyoruz, ısrarla size destek olmak istiyoruz, "Tüketiciyi koruyacak düzenlemeler getirelim." diyoruz. "Yıllardır söylenen perakende yasasını, hal yasasını çıkaralım, mutfaktaki yangını söndürelim, vatandaşın cebini rahatlatalım, enflasyonu yenmek için tedbirler alalım." diyoruz; millet sizi seçti, "Düzenlemeye gerek yok, tedbire gerek yok." deyip piyasayı tehdit eden Bakanınızın... İçimizden çıkan Bakanımız, tam da tesadüf, denk geldi, "Nebati" dedik, tam da yağ sıkıntısı onun Bakanlık dönemine geldi. Gerçekten içler acısı.

"Cumhurbaşkanımızın talimatlarına göre hareket edelim." diyorsunuz. Değerli arkadaşlar, talimatla Nükleer Düzenleme Kanunu'nu geçirdiniz, Resmî Gazete'de yayımlandı. Burada biz "Kurul başkanı kim olacak, liyakati esas alalım." dedik, "O zaten Cumhurbaşkanlığı kararında olacak." dediniz, bakın ne oldu? Resmî Gazete'de aynı gün yayımlanan kararda liyakatin l'si dahi yok. Şu anda nükleer kelimesinin n'sini dahi bilmeyen bir kişiyi oraya atamak mümkün. Yani enerji nedir, nükleer enerji nedir, nükleer enerjinin artıları nedir, eksileri nedir, nasıl yapılır, hangi önlemler alınır; bunları bilecek birinin atanması için bir zorunluluk yok, istediğini atayabilir. Bir güreşçiyi ne mantıkla Vakıfbank Yönetim Kuruluna atadıysanız, Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürünü nasıl TÜBİTAK Müdür Yardımcılığına getirdiyseniz, yine liyakatsiz birini Nükleer Düzenleme Kurumu gibi bir kurumun başına getirmenize bir engel yok. Yani herkes talep edebilir içinizde. Özellikle milletvekili arkadaşlarınıza bildirin, milletvekilliğini kaybetmişse Nükleerin başına gelebilir, hiçbir engel yok.

Devlette adalet, devlette liyakat, bunların tamamını unutmuş bir vaziyettesiniz. Devlette liyakat için liyakat, devlette ahlakı sağlayan liyakattir; erdemdir, irfandır, bilgidir, birikimdir. Siz bunların tamamını bir tarafa atıyorsunuz, "Ben istediğim kişiyi istediğim yere tayin ederim." diyen birine yetki veriyorsunuz. Ama talimat büyük yerden geliyor. Burada önergelerimizi reddediyorsunuz, Genel Kurulda önergelerimizi reddediyorsunuz. Değerli arkadaşlar, devlet böyle yönetilemez. Devlet akılla, bilgiyle, birikimle, hukukla ve adaletle yönetilir. Yasama böyle çalışmaz. "Tüketici lehine düzenlemeler yapıyoruz." dediğiniz teklifin 6'ncı maddesinde inşaatların teslim süresini otuz altı aydan kırk sekiz aya çıkartıyorsunuz. Neden? Biz bunu gerçekten anlayamadık. İlk cümleyle eklenen ibare yerinde ama bu otuz altı ay olan süreyi kırk sekiz aya çıkarmak müteahhide bir hak sağlıyor. Zaten getirdiğiniz her düzenlemede, nasıl oluyorsa, mutlaka bir müteahhit koruma maddesi oluyor. Tüketicilerin konut projelerindeki mağduriyetini artıracak bu düzenlemeye biz karşıyız. Buradaki sürenin mevcut kanundaki hâliyle korunmasını öneriyoruz.

Tüketicinin lehine olmayan bir düzenleme de 7'nci maddede var. Burada özel üretime tabi ürünlerde teslim süresi olan otuz güne istisna getiriliyor ve bir üst sınır da belirlemiyorsunuz. Bu düzenleme tüketici lehine mi, satıcı lehine mi? Yani bir üst sınır olması gerekiyor. Özel üretimi otuz günde tamamlayamadı. Peki, en fazla ne kadar sürede tamamlanmalı?

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Tarafların anlaşmasına bağlı, sözleşmeye bağlı.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ama bu, teklifte net değil. Biz önergemizde en azından altmış gün olarak belirlenmesini teklif ediyoruz. Bu süreyi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor.

Teklifin 9'uncu maddesinde bir garanti süresi düzenlemesi yapıyorsunuz. Kanunun kendi düzenlemesiyle çelişiyor. Madde gerekçesinde "21'inci yüzyıl, dijital ve yeşil dönüşümü küresel gündemin merkezine taşımıştır. Özellikle elektronik ürünlerde meydana gelen hızlı değişim ve dönüşüm karşısında sürdürülebilir ve etkin bir kaynak yönetimi için tasarruf odaklı bir tüketim anlayışının yerleşmesi gerekmektedir." deniyor; aynen katılıyoruz. Yenilenmiş ürünlerde de sıfır ürünler gibi garanti süresinin iki yıl olması için önergemizi dikkatlerinize sunuyoruz.

Değerli arkadaşlar, düzenlemede yine açıklamaya ihtiyaç duyulan hükümler var. Örneğin, teklifin özellikle 15'inci maddesine dikkat çekmek isteriz. Reklam Kuruluna, ticari reklamlarla ilgili kurallara aykırı reklamlara, bunun mümkün olmaması hâlinde, tüm internet sitesine erişim engeli kararı alma yetkisi veriliyor; bu doğru değil. Kurul bu yetkiyle, gazetenin internet sayfasındaki bir reklamı bahane edip "Tek başına reklamı engelleyemiyor." diyerek tüm siteyi engelleyebilir. Reklam işleri de sosyal medyada döndüğü için, sonunda bu YouTube, Twitter veya benzeri sitelere erişimin kısmi engellenmesine kadar gidebilir. Erişim engelinin sınırlarının net tayinini ve gerekirse fıkranın, ibarenin çıkarılmasını öneriyoruz.

Değerli arkadaşlar, nitelikli bir yasama için nitelikli bir çalışma gerekmektedir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 2013 yılında yürürlüğe girmiş, 8 kez değişmiş, hatta her yıl 1 kez değişmiş desek doğru olur. Biz bu kez 9'uncu değişikliği yapacağız. Bu değişiklikten sonra yeniden aynı hususları düzenlememek, nitelikli bir yasama faaliyeti gerçekleştirmek için görüşmelerin mevzuata uygun olarak yapılması tali komisyonun, STK'lerin, meslek kuruluşlarının görüşlerinin alınması gerektiğini bir kez daha dikkatlerinize sunuyor, yüce Meclisin çalışmalarını bürokratların eline bırakmayalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.