KOMİSYON KONUŞMASI

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Teşekkür ederim.

Tabii, son tartışmadan başlayacağım. Şimdi, her seferinde bize, Komisyonda da aynı ifadelerle gelindi: "Kavramlara takılmayın, kavramlara takılmayın." Aslında bütün sorunumuz kavramlar oturmadan, kavramlar anlaşılmadan bir şeylerin değiştirilmeye çalışılması. Yani hep dediğimiz bir şey var, bir zihniyet sorunu olduğunu söylüyoruz. Siz eğer bu kavramları sindiremeden birtakım değişiklikler yapmaya çalışırsanız, zihniyetinizi oraya yansıtır dolayısıyla da sonuç elde edemezsiniz.

Şimdi ben, öncelikle, gerçekten üzüntü duyduğumu ifade ederek başlamak istiyorum. Tülay Vekilim de ifade etti, evet ben, KEFEK komisyonunda olan hiçbir kadın milletvekili arkadaşımın zaten iyi hâlle ilgili, ısrarlı takiple ilgili bu cezalarla ilgili farklı bir düşüncede olduğuna zaten inanmıyorum, hiçbir arkadaşımın böyle bir niyeti yok. Ama şöyle bir sorun var: Burada bulunan her bir arkadaşımız kadın mücadelesinden geliyor. Kadınların yaşadığı sorunları, sokakta yaşadığı, iş yerlerinde yaşadıkları sorunları bire bir bilen ve yıllardır tecrübelenmiş arkadaşlarımız. Bu nedenle de bu Komisyonun doğrudan ana Komisyon olmasının temel gerekçesi de tam da bu. Her bir arkadaşımız, kadınların yaşadığı sorunları bildiği için Adalet Komisyonunda bulunan... Evet, işin hukuki boyutu vardır ama biz zaten sorunun mevzuattan değil uygulamadan kaynaklı olduğunu yıllardır söylüyoruz. O erkek egemen anlayışın yazdığı kanunlar zaten çözüm üretmiyor, kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin olmasına.

Şimdi, bizim eleştirdiğimiz nokta şu: "Ben yaptım oldu." anlayışıyla bir kanun teklifi olduğunu söylüyoruz. Neden? Bakın, sağlıkta şiddetle ilgili bir kanun teklifi getirdiniz; çıktı, çözüm oldu mu? Olmadı çünkü ortak akıl yoktu. Şimdi, aynı şey burada da var. Diyeceksiniz ki, Tülay Hanım da ifade etti: "Bu, on yıldır tartışılıyor, iki yıldır tartışılıyor." Biz, iyi hâl indiriminin olması gerektiğini tartışıyoruz ama maddenin ayrıntısına gireceğiz ki "Bunu getirdiğinizde bu çözüm olmaz, bunun böyle olması gerekir." diye fikirlerimizi söyleyebileceğiz. Zaten genelde biz fikirlerimizi her yerde söylüyoruz, hepimiz ortaklaşıyoruz. "İyi hâl indirimi kaldırılsın." Evet ama maddede ayrıntıya gireceğiz ki uygulamada yaşanan sorunlar bir daha tekrarlanmasın.

Değerli milletvekilleri, her gün kanun çıkarmak gibi ne bizim böyle bir zamanımız var ne de böyle bir uygulama pratiği var. Öyle her gün kanun çıkmıyor, çıkardığınız kanunlar doğru hedefe ulaşmalı ki çözüm üretsin. Şimdi, "E, biz bunu çıkaracağız." E, olmadı, yeterli olmadı, iki yıl sonra bir düzenleme daha yapalım. İki yıl boyunca hayatını kaybeden kadınların hesabını hangimiz verebiliriz? Şiddete uğrayan kadınların failinin cesaret aldığı bir uygulamaya dönüşürse, bizim yaptığımız bu teklif failleri umutlandırsa hiçbirimiz vicdanen bunun sorumluluğunu kaldıramayız, veremeyiz.

Şimdi, bir diğer önemli nokta: Komisyonu terk etmeyle ilgili yine Tülay Vekilim söyledi. Evet, Komisyonu terk ettik ama vekilim hiç merak etmeyin, her bir tutanağı tek tek okuduk, takip ettik çünkü... Bir taraftan da -şöyle söyleyeyim- gerçekten iyi ki de terk etmişiz, tepkimiz olumlu oldu çünkü kâğıt üzerinde gerçekten olumlu şeyler yazılmış, hakkınızı teslim edeyim.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Terk ettiğiniz için değil. Biz Komisyonu kurarken ana hedefimiz kadına yönelik şiddetle mücadeleydi. Siz olsaydınız da bu rapor bu doğrultuda çıkacaktı. Keşke olsaydınız, katkıda bulunsaydınız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bulunduk zaten, bir dolu şey...

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Ama elimizden gelen gayreti sarf ettik.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Evet, ben Mecliste bulunamamıştım rahatsızlığım nedeniyle, emeğiniz için önce teşekkür ediyorum.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Ben teşekkür ediyorum.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ama şunu da ifade edeyim: Biz Komisyondan, erken yaşta evliliği tartışanların, Lanzarote Sözleşmesi'ne göz dikenlerin, işte, temel evrensel insan haklarının tartışıldığı bir ortam olduğu için ve bizim söz hakkımız kısıtlandığı için çekilmek zorunda kaldık.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Aynen öyle.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ama iyi ki de öyle olmuş, şimdi görüyorum, belki olmasaydı burada erken yaşta evliliği savunanların, Lanzarote Sözleşmesi'nin kalkması gerektiğini düşünenlerin fikirleri olabilirdi. Bu anlamda da ben olumlu bir katkımız olduğunu ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN FATMA AKSAL - Gerçekten hoş değil bu yani birbirimizin samimiyetini sorgulamayalım.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Şimdi, bir diğer soru...

LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Hiçbirimiz bu gözle bakmıyoruz. Çok yanlış bir bakış açısı.

GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Müsaade edin, ben bitireyim, size sıra gelince de siz de cevaplayabilirsiniz.

Tülay Vekilim "Basın açıklamasını takip etmeliydiniz." dediniz. Zaten sorun da bu; biz herhangi bir değişikliğin yapılıp yapılmayacağını basından takip etmek zorundayız. Yani ben bu Komisyonun üyesi olarak, bu Parlamentonun bir milletvekili olarak önüme getirilecek, benim onaylayacağım, fikir vereceğim bir yasa teklifinin ayrıntılarını bilmek isterim. Ben, Cumhurbaşkanının, bir parti Genel Başkanının "Müjde" dediği, başlık verdiği ama altını bilmediğim bir maddeyle ilgili nasıl yorum yapabilirim? Ben bileceğim ki gelen teklifi ona göre kendimce bir hazırlık yapayım. Dolayısıyla sorun tam da bu; sorun, bizim getirilecek teklifleri basından takip etmemiz, Meclisin bu anlamda hükümsüz bir şekilde bırakılıyor olması.

En son da muhalefet şerhi; evet, şerhlerimizi yazacağız. "Noktasına, virgülüne dokunmayacağız." dediniz; zaten dokunamazsınız yani bu bir lütuf değil, muhalefet şerhini olduğu gibi yazmak zorundasınız. Ama az önce de ifade ettiğim gibi, zaten maddelerin geneli üzerinde hiçbirimizin ayrıştığı bir konu yok ama sorun, maddelerde çok ciddi eksiklikler var, uygulamanın düzelmesi noktasında hiçbir öneri... Yani şöyle, olumlu olanlar var ama uygulamada sorun yaratacak ve yasalaştığı an çözüm üretmeme, sorunu çözememe noktasında endişelerimiz var. Bu nedenle ben de maddeler üzerinde bir tartışma yapılması gerekliliğini tekrar ifade ediyorum.

Teşekkürler.