| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | (2/4290) esas numaralı Kanun Teklifi'nin tali komisyon olarak Komisyonda görüşülme usulü hakkında görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .03.2022 |
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ben de yaklaşık olarak bir yıl önce Komisyona dâhil oldum ama bu benim ilk toplantım olacak. Tabii, baktığımız zaman, en son toplantıyı 19 Kasım 2020 tarihinde yapmışız, yani tam bugün itibarıyla dört yüz doksan gündür Sağlık Komisyonu toplanmıyor, dört yüz doksan gündür. Ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak, Komisyon üyesi 6 milletvekili hep birlikte yaklaşık bir buçuk iki ay öncesinden itibaren Sayın Başkana 3 kez dilekçeyle başvurduk "Komisyon uzun zamandır toplanmıyor ve toplanalım, sağlıkla ilgili sorunları konuşalım." diye. Sağlık çalışanlarının özlük haklarıyla ilgili, sağlıkta şiddetle ilgili ve yine şehir hastanelerinin maliyetleriyle ilgili toplantı talebimiz oldu fakat Sayın Başkan bu talebimizi maalesef karşılamadı.
Şimdi, konuşulacak konular çok fazla. Sayın Başkanın, konuşmanın başlangıcında "Süremiz çok kısa." diyerek bir sınır koymasını ben açıkçası yadırgıyorum, uygun bulmuyorum çünkü sağlıkla ilgili çok büyük sorunlarımız var. Bakın, dışarıda, pek çok sağlık çalışanının gözü burada. Burada "Süremiz çok kısa, yetiştirmek durumundayız." diye bir mazeret bence uygun değil; ülkemiz için, insanımız için, sağlık çalışanlarımız için doğru neyse onu bulalım hep birlikte. Bakın, devamlı şekilde sağlıkta şiddet yasası geliyor; demek ki yapamıyoruz, beceremiyoruz ve burada da şimdi eksiklik var, burada da eksiklik var. Yani sadece sağlık çalışanlarıyla ilgili değil; hem hizmet alan kesim hem hasta kesim hem de hizmet veren sağlık çalışanı Türkiye'deki şu anki sağlık sisteminden memnun değil, sağlık sistemi şu anda çöküş aşamasındadır. Belki, şu anda hepimiz milletvekiliyiz ama hepimiz de hasta olmaya aday insanlarız ve yakınlarımız sağlık hizmeti almak durumunda, alamıyorlar. Milletvekili olarak telefonlarımız "Randevu alamıyoruz." diye, "Tedavi olamıyoruz." diye devamlı çalıyor. Artık altından kalkacak durumda değiliz ve konuşmak durumundayız. Bu, bu şekilde kısıtlayarak olamaz. "Sadece bu konuyu; sağlıkta şiddetle ilgili burada kanun maddesi var, bununla ilgili konuşalım." demeyi de ben uygun bulmuyorum çünkü vatandaşın yaşamış olduğu tüm sağlık problemlerini burada masaya yatırmak durumundayız çünkü biz Meclisiz, Meclis olarak bunu konuşmayacağız da ne zaman konuşacağız?
Sayın Başkanım, sizin davranışınızı açıkçası bir hekim olarak yadırgıyorum yani dört yüz doksan gündür nasıl toplamazsanız? Bakın, bir hekim olarak sizinle de 2 sefer konuştuk, bunlara duyarsız kalmanızı açıkçası kınıyorum, uygun bulmuyorum.
Biz Meclis olarak halkımızın yaşadığı sağlık problemlerine sahip çıkmak zorundayız. Bu, bizim kendi halkımız, kendi insanımız. İnanın, hastane koridorlarında hayatlarını kaybediyorlar. Bakın, daha dün şahit olduğumu söyleyeyim, bir üniversite hastanesinde arter kateteri dahi hastaya şu anda reçeteyle aldırılıyor, hastanenin eczanesinde yok. Hocalara sorduğumuz zaman "Çok büyük malzeme eksiğimiz var, ameliyatları yapamıyoruz." diyorlar ve Türkiye'nin önde gelen tıp fakülteleri bunlar. Türk tıbbı geriliyor arkadaşlar, Türk tıbbı geriliyor, açık konuşayım. Ben de tıp fakültesinde uzun yıllar görev yapan bir arkadaşınız olarak söyleyeyim, eğer Türk tıbbı şu anda dünyayla yarışır noktadaysa -daha önceki tarihlerden bahsedeceğim- devlet üniversitelerinin tıp fakülteleri sayesindeydi. Şu anda devlet üniversitelerinin tıp fakülteleri özellikle, bilerek ve isteyerek şehir hastanelerine kurban edilmiş ve borç batağına batırılmıştır. Şu anda nitelikli öğretim görevlilerinin tamamı ya istifa etmiş, özel hastanelere geçmiştir veya yurt dışına gitmişlerdir. Şu anda akın akın kamudan istifalar, yurt dışına gidişler vardır.
Dün, acı bir şeyi daha öğrendim. Sayın Başkanım, bakın, dikkatinizi çekiyorum, tıp fakültesi 3'üncü sınıf öğrencileri okulu bırakıyor. Vereceğim, isim de isterseniz vereceğim. Tıp fakültesi öğrencileri okullarını bırakıyor çünkü gelecek görmüyorlar bu meslekte. Bırakın hekimlerin gitmesini, asistanlar artık asistanlık yapmak istemiyor ve pratisyen hekimler yabancı dil çalışıyor. Ben açıkçası inanmıyordum ama gözümle gördüm, gözümle gördüm.
İnanın, Türkiye'de sağlık şu anda bir kaos hâlindedir ve konuşmak durumundayız, masaya yatırmak durumundayız çünkü bu ülke bizim, bu hekimler bizim, bu insanlarımız bizim. Sayın Başkanım, bu nedenle, görüşmeleri süre olarak lütfen kısıtlamayın, gerekirse sabaha kadar çalışmaya hazır buradaki arkadaşlar.
Evet, daha fazla uzatmak istemiyorum, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.