| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyon Başkanı Recep Akdağ'ın, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin'in (2/4290) esas numaralı Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki konuşmasında kendisinin şahsiyetine yönelik ifadeler kullandığına ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .03.2022 |
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Arkadaşlar, bir Komisyon Başkanı olarak, mutlaka farkındasınız, başından beri hem tarafsız olmaya hem de konuya müdahil olmamaya çalışıyorum çünkü ben burayı yöneteceğim yani vazifem o, beni seçtiniz Komisyon Başkanı olarak. Ama takdir edersiniz ki hiç usulde olmayan bir şeyle karşı karşıyayız, hiç usulde olmayan bir şeyle karşı karşıyayız. Sayın milletvekilimiz, benden önce, şimdi, biraz önce konuşan hatip, milletvekilimiz ağzını her açtığında benim şahsiyetimle ilgili konuşuyor, ben bunun cevabını veririm, hem de çok ağır veririm. Evet, ben, Erzurum gibi bir yerde yirmi seneyi aşkın süre doktorluk yaptım, öğrencilik yaptım, asistanlık yaptım, öğretim üyeliği yaptım ve milletin ne çektiğini ben biliyorum. Siz herhâlde o sıralarda başka bir ülkede doktorluk yapıyordunuz, muhtemelen başka bir yerdeydiniz, Türkiye'de değildiniz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yo, Sivas'taydım.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Benim orada, televizyonda ya da başka yerde anlattığım husus bir senaryo değildi. Ben bir hadiseden bahsettim, yaşadığım bir şeyden bahsettim. Benim...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ama tüm meslektaş...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Lütfen, kesmeyin sözümü, istirham ediyorum. Ya, birazcık medeni olun lütfen. Ya, tartışma üslubu bu değil ki kardeşim.
Şimdi, ben şunlarla karşılaştım: Ben çocuk hekimiyim. Bana ailelerin gelip de asistanken hem de "Hocam -biliyorsunuz, biz beyaz önlüğü giydikten sonra herkes size "Hocam" der, yani internken bile böyle derler- ne olursunuz şu morgdaki çocuğumuzu verin, iki haftadır yatıyor." dediğini de ben yaşadım. Ben tedavi ettiğim kanserli çocukların annelerinin bir mozaik üzerinde, karton üzerinde yaşadığına da şahidim. Ben raşitizm... Öyle "Anne ölümlerini, bebek ölümlerini falan anlatıyor." dediniz küçümser bir biçimde.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Estağfurullah.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - "Onlarla ilgili gösterge veriyor." dediniz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Küçümsemedi de başka parametreler de var.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Arkadaşlar, ben 1 yaşında, 2 yaşında, 3 kiloluk çocuklarla yıllarca uğraştım. Malnütrisyondan, ishalden, raşitizmden, kızamıktan ölen... 14 yaşında kızamıktan ölen bir Kürt çocuğu için ağladım ben o serviste. Siz bana ne anlatıyorsunuz ya! Siz kimden bahsettiğinizi zannediyorsunuz! Doktorlara şöyle demişim de böyle demişim. Evet, bugün de söylüyorum: Benim meslektaşlarımın da içinde her kim millete zulmederse ben milletin vekili olarak buna müsamaha edemem. Çürük elmaları temizlemek de Türk Tabipleri Birliğinin işidir, Türk devletinin işidir. Yanlış kişiler yüzünden bütün hekimlerin töhmet altına alınmasına da asla razı olamam. Bakın, ne kadar konuşuyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Aynı fikirdeyim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Lütfen kesmeyin sözümü.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Aynı fikirdeyim, bakın, aynı fikirdeyim burada.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kesmeyin kardeşim sözümü.
Ben, o hikâyeyi çocuklarıma anlattığım zaman benim çocuklarımın gözleri dolmuştu. Sizin çocuklarınız neden size tereddütle bakmış, kendinizi bir sorgulayın.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sizin ifadenizle...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Siz kendinizi sorgulayın işte, acaba ne yapıyordunuz da çocuklarınız sizi sorguladı?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sadece bir camia olarak söyledim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ne yapıyordunuz da çocuklarınız sorguladı? Aynı hikâyeyi benim çocuklarım dinlediği zaman gözleri dolmuştu, bana hiç tereddütle bakmadılar. Kendinizi sorgulamayı öğrenin.
Şimdi, gelelim... Bu şehir hastaneleriyle ilgili olarak da benim ismimi zikrettiğiniz için konuşuyorum, yoksa konuşmayacaktım arkadaşlar, lütfen bağışlayın. Arkadaşlar. hesap kitap bilmeyen insanlar, düz hesabı, bir bakkalın yapabileceği hesabı bilmeyenler bu meseleleri konuşamazlar. Siz bugün bir ev satın alsanız, gitseniz, topraktan bir ev satın alsanız... Topraktan satın alma vardır, daha ev de ortada yok. Evi eğer 500 bin liraya satın alabilirseniz, gidip o evi yirmi beş sene vadeyle bankadan almaya çalıştığınız zaman ödediğiniz fiyat 3 misline çıkar. Bir defa olayın mantığını bilmiyorsunuz, mantığını anlamıyorsunuz kardeşim. Burada, yirmi beş senede ödenen bir para söz konusu. "Paranın valör değeri" diye bir şey var, biliyorsunuz değil mi? Paranın bir değeri var.
Ayrıca, yirmi beş sene boyunca... O hastaneler, yirmi beş senenin sonunda cillop gibi, ilk yapıldığı yılki gibi bize teslim edilecek, Türkiye Cumhuriyeti devletine.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Siz inanıyor musunuz?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bir dakika kardeşim...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, bakın, daha iki hafta önce bir rapor yayınlandı.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kardeşim, bakın, bir dakika... Bakın, öyle, dişlerinizi göstererek gülmeyin lütfen.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bitirsin de ondan sonra...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Lütfen, dişlerinizi göstererek gülmeyin. Birbirimize saygı gösterelim.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - İlk defa dinleyeceksiniz, dinleyin ama.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Beni mecbur bıraktığınız için anlatıyorum, yoksa anlatmaya hiç niyetim yoktu.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Buyurun, dinliyorum.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Lafa bak: "Siz inanıyor musunuz?" Tabii inanıyorum; Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu kadarına gücü yetmeyecek mi zannediyorsunuz? O sözleşmeler bunların hepsini yazıyor.
Günlerce Meclis kürsülerine çıktınız, televizyonlara çıktınız, sıkılmadan...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ben sizi televizyona davet ediyorum, birlikte tartışalım.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ya, seninle ne televizyona çıkacağım ben ya! Boş ver kardeşim!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Biz sizin belgenizle konuşacağız. Çıkamazsın, çıkamazsın!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kimsin de ben seninle televizyona çıkacağım!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Biz sizin belgenizle konuşacağız. Çıkamazsın tabii!
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Dinle ama bak, dinle.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Lütfen dinle.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Madem öyleyse çıkalım televizyona sizin kanalınızda; hodri meydan! (Gürültüler)
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bir dakika kardeşim...
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ya, bir dinle bakalım!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - A Haber'e çıkalım, ben sizinle...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Mahcup olduğun için müdahale ediyorsun, mahcup olduğun için müdahale ediyorsun kardeşim!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır, kabul etmiyorum!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Sus ve dinle! Susacaksın ve dinleyeceksin.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır, yok öyle bir şey!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ben seni nasıl dinlediysem öyle dinleyeceksin!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Siz itham edeceksiniz, ben susacağım, öyle mi?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ya, kardeşim, sen iki saat itham ettin, ben seni dinledim ya!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ben size, hodri meydan, gelin burada...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ya, boş ver kardeşim ya! Güreş mi tutacaksın benimle? "Hodri meydan"mış.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - İstediğiniz kanalda sizin karşınıza...
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ya, cevabını veriyor işte.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Arkadaşlar, ben size hitap ediyorum. Ben size hitap ediyorum değerli arkadaşlarım, değerli Komisyon mensupları.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ama doğruyu dinleyin arkadaşlar, şehir hastanesinin doğrusunu dinleyin. (Gürültüler)
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bir dakika arkadaşlar ya...
Günlerce -bunu siz de yaptınız- birçok arkadaşınız "Hasta garantisi var." dedi. Yok, yalan. Ne hasta garantisi kardeşim? MR için... ("Doluluk garantisi." sesi) Doluluk garantisi de yok Değerli Vekilim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Sayın Bakan, tetkik kime yapılacak, tavşana mı yapılacak?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ya, müsaade edin arkadaşlar.
Görüntüleme tetkikleri için, laboratuvar tetkikleri için sayı garantileri var.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kime yapılacak bu? Hastaya yapılmayacak da...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ama bu her hastanede var, şehir hastanesinde değil çünkü hizmet alımı yapıyorsunuz. Arkadaşlar, piyasaya, müteahhitlere, yatırımcılara diyorsunuz ki: "Gel buraya bir MR koy ama ben burada bir tek MR bile çektirmeyebilirim yani getir şansına koy." Ya, bunu kim getirir, sizin hastanenize koyar? Akıl var, yakın var arkadaşlar. Şunu sorun, arkadaşlar, şunu sorun şunu...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Devlet niye yapmıyor?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Devlet koysun işte, vergilerimiz onun için toplanıyor.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Değerli Vekilim, şunu sorun: "Acaba, bu söylenen garanti miktarlarından dolayı..." Bakın, hasta garantisi değil, bütün hastanelerde yapılan hizmet alım ihalelerinden bahsediyorum. Şehir hastanelerinde aynı metodu uyguladık. Onu da biz uyguladık, evet.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Neden açık yapmadınız?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Büyük bir iftiharla söylüyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Neden açık yapmıyorsunuz? Neden açık ihale yapmıyorsunuz?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kardeşim, lütfen, susup dinler misiniz? Bak, ben bitireceğim, Komisyonu bu kadar meşgul etmek istemiyorum.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Neden "ticari sır" diye vermediniz, neyi gizliyorsunuz?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bakın, mahcup olduğunuz için...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hayır, niçin mahcup olacağım?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Mahcup olduğunuz için bastırmaya çalışıyorsunuz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Açık açık ben sizi tartışmaya davet ediyorum.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yahu, ben sana yine söz vereceğim, o zaman yine konuşursun; müsaade et. (Gürültüler)
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Tartışma burada işte, sana cevap veriyor ya! Konuşan adamın sözünü kesiyorsun!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ne bağırıyorsun, konuyu bilmiyorsun, konuşuyorsun!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sen bağırıyorsun deminden beri, seni dinliyoruz be!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Halil Bey, bir dakika, müsaade et.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ne bağırması! Provoke etme! Konuyu bilmiyorsun, konuşuyorsun!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sen neyi biliyorsun da konuşuyorsun!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Halil Bey, müsaade eder misin.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sen nasıl itham ediyorsun beni!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sen konuştun, Başkan konuşuyor, sen...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sabahtan beri nezaket dışı konuşuyorsun! Ben senin gibi konuşmasını bilirim!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Konuşan sensin! Söz hakkı almadan konuşan sensin!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yapma ya! Çok bilmişsin!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Konuşan sensin, söze giren sensin, sözü kesen sensin! Saygılı ol!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Arkadaşlar... Halil Bey, müsaade edin, bir dakika...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Biraz nezaketli davran! Sabahtan beri tahkir edip duruyorsun!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Saygılı ol, hakkına saygılı ol!
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ben gayet saygılıyım.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sana söz hakkı verdi, konuştun, herkes dinledi, sen yine de bağırıyorsun ya! Yeter!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Halil Bey, istirham ediyorum, sen sus ya.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kimi korkutacağını zannediyorsun sen! Kabadayı mısın sen! Ne zannediyorsun kendini ya!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sen konuştun, dinledik. Sözünü kestik mi biz senin?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ne sözünü kestim? Teknik bir tartışma yapıyoruz, senin konudan haberin yok!
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Bir dakika, sen konuştun dinledik; Başkan da şimdi konuşuyor, sen de dinleyeceksin.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Arkadaşlar, Fikret Bey şunu yapmaya çalışıyor: Mahcup olacağı için gerginleştirmek istiyor.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Siz A Haber'e beni çıkarın, mahcup edin Türkiye'ye; hodri meydan! A Haber'e çıkarın, beni mahcup edin, Türkiye'ye mahcup edin; ben milletvekilliğimden vazgeçeceğim.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Seni şimdi mahcup edeceğim, merak etme.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ben milletvekilliğimden vazgeçeceğim, A Haber'e çıkalım...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Seni şimdi mahcup edeceğim, merak etme.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Belgelerle ben sizi mahcup edeceğim; siz biliyorsunuz, çok iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bekle, şimdi mahcup edeceğim ben seni.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bağırma ya, dinle! Bir dinle kardeşim! Sordun, dinle ya!
RECEP ŞEKER (Karaman) - Konuştun, sordun, cevap veriyor; dinle biraz ya!
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Değerli Komisyon üyeleri, bakınız, şimdi, defalarca bu sayın milletvekili de dâhil olmak üzere konuşuldu. Konuşulan nedir? İşte, bu MR vesaire çekim meseleleri. Değerli arkadaşlarım, bu hastanelerin hiçbirinde çekilmemiş MR'lar için garantiden dolayı bugüne kadar para önenmedi. Biz ihtiyacı çok iyi bildiğimiz için onun çok çok üstünde çekim yapılacağını zaten biliyoruz, bütün sözleşmeler buna göre yapıldı. Peki, olay nedir biliyor musunuz? Sağlık Uygulama Tebliği fiyatları üzerinden -o sizin söylediğiniz "yandaş" falan dediğiniz, hâlbuki tamamen şeffaf yapılan şehir ihaleleri için konuşuyorum- orada müteahhit firmalar yüzde 40 indirimle MR hizmetini veriyorlar. Bakın, o bahsettiğiniz garanti sayılarını geçtikten sonra bir yüzde 40 indirim daha var. Netice nedir? Basit konuşalım. Garanti sayıları içerisinde bir MR çekimi için firmalara ödenen para 40 lira ila 60 lira arasında değişiyor. Ben bugün bir üniversitenin doktora öğrencilerine ders verdim, seminer verdim video konferansla, onlara sordum: Bir kafeye gittiğiniz zaman bir kahveyi kaç kuruşa içiyorsunuz? İşte, o fiyatlara içiyorlar. Yapmayın, ne olursunuz. Bakın, ben bütün dünyayı bilen bir insanım. Bugün İspanya'ya gidin, aynen bizim eski hastanelerde olduğu gibi, uzun bekleme listeleri olduğu için piyasadan hizmet satın alıyorlar, oranın sosyal güvenlik kurumu bir MR hizmetini 300 euroya satın alıyor. 60 lira olduğunu varsayalım, 60 lira kaç euro yapıyor arkadaşlar? 4 euro yapıyor. Bu ülkede 3 euroya, 4 euroya şehir hastanelerinde MR çekiliyor. Yahu, insaf edin kardeşim ya! İnsan der ki: "Bu bir Türk mucizesidir." İnsan azıcık saygı gösterir ya! Der ki: "Güzel bir iş yapmışsınız."
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, muazzam bir itirafta bulunuyorsunuz.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Müsaade edin, müsaade edin...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Çünkü sağlıkta israf var. Vesikalık gibi herkesin MR'ı var. Çünkü neden? Sürümden kazanmak zorunda. Yüzde 70'in üzerini...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bırakın onları, o fasaryaları bırakın.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ne fasaryası? İstatistiğe bakın, Türkiye'de her 3 kişiden 1'i...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ama bir Grup Başkan Vekiliniz şunu söylemişti, demişti ki: "Vallahi, biz muhalefetiz, yaptığınız iyi şeyleri biz söyleyemeyiz kardeşim." Aynen o kafadasınız.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Estağfurullah, niçin o kafada olayım ben? Hiç o kafada değilim. Ben size diyorum ki hodri meydan, bir gün oturum yapalım, orada konuşalım; ben size anlatayım, siz de bana anlatın.