| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam ve 117 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290)(Tali komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünkü yoğun çalışmadan sonra, umarım, bugün de verimli bir gün olur ve sağlık emekçilerinin sorunlarını çözme konusunda bir adım atabiliriz.
Ben söz alma nedenimi öncelikle söyleyeyim. Dün de konuşuldu, bugün de konuşuldu; Türk Tabipleri Birliği bir meslek örgütü olarak burada çok itham edildi. Şimdi, iktidarla aynı şekilde davranmıyor ve düşünmüyor diye bir kuruma bu kadar haksız ithamlarda bulunulamaz diye düşünüyorum. Bizim, Türk Tabipleri Birliği gibi meslek odalarına, demokratik kitle örgütlerine ihtiyacımız var. Bu ülkede, şu anda, eğer sağlıkta bütün bu yanlış politikalara rağmen Covid döneminde, pandemi döneminde yüzümüzü döndüğümüz bir yer varsa orası da Türk Tabipleri Birliği ve oradaki yoğunlaşmış uzmanlık bilgileri. Hem hekimlerin özlük hakları için hem sağlık hakları için tarihsel olarak güvenilir olan bir kurum; çökertilen sağlık sistemi, neoliberalleşen, paralılaşan, ticarileşen sağlık sistemi karşısında, sağlık etiğini ve ilkelerini koruyan bir kurum olarak baktığımız bir yer.
Unutmayalım yani Türkiye'de de şöyle bir sağlık yönetimi var. Cumhurbaşkanının şu sözlerini asla hafife almamak lazım: "Varsın, gidiyorsa gitsinler; bizler de üniversiteleri yeni bitirmiş doktorları istihdam ederiz." dedi Cumhurbaşkanı. Yani sağlığa böyle bakıldığını düşünebiliyor musunuz? Burada çok sayıda sağlıkçı vekilimiz var, doktor, hekim milletvekilimiz var. Sağlığa böyle bakılırsa büyük bir felaket olacağını hepimiz biliyoruz.
O yüzden, yani özellikle pandemide aşıya karşı kampanyalar yürütüldü, sağlıksız bilgiler ortalarda dolaştı. Bütün bu puslu havaya karşı gerçekten yolunu bulmak isteyenler bu güvenilir kurumu takip ederek yolunu bulmaya çalıştı. Böyle bir gerçeklik varken ve biz burada kısıtlı yasal düzenlemeler yaparak, işte, çok önemli şeyler yapmış gibi davranıp bunu eleştirenlere de böyle ağır ithamlarda bulunmamalıyız. Biz burada itiraz ediyoruz çünkü temelden itiraz ediyoruz, çünkü sorunların semptomlarına yönelik olarak alınan, kâğıt üstünde de çoğu kalacak olan bu önlemleri eleştiriyoruz. Aslında, bunu eleştiren Türk Tabipleri Birliğinin, şiddet gündemini Türkiye'nin gündemine taşıyan kurum olduğunu da unutmamak lazım. 100 bini aşkın üyesi olan bir kurumdan bu kadar nobranca bahsedilmesi kabul edilemezdir diye düşünüyorum, bir demokrasi hazımsızlığı olarak görüyorum. Bir kuruma bu kadar yüklenilemez. Bunu vurgulamak istedim.
Eğer bugün, burada, sağlıkta şiddeti önlemeye çalışıyorsak bu da demokratik kurumların bu konudaki yürüttükleri mücadeleden kaynaklı seslerinin buralara kadar gelmesinden kaynaklıdır. Bu kurumları yok ederek, bu kadar köklü tarihe sahip kurumları yok ederek Türkiye hiçbir yere varamaz; tarihini, belleğini, hafızasını yitirerek hiçbir noktaya da varamayız. O açıdan, burada, herkesi biraz daha duyarlı olmaya davet ediyorum ve kurumlara karşı, demokratik kurumlara karşı daha farklı bir tutum almak gerekiyor.
Biz -burada da bahsedildi- Sağlık Komisyonundayız, Sağlık Bakanlığına verdiğimiz önergelerin hiçbirine de cevap alamıyoruz, denetim görevini de yapamıyoruz. İşte, sizlerle burada buluştuğumuz zaman kendi döneminize dair bazı verileri veriyorsunuz, kefil oluyorsunuz, "Ben şöyleydim, benim zamanımda böyleydi." diyorsunuz. Zaman zaman bütçe tartışmalarında Sağlık Bakanıyla karşılaştığımızda, orada şifahen verilen bazı bilgiler oluyor ama bu Parlamentonun ciddiyeti içerisinde sorunları çözmeye doğru gidemiyoruz. Yani iktidar partisinde bir kibir var, bu kibri bence terk etmek gerekiyor. Yani sürekli olarak, her şeyde, işte "Biz başarılıyız, biz hiç mi doğru bir şey yapmadık?" gibi yaklaşım olmaz. Siz iktidar partisisiniz ve elbette ki eleştirerek biz ancak doğru yolu bulabiliriz. Kaldı ki -dediğim gibi- biz denetim görevini bile yapamayan milletvekilleriyiz burada yani bir önergemize bile cevap verilmiyor, soru önergesine bile cevap verilmiyor. Bu, aslında, halkın iradesinin fiilî olarak ne kadar irtifa kaybettiğinin de göstergesidir. Bunları konuşmadan ve bu konularda yol almadan kendinizi burada başarılı olarak sunamazsınız, "Başarılı işler de yapıyoruz." demeniz de çok anlamlı görünmüyor açıkçası. Bu açıdan, hukuka, tüzüğe ve yasalara davet ediyorum, en azından böyle bir perspektifle değerlendirilirse doğru noktayı bulabileceğimizi düşünüyorum.
Teşekkürler.