| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli hazırun; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Ülkenin gündeminde uzunca bir süredir konuşulan ve içeriği hakkında çeşitli görüşler öne sürülen Milletvekili Seçimi Kanunu ile Siyasi Partiler Kanunu hakkında değişiklik öngören kanun teklifi nihayet Komisyon gündemine gelmiş bulunmakta. Teklife baktığımızda gördüğümüzü kısaca ifade etmek gerekirse seçim barajının yüzde 7'ye düşürülmesi, Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması, ittifak sistemiyle ortaya çıkan artık oyların kaldırılması, teklifle, demokratik bir seçime hasret olan topluma daha da antidemokratik bir seçim sistemi dayatıldığını görebilmekteyiz. Yine, bu teklifle birlikte demokratik bir seçimin gerçekleşmesi mümkün değil çünkü yapılan değişiklikle eşit siyasi mücadelenin imkânsız hâle geleceği ve kamu kaynaklarında suistimallerin artacağı kesin.
Bir yandan genel seçim barajını yüzde 7'ye düşürürken diğer yandan il barajlarının konulması milletvekilliği için yeniden yüksek oranlı barajların konulmuş olması anlamına gelmiyor mu, bunu sormak isterim. "Bu il barajları ne demek?" diye baktığımızda da yine, il barajlarıyla istenen amaç aslında 1'inci partiye yarayacak bir şekilde bir hesap yapılmış olduğunu görüyoruz. Bu teklifle halkın iradesine ipotek konulmuş olacak ve baraj altında kalan partilerin aldığı oylar hesaba katılmayacak ve dağılıma dâhil edilmeyecek ki sayın teklif sahiplerinin de temsilde adalet ilkesini birkaç defa dillendirmesi karşısında bu durumu görüşlerinize sunuyorum yine. Yurttaşların beklentisi aslında demokratik, şeffaf, güvenli ve adaletli bir seçim ortamının sağlanması ve halkın iradesinin sandığa eksiksiz yansımasıdır ama teklifin bunu sağlaması mümkün gözükmüyor.
Yine, teklife gerekçe olarak 2018'de getirilen ittifak sistemi sebebiyle, hani, aşkın temsile yol açtığı gibi bir iddia var ya da öyle bir görüş var ama biliyoruz ki, asıl amacın muhalefetin Parlamentoda temsil edilmesi düzeyini aritmetik olarak zayıflatma amacı olduğunu düşünüyoruz; bunu görmek için zaten bir kâhin olmaya gerek yok, hani, tüm toplum bu şekilde değerlendiriyor şu aşamada.
Yine, anketlerde muhalefetin oyunun arttığı her fırsatta görülüyor. Bu teklifle, iktidar daha az oy alsa bile daha fazla sandalye elde etmeyi amaçlıyor ve hedefliyor şu aşamada.
Yine, 2015'ten itibaren devam eden bir düşüş trendine aslında cevap verme telaşı olduğunu görüyoruz, hani, bu teklif aslında bu düşüş trendine cevap verme telaşının karşılığı olarak karşımızda bulunuyor.
Yine, bu teklifle oyunun kuralları aslında Cumhur İttifakı lehine değiştirilmek isteniyor, ki kıymetli milletvekillerimiz defalarca bu durumu geniş geniş de açtı, tekrara düşmemek için bu durumu o şekilde sadece söyleyip bırakayım. Bu teklifle, aslında -dediğimiz gibi- oyunun kuralları Cumhur İttifakı lehine değiştirilmek isteniyor. 2018 Seçimlerinde ittifak yasasının muhalefete yaraması -yani aslında orada, gerçekten Cumhur İttifakı'nın herhâlde beklemediği bir hamle ortaya çıktı- muhalefetin akılcı davranması, ittifak kurması ve benzeri durumlar aslında söz konusu hesabın tutmadığını bize gösterdi.
Bu teklif sonrası muhalefet radikal bir karar alma şansına da sahip olabilir aslında. Mehmet Ruştu Tiryaki Vekilimizin de söylediği gibi hani, bu teklifle şu aşamada ittifakları da aşan bir birliktelik durumu dahi ortaya çıkabilir.
Yine, ittifak yasası, son tahlilde, artık oylarla ittifakın büyük partisini sayısal açıdan desteklemesine rağmen, bu artık oy avantajı aynı zamanda küçük partilere -tırnak içerisinde şantaj potansiyeliyle-kontenjan milletvekili kazanabilme olanağı sağladı aslında; tabii, bu durum iktidarın hesaplarında yoktu. Dolayısıyla, önceki değişiklik sonrası ikinci gereklilik olarak iktidar elitlerinin bölünmesini yani yeni aktörlerin çıkmasını ve güçlenmesini aslında teşvik etmiş oldu.
Bugün önerilen değişiklikle yapılan, pratikte ittifak yasasını işlevsiz hâle getirmektir aslında; buradaki amaç, buradaki durum onu gösteriyor. Yine, bugünkü hâliyle ittifak yasası sadece barajı aşmak için bir avantaj yaratıyor fakat artık sandalye açısından ittifaklara bir fayda sağlamıyor çünkü milletvekilliği hesaplamasında eski sisteme geri dönülmüş olacaktır bu değişiklik sonrası.
Yine, bu değişiklikle, AKP-MHP ortaklığının Meclis çoğunluğunu korumak temel amacına yönelik birkaç hedefi var. Birincisi, küçük partilerin etkisini azaltarak muhalefetin büyük ortaklarının bu tür partilerle ortaklık kurma isteğini kırmak ve dolayısıyla küçük partilerin önemini azaltarak muhalefetin ortaklık zeminini yok etmek ve tabii, ilkesel birliğini zedelemek. İkincisi, barajı azaltarak Cumhur İttifakı ortağı olan MHP'nin pazarlık gücünü korumasına olanak tanımaktır. Bunlar, milletvekili seçimine dair yapılacak değişikliklerle hedeflenenler olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer taraftan, seçimlerin temel hükümlerine dair yapılan değişikliklerle seçim bütünlüğünü tehlikeye sokacak adımlar atılıyor; il seçim kurulunun oluşturulmasında önerilen değişiklik, sandık kuruluna üye bildirme üzerine önerilen değişiklik ve Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulması seçim bütünlüğünü tehlikeye sokabilecek nitelikte. Bugün, Türkiye'nin rekabetçi, otoriter bir rejim olarak tanımlanmasının nedeni, seçimlerin artık adil ve eşit şartlarda yapılmıyor olması; bu değişiklikle bunun kurumsallaşmasına tanık oluyoruz aslında. Bütün bunlara baktığımızda, artık, seçimden tedirgin olan, popüler desteği giderek azalmış, dolayısıyla oyunun kurallarını değiştirerek varlığını korumayı amaçlayan bir iktidar gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Tabii, burada şunu da belirtmekte fayda var: Nasıl ki ittifak yasası tasarlanırken bazı varsayımlarınız geçerliliğini yitirdiyse ve beklenmeyen sonuçlarla karşılaşmışsanız, bugün de bu yasa tasarlanırken yapılan varsayımların geçerliliğini yitireceğini net bir şekilde görebiliyoruz. Dolayısıyla, seçim mühendisliği karmaşık ve zor bir uğraştır ve bekleneni çoğu zaman vermez. Aslında, çok yakın tarihte bekleneni vermediğine de hep birlikte şahit olduk çünkü dediğimiz gibi, 2018'deki seçimde iktidarın beklediğinin aksine, muhalefetin akılcı hamleleri ve beklenmeyen bazı hamleleri sonrasında aslında iktidarın aleyhine bir durum ortaya çıktı.
Yine, seçim yasası değişikliklerinin aslında bu bir yıl sonra... Tabii, bu Anayasa değişikliğiyle ilgili bir konu ama şu anda tutanağa not düşmek için bunu söylüyorum, tarihe not düşmek için söylüyorum. Herhâlde bu durumu artık aşabilmenin bir yolu, seçim yasası değişikliklerinin bir yıl sonra değil de bir seçim sonra devreye girmesi daha adil olacaktır. Bu durumda da kimse ha bire kendine yarayan seçim sistemi değişikliği yapmayacaktır diye düşünüyorum, hani belki ileride değerlendirilebilir. Tabii, bu grup kurmanın seçime katılma yeterliliği oluşturmaması durumuysa -belki maddede özellikle o duruma değinmemiz gerekecek- şu aşamadaki duruma ilişkin birkaç bir şey paylaşmak istiyorum. Hani, bu değişikliklerden ziyade, bu tekliften ziyade, adil seçim önündeki engeller konusuna baktığımızda, uygulamada yaşanan birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Tabii, dokunulmazlıkların kaldırılması ve kayyum uygulamaları, yine, yargı bağımsızlığına ilişkin konular, aslında sürekli şerh düştüğümüz bir durum çünkü özellikle HDP'ye yönelik haksız gözaltı ve tutuklamalar, uzun yargılamalar, HDP'li seçilmişlerin cezaevinde bulunması ve tüm toplumsal muhalefetin yargı yoluyla cezalandırılması seçimlere de olumsuz etki yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre seçimlerin güvenli ve eşit koşullarda gerçekleşmesinden Yüksek Seçim Kurulu sorumludur. Yüksek Seçim Kurulu kararlarına herhangi bir şekilde itiraz edilmemesi, onun verdiği tüm kararların kesin olması manasına da gelmekte ve bu durum, zaten taraf olan YSK'nin muhalefet lehine karar almasını zorlaştırmaktadır.
Yine, dediğimiz gibi, kamu araçlarının adil kullanımı konusunda da büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kalmaktayız. Bakanların, özelde de İçişleri Bakanlığının seçimlere müdahalesi başlığı aslında uzun zamandır gündemde olan bir konu. Özellikle İçişleri Bakanlığı tarafından gerek nüfus müdürlüklerine dair gerekse görevlendirilecek kolluk güçlerine dair açıklamalar seçimler üzerinde baskı kurmakta ve seçimlerin tarafsızlığını zedelemektedir. İçişleri Bakanlığının görevi, seçimlerin güvenliğini temin etmektir. Oysa sergilenen pratik, seçimlerde özellikle partimizin açıkça hedef alındığı, bazı illere ayrımcılık yapıldığı ve kamu imkânlarının seçimlerde Hükûmet lehine kullanıldığını ispatlamıştır. 16 Nisan 2017 günü yapılan referandumla değiştirilen Anayasa'dan İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlarının tarafsız kişilerden atanması kuralı kaldırılmıştı. Bir partinin üyesi gibi davranan, kendisinden yana olmayan herkesi "terörist" olarak suçlayan bir Bakanın seçimler konusunda tarafsızlığına güvenilmeyeceği açıktır. İçişleri Bakanlığı kolluk güçlerini -özellikle de partimizin güçlü olduğu yerlerde- doğrudan seçimin tarafı hâline getirmiş; onları hem seçmen üzerinde bir baskı aracı hem de kendilerini bizzat sandıklarda oy kullanacak olan birer seçmen olarak organize etmiştir. Bu adım, bilinçli ve stratejik olarak seçmen askı listeleri sırasında hayata geçirilmiştir. Seçmen listeleri üzerinden yapılan oy kaydırma işlemleri genellikle şu usullerde yapılmıştır: Başka illerden kolluk güçlerinin bu il ve ilçe merkezlerine yığılması, bu il ve ilçelere bağlı köy karakollarında görev yapan kolluk güçlerinin il ve ilçe merkezlerinde seçmen olarak kaydırılması. Bilindiği gibi, yerel seçimlerde köyde ikamet eden seçmenler ilçe merkezlerinde, belediye seçimlerinde belediye başkanlığı için oy kullanmazlar. Başka il ve ilçelerden başka partilerin seçmeni olduğu tahmin edilen kişilerin seçmen kayıtlarının bu yerlere aktarılması gibi durumlar karşımıza çıkmıştı.
Yine, YSK'nin sandık taşıma ve birleştirme kararları da aslında birçok soruna sebep olmuştu ama özellikle şu hususu belirtmek isterim: Seçmen listelerinde kayıtlı olmayan kişilerin görev belgesiyle oy kullanmalarına ilişkin... Yani kısaca, baktığımızda, hani ortalama her sandıkta 3 ila 11 kişi olmakla birlikte bazı yerlerde ise bu sayı 90'a kadar bile çıkmıştı. Tabii, bu uygulamanın kaynağı 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 94'üncü maddesine dayandırılarak İçişleri Bakanlığının kontrolüyle yapılmaktadır. Tarihte henüz hızlı ve yazılı iletişim olanaklarının olmadığı zamanlarda ihtiyaç olan uygulama, aslında günümüzde geçerliliğini yitirmiş olup yukarıda belirtildiği şekilde farklı amaçlar için kullanılmıştır. Bu konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Çünkü özellikle seçim bölgem olan Şırnak'ta seçmen sayısının az olduğu, birkaç bin kişinin taşınmasıyla seçim sonucuna etki edilebilecek seçmen sayısının az olduğu ilçelerde özellikle sadece bu formülle bile seçmen sayısından daha fazla kolluk gücü taşınarak aslında oradaki halkın iradesi tümden gasbedilmiş oldu. Tabii, bunun o zaman kamuoyuyla paylaşılması konusunda da itirazlarımız olmuştu ancak sadece şunu söyleyeyim: Ahıra bile seçmen kaydedilmişti; bunun videosunu bire bir ben çektim, itirazını bire bir ben yaptım. Yine, 52 yatak kapasiteli Beytüşşebap Öğretmenevi'nde yaklaşık 453 kişi kaydedilmişti ki kolluk gücüydü bunlar. Yine, 200 kişilik polisevine yaklaşık 2.800 kişi kaydedilmişti. Ancak maalesef ki konjonktürel olarak verilen kararlar, demokrasiye, hukuka aykırı verilmiş olan kararlar aslında işte, adil seçimin önündeki engel olarak karşımıza çıktı.
Kıymetli milletvekilleri, bugün görüşmekte olduğumuz bu teklif... Aslında dediğimiz gibi, özcesi, iktidar artık neredeyse halkın gerçeklerinden kopmuş durumda; teşkilatlarıyla birlikte, milletvekilleriyle birlikte bizce halkın içine de karışamadığı için seçimi sadece bu değişikliklerle, "Daha az oy alsam bile daha fazla sandalye kazanayım." mantığıyla bugün bu teklif getirilmiş durumda. Ancak dediğimiz gibi, hani bunlar ülkenin demokrasisine hiçbir katkı sağlamayacak; bunlar daha önce denenmiş ve sonuçları da... Dediğimiz gibi, çoğu zaman bu seçim mühendisliği sonuçları beklenildiği gibi olmuyor ki burada da olmayacağından eminiz bu konuda. Ancak şunu söylemek istiyorum: Bu ülkenin gerçekten, artık gerçek bir demokrasiye, o "reel demokrasi" dedikleri gerçek bir demokrasiye ihtiyacı var. Evet, başat sorunları var; evet, cumhuriyet tarihinin başından beri devam eden birçok sorunu var ancak -dediğimiz gibi- bugün artık sadece bu -tabiri caizse- alicengiz oyunlarıyla bu işin...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Olmadı, bu dediğin olmadı.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Tabiri caizse dedim Sayın Başkan.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Bu dediğiniz olmadı.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkanım, sadece...
HAYATİ YAZICI (Rize) - Caiz değil.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Tamam, ben söyledim, siz de olmadığını söylersiniz. Yani şöyle söyleyelim, özcesi şöyle söyleyeyim: 2018 Seçimlerine göre bence bir hesap yapılıyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Her ihtiyaca göre değişiyor.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Tabii, tabii.
Kıymetli milletvekilleri, o köprünün altından çok sular geçti, o tarihten bugüne kadar çok şey değişti. Dolayısıyla bu teklifle de iktidarın seçim kazanması mümkün değildir. Öyle ümit ediyoruz ki bundan vazgeçilir ve ülkenin menfaatine olan gerçek değişikliklerle karşılaşırız.
Teşekkürler.