KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Teşekkürler Sayın Başkanım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Günümüzde seçim hukukunun hemen hemen her ülkede tartışma konusu olan seçim sistemidir. Her ülkenin tarihî gelişmesi, siyasal yapısı ve koşulları, siyasal gelenekleri farklı çözümlere konu olan bu tür sorunların başında, kullanılan oyların değerlendirilmesine, başka bir deyişle, verilen oyların sayılarına göre seçime katılan parti veya bağımsız adayların parlamento veya ilgili yerel mecliste kazandıkları sandalye sayılarının belirlenmesine ilişkin seçim sistemi gelmektedir. Çok partili demokrasilerde parlamento genel seçimlerinin amacı belirli bir süre için hangi parti veya partilerin iktidar olacağını, hangi partilerin muhalefet olarak denetim görevini yapacağını belirlemektir.

Seçim sisteminin hangi partinin hükûmet kurmaya yeterli bir parlamento çoğunluğu kazanacağını belirleme işlevine fayda veya istikrar yönetilebilirlik ilkesi, seçime katılan parti veya bağımsız adayların güçleri oranında parlamentoda temsil edilmelerini sağlama işlevine de adalet ilkesi denilmektedir. Her ülke aslında ters yönlerde işleyen, o nedenle birine öncelik verildiğinde diğerinin etkisini zayıflatan bu iki ilkeyi, her biri ayrı seçim sistemi olarak adlandırılan farklı yöntemlerle kendi koşullarına uygun bir sentez içinde dengelemeye çalışırlar. İngiltere gibi bazı ülkelerde uzun zamandan beri uygulanagelen seçim sistemi âdeta siyasal yapının bütünleyici parçası durumuna geldiği hâlde, bazı ülkeler seçim sistemlerinde zaman zaman farklı nedenlerle değişiklik yapma ihtiyacını duymaktadırlar.

Çağdaş demokrasilerde tek ve ideal bir seçim sisteminin olmadığı, her ülkede seçim sisteminin şekillendirilmesinde zaman içinde değişen şartların getirdiği ihtiyaçların, hatta farklı hesapların rol oynadığı görülmektedir. İkinci Dünya Savaşı ertesinde siyasal düzen olarak çok partili demokratik rejimi benimseyen Türkiye, 1960 öncesinde iller itibarıyla liste usulü çoğunluk sistemini, 1961 Anayasası döneminde de nispi temsil sistemlerinin barajlı veya barajsız, D'Hondt ve millî birlik bakiye türlerini denedikten sonra günümüzde ağırlıklı olarak nispi temsil sistemini uygulamaktadır.

Mart 2018 ayında yapılan düzenlemelerde bazı değişiklikler yapıldı. Bunların en önemlisi ittifaka yasal zemin hazırlanmış, böylece hülleyle ittifakların önüne geçilmesi talep edilmişti. Yine, seçme ve seçilme yaşı 25'ten 18'e düşürülmüştü. Şu anki güçlendirilmiş parlamenter sistemle temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkelerinin eşit şekilde uygulanması amaçlanmakta. Daha önce parlamenter sistemde yaşanan istikrarsızlık sorununu ortadan kaldırmak, hükûmete istikrar kazandırmak için gensoru ile yapıcı güvensizlik oyu birleştirilerek hükûmetin düşürülmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla yeni hükûmetin seçilmesi şartına bağlı olacak. Böylece bir yandan hükûmetin düşürülmesi zorlaştırılırken diğer yandan olası hükûmet krizleri önlenecektir. Yeni hükûmetin kurulması güvence altına alınmadan mevcut hükûmet düşürülmeyecek, böylece güçlendirilmiş parlamenter sistemle temsilde adalet ve yönetimde istikrar sağlanmış olacaktır.

Şu anda yürürlükte olan mevcut düzenleme o günkü şartlarda AK PARTİ ve MHP'ye avantaj sağlamak amacıyla çıkarılmış ancak gelinen noktada o gün bu kanunu düzenleyen irade şimdi de günün şartlarına göre yeni bir hukuki düzenleme peşindedir. Son on beş yıldır ülkemizde yapılan düzenlemeler kanuni olup ancak hukukiliği tartışmalıdır. Zira, siyasi irade oy çokluğuna dayanarak evrensel hukuk kurallarını, uluslararası hukuk sözleşmelerini, hukukun üstünlüğü ilkesini, çoğulcu demokrasi anlayışını bir tarafa bırakarak sadece şekle uyup kanunlar çıkarmaktadır. Bu kanunlar da yukarıda saydığımız özelliklerden uzak olduğu için maalesef uzun ömürlü olmamaktadır. Bunun örneği de bugün karşımıza çıkmaktadır.

Yapılmak istenen düzenlemeyle, siyasi iradenin karşısında oluşan ittifakların oluşmasını engellemek, devlet yönetimine egemen siyasi iradenin az oyla çok sayıda milletvekili çıkarma hedefi göze çarpmaktadır. Bu düzenlemeyle ülke barajı 7'ye düşürülmekte ancak ittifak içindeki barajla ülke barajı anlamsız hâle gelmektedir. 2018'de yapılan seçimlerde uygulanan sistemle ittifak içinde yer alan küçük partiler artık oylarla milletvekili çıkarma şansı bulmuş ve her kesimin Mecliste kendisini temsil etme imkânı ortaya çıkmıştı. Getirilen bu düzenlemeyle ittifak ülke barajını geçtiğinde içindeki partiler de ülke barajını geçmiş sayılacak ama milletvekili dağılımı yapılırken ittifak dikkate alınmayacak, partilerin oyları üzerinde yapılacak hesap sonucunda milletvekili dağılımı gerçekleşmiş olacaktır. Getirilen düzenlemeyle her ne kadar "Temsilde adalet sağlanacak." denilse de aksine, adaletin sağlanması görünüşte mümkün olmayacaktır. Belki de 2002 seçimlerinde olduğu gibi, seçmenin yaklaşık yüzde 46'sının iradesi Meclise yansımamış olacaktır.

İl ve ilçe seçim kurullarının oluşumunda en kıdemli hâkimler uygulamasından vazgeçilerek birinci sınıf hâkimler arasından kura yoluyla seçim kurullarının oluşturulması seçimler üzerine şaibelerin düşmesini beraberinde getirecektir. Biz, tarafsız ve bağımsız olduğuna inandığımız hâkimlerimizin en kıdemlilerinden seçim kurullarının oluşmasının, bugüne kadar ufak tefek aksamalara rağmen başarıyla yürütüldüğü kanaatindeyiz. Birinci sınıf hâkimler arasında istekli olanların kuraya katılarak seçim kurullarının oluşturulması son derece sakıncalıdır. Bir kere, her şeyden önce, devlet yönetimine egemen olan siyasi iradenin haksız ve hukuksuz taleplerinden çekinen ve tayin korkusuyla karşı karşıya kalacağı algısıyla büyük bir sayıda hâkimimiz bu kuraya katılmak istemeyeceklerdir. Kuraya katılıp seçim kurulunu oluşturanlar ne kadar bağımsız ve tarafsız davranırlarsa davransınlar seçimde istediği neticeyi alamayan siyasi parti mensuplarınca hukuksuzluk yapıldığı algı ve kanaatine kapılacaklar ve seçimler üzerindeki şaibe söylentilerinin ardı önü kesilmeyecektir.

Seçmen kütüklerinin düzenlenmesinde başka şehirlerde eğitim ve öğretim hayatına devam eden öğrenciler hakkında burada herhangi bir düzenlemenin olmaması ileride çeşitli sorunları da beraberinde getirecektir. En azından öğrencilerin ya okullarının bulunduğu şehirde ya da MERNİS kayıtlarının bulunduğu yerde oy kullanmalarına imkân sağlanmalıdır. Çünkü haziran ayı okulların tatil olduğu dikkate alınırsa, çocuğun memleketten tekrar okulunun bulunduğu yere veya okulunun bulunduğu yerden memlekete oy kullanması yönündeki maddi ve manevi masrafların nasıl karşılanacağı da soru işaretleri arasındadır. Biz kanunların millet ile devlet arasında yapılan bir sözleşme olduğu inancındayız. Sözleşme bir tarafın lehine diğer tarafın aleyhine olduğunda bu sözleşmenin çok da hayatta kalmayacağı aşikârdır. Bu nedenle, hukuki düzenlemeler günü kurtaracak, kamu yararına aykırı, belirli kesimleri korumaya, azınlıkların haklarını kısıtlamaya yönelik olduğunda evrensel hukuk kurallarını, hukukun üstünlüğü ilkelerini göz ardı ettiğinde sık sık değişikliğe uğraması kaçınılmaz bir gerçektir. Bu yeni seçim kanununu genç avukatlara gönderdiğimizde onların bir talebi var, "Mevcut siyasi irade eğer seçimi kazanmak istiyorsa 18 yaşa indirdiği seçme ve seçilme yaşını tekrar 25 değil, 35'e çıkarırsa -AK PARTİ iradesi- seçimi çok daha rahat kazanabilirler." yönünde düşünceleri var. İlle de seçim kazanma arzu ve isteğinde iseniz bu kanuni midir? Kanunidir, sayısal çoğunluğunuz var ama hukuki midir? Hukuki değildir, lütfen hukuka dikkat edelim diyorum.

Emeğe saygı adına emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.