KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gerçekten hani bu Komisyon çalışmaları artık verimli mi, kuşkularım var. Seçim yasasıyla ilgili bir görüşme yaptık geçen hafta on yedi on sekiz saat, sonra hiç kimse konuşmadı, Genel Kuruldan geçiyor üzerinde yeterince tartışılıp tartışılmadığını bile emin değilim Genel Kurulda çünkü sadece Cumhur İttifakı dinliyor -öyle söyleyeyim- sorulara bile yanıt vermiyor, hatta dinlemiyor, tümü üzerine konuşmalarda 4 milletvekili vardı Genel Kurulda. Burada çırpınıyoruz, bir şeyler söylemeye çalışıyoruz. Geneli üzerine konuşamadım çünkü seçim yasasıyla ilgili konuşmak istiyordum, bölüm üzerine konuşmam vardı, çıktım, bu arada maddelere geçilmiş.

Şunu söyleyeyim, şu meslek kuruluyla ilgili söylemek istediğim bir şey var: Şimdi, 4483 sayılı Yasa'nın, eski Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un 1 ve 2'nci maddesine göre memurlar ve diğer kamu görevlileri görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kurum izin verirse yargılanabiliyorlar. Zaten yasanın konuluş, varlık amacı bu. Bir tür dokunulmazlığı var; kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili suçlarda yargılanmaları izne tabi.

Yasa'nın 3'üncü maddesine göre bu izni bir kişi veriyor yani mevcut hâlde o, göreviyle ilgili suçta bir kişi veriyor. Bu, bulunduğu pozisyona, makama göre değişiyor; kaymakam, vali, kurumun en üst amiri, Cumhurbaşkanı, ilgili bakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterinin tek başına kullandığı bir yetki.

Şimdi, teklif sahipleri... Hekimler, diş hekimleri, eczacılar eklendi ve diğer sağlık mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle yapılan işlemlerde bu izni bir kişi değil, Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilecek bu izin. Yetkiyi bir kişi yerine bir kurulun vermesi iyi mi? Elbette daha iyi ancak Bu yetkinin Sağlık Bakanı tarafından belirlenen bir bakan yardımcısı ve aslında aralarında bir tür hiyerarşik ilişki bulunan bakanlıktan Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü, Kamu Hastaneleri Genel Müdürü, Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü veya yardımcısı, bir de yine Bakan tarafından belirlenecek 2 profesör veya doçent tarafından oluşturulan bir Mesleki Sorumluluk Kurulu tarafından verilmesi diye düzenlenince gerçekten bu iş bir kişi yerine bir kurula verilmiş olmuyor yani bu kurul en azından bağımsız olarak bunu değerlendirme yetkisine sahip kişiler tarafından oluşmuyor. Bunun içerisinde yasayla kurulmuş Türk Tabipleri Birliği olabilir. Bizim teklifimiz var, teklifimizde önerdiğimiz kişiler var, 11 kişiden oluşmasını istiyoruz hatta hasta hakları derneklerinin bile bir temsilcisinin yer alacağı bir kurul tarafından, sendikaların içerisinde yer alacağı bir kurul tarafından bunun değerlendirilmesi daha doğru olacaktır, en azından amaca hizmet edecektir. Bir kez daha söylüyorum: Bir kişi yerine bir kurul tarafından değerlendirilmesi iyidir fakat yine Sağlık Bakanlığıyla hiyerarşik ilişkiler içerisinde olan ve yine, Sağlık Bakanı tarafından belirlenen 2 kişinin bu kararı vermesi gerçekten bunu daha nitelikli hâle getirmeyecek.

Öbür kısmı, en tehlikeli olan kısmı bu rücu meselesi. Şimdi, yani bir sağlık meslek mensubu yargılandı ve bu yargılama sonucunda bir kusuru saptandı mahkeme tarafından, mahkeme tarafından bu kusuru saptandıktan sonra, Bakanlıkça bu sağlık meslek mensubuna rücu edilmesini anlayabilirsiniz ama burada getirdiğiniz düzenleme bunu söylemiyor yani henüz kusurlu olup olmadığı bir yargı organınca saptanmamış bir kişiden bahsediyoruz, değil mi? Hani bu rücuyu neye göre söyleyeceksiniz? Yani illa yargılama sonucunda mı olacak? Yani yargılandı, yargılama sonucunda kusurlu oldu veya bu kusur o Sağlık Bakanlığı aleyhine bir dava açılmış olmalı çünkü rücu edilmesi, vatandaşın değil, o sağlık personelinin, sağlık meslek mensubunun yargılanması değil, Sağlık Bakanlığı aleyhine açılmış bir tazminat davası sonucunda verilecek kararın o sağlık meslek mensubuna rücu edilmesinden bahsediyorsunuz ve bu rücunun da o Sağlık Bakanlığının yine hiyerarşik yapısı içerisinde oluşturulmuş meslek kurulu tarafından verilmesinin de adil olmadığını düşünüyorum.

İki sorum var burada. Bir, gerçekten kusurlu olup olmadığı yargı tarafından tespit edilmemiş bir kişiye rücu edilmesinin adil olmadığını düşünüyorum. İkincisi de gerçekten bu keyfî uygulamalara olanak verecek bir düzenleme değil mi? Yani idarenin hiyerarşik yapısı içerisinde kusurlu olup olmadığı belirlenmemiş bir kişiye Sağlık Bakanlığı uygun görürse rücu edecek, uygun görmezse rücu etmeyecek. Yani böyle bir şey kabul edilebilir mi? Arkasından buna "Yargı denetimine tabidir." deseniz ne olur, demeseniz ne olur? Zaten Anayasa uyarınca idarenin bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine tabi.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Doğal değil mi bu?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İşte doğal değil, ben de onu söylüyorum Abdullah Bey, nasıl doğal olur? Kusurlu olup olmadığı yargı tarafından belirlenmemiş.

İkincisi, sizin aleyhinize yani "sizin aleyhinize" derken Sağlık Bakanlığı aleyhine açılmış bir dava, tazminat hükmedilmiş ve kusurlu olup olmadığı gerçekten saptanmamış.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Tazminatı neye göre ödüyorsunuz?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - O şahısla, bir kişiyle ilgili veriyorsunuz.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hayır, tazminatı neye göre ödüyorsunuz?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İdarenin kusuru.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Tamam, idare de kendi içinde.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Ama sadece hekimin kusuru olmayabilir, başka bir kusur olabilir, ayrıca, bu kusur... Yani şimdi, siz bunların hepsinde o sağlık meslek mensubunun kasıtlı olarak bir ihmali veya bir kastı var diyebilir misiniz? Yok. Yani idarenin kusuru çünkü idarenin kusuru çok geniş bir kavram.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Kusursuz sorumluluk.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yani kaldı ki kusursuz sorumluluğu da var. Yani bunun bu biçimde rücu edilmesinin haksızlıklara yol açabileceğini düşünüyorum. İyi bir şey yaparken gerçekten iyi bir şey yapın diyorum. Yani iyi bir şey yapıyorsunuz ama bu iyi bir şey, içinde çok eksik barındırıyor. Yani bu kurul daha bağımsız olabilir. İkincisi, bu sorumluluk meselesini bir kez daha düşünün diyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.