KOMİSYON KONUŞMASI

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, çok Saygıdeğer Bakan Yardımcılarım, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Alpay bütün yasayı özetledi. Ben bu yasanın neden çıkması gerektiği hakkında birkaç bir şey anlatmak istiyorum. Şu anda Türk sporu büyük bir kaos içerisinde. Son on beş yirmi yılda yapılan belki de dünya çapında tesisleşme ve altyapı problemleri çözüldükten sonra, aslında Türk sporu iyi yönetildiği zaman, sistem getirildiği zaman, her şey rayına oturduğu zaman... Belki de dünyanın en yetenekli gençlerinin olduğu, genç sayısının çok çok yüksek olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Peki, bu kadar tesisleşme, bu kadar salon, stadyum, atletizm pisti yapılmışken bu başarısızlığın gelmesinin sebebi, bana göre, iyi bir sistemin oturmamış olması. Biz, top oynadığımız dönemlerde Avrupa'ya maçlara gittiğimizde, o statları gördüğümüzde hayranlıkla seyrederdik. Şu anda neredeyse her şehrimize birer tane stadyum yapıldı. Peki, bu kadar tesisleşmenin sonunda aynı oranda başarı geliyor mu? Maalesef gelmiyor. Bunun da gelmeme sebebi, iyi bir spor yasasının; düzenli, denetlenebilir, adaletli bir yasanın gelmemiş olması.

Futbol en cazip spor olduğu için oradan birkaç örnek vereyim. 2009 senesinde futbol kulüplerinin borçları sıfırlanmıştı fakat kişisel bir sorumluluğun olmaması, burada, yasada belirtilen birkaç tane maddenin olmamasından dolayı şu on-on iki senede gelinen durum aynen şöyledir: 31 Mayıs 2021 tarihinde 27 milyar lira olan borç, araya bir transfer döneminin girmesi, bir de ara transfer döneminin girmesinden sonra, Alpay kardeşim "30" dedi ama maalesef 30'dan fazla, 35 milyar civarında bir borç var. Bu yasayı çıkarmayalım, haziranda tekrar transfer başlayacak; emin olun, bir de bu yasa çıkacak diye bu borçlar 50 milyar TL'ye ulaşacak. Bu kulüplerin sürdürülebilir hâli kalmamıştır. Eğer bu kulüplerimiz şirket olmuş olsaydı şu anda hepsi iflas etmiş vaziyette, konkordato ilan etmiş durumda olurdu.

Son on yıldır, on iki yıldır, dikkat ederseniz, kulüplerimiz devamlı ceza alıyor UEFA'dan. Önce, transfer yasağı cezası alıyorlar, para cezası alıyorlar. Aslında mali fair play kurallarına uymadığımız için birçok takımın da bir alt lige düşürülmesi lazım fakat Avrupa futbolunda, endüstrisinde Türk futbolunun çok ciddi bir önemi var; sıralamada 6'ncıyız Avrupa'da mali olarak, finansal olarak, oyun olarak, derece olarak. O yüzden Avrupa bize bir türlü kıyamıyor, evin yaramaz çocuğu; iki sene daha izin istiyor bizim federasyondakiler, iki sene daha izin veriyorlar. İki sene daha ceza, iki sene daha ceza... Sonradan da Avrupa kupalarından men cezaları aldık biz; tahmin ediyorum, 4 büyüklerin neredeyse hepsi o cezaları da aldı. Şu anda en son gelinen nokta şu: Bu takımlar küme düşürülür yani Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor gibi kulüpler küme düşürülecek noktaya geldi bu mali fair play ölçülerinden dolayı.

Tabii, bir yabancı problemi var Türkiye'de, şöyle ki problem: Tam sayıyı bilmiyorum ama her kulübün neredeyse 14-15 civarında oyuncusu var, 21 kulüp; PTT Ligi'nde de 8 var, orada da var 20-21 kulüp; topladığınız zaman 500 civarında yabancı oluyor. Şimdi, siz de maçları seyrediyorsunuz; bir Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor maçı seyrederken yüzde 80'i, yüzde 90'ı yabancı oyunculardan kurulu ve bu paraların harcanmasının en büyük sebebi, bu açığın en büyük sebebi, bu yabancı oyuncu transferleri. Şöyle ki: Şimdi, bunlar bizi kandırıyorlar. Biz "Bu kadar yabancıyı niçin alıyorsunuz?" diyoruz. "Biz bunları Avrupa kupalarında büyük başarılar elde etmek için alıyoruz." diyorlar. Peki, en son Galatasaray'ın UEFA ve Süper Kupa'yı almasından sonra, yirmi iki yıldır herhangi bir başarımız var mı? Maalesef yok. "Türk futbolunu kurtarıyoruz." diye 14 yabancı çıkardılar ve Türk futbolunun altına dinamit koydular. Trabzonspor dört beş yıl önce transfer yasağı yedi iki sene, bir anda mecbur kaldılar o alttaki çocukları oynatmaya; işte, o Abdülkadirler, Lille'e giden Yusuflar... Bir anda bu çocukları oynatmak zorunda kaldılar çünkü transfer yasağı var. Aa, bir baktılar, bu çocuklar bir sene içerisinde yıldız oldular ve Avrupa'dan teklif almaya başladılar; nitekim de Yusuf gitti. Başkanın açıklamasına göre... "Abdülkadir'e de 18 milyon euro verdiler, vermedim." diyor. Demek ki bizim Türk sporcularının yetişmesi lazım.

FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) - İlk giden de benim, onu söyle bari ya.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Evet, Türk futbolunda, eski zamanda yurt dışına ilk giden oyunculardan biri de Alpay'dı -söylüyorum onu da- bizi yurt dışında gururla temsil etti.

Tabii, böyle bir tablo karşısında ne yapmamız lazım? Dikkat edin, mesela, Galatasaray Kulübü Başkanı altı ay önce seçildi, değil mi? Şimdi, ibra edilmedi ve seçime gitmek zorunda Galatasaray. Ondan önce Dursun Özbek Bey vardı, o da aynı şekilde. Yani koca Galatasaray Kulübü bile altı aylık, bir senelik başkanlar seçmek zorunda kalıyor. Şu anda kulüplerin hepsi aşağı yukarı aynı durumda. Tabii, bu sürdürülebilir değil. Bugün 35-40 milyar TL borcu sadece faiz olarak hesaplasanız yılda 8-10 milyar TL faiz yapar. Onun için bunların sürdürülebilir hâli yok.

Tabii, bir de bu Türk sporunda, Türk futbolunda, mesela Süper Lig'de 21 tane takım var. İşte, yönetim kurulları, herhâlde, 14 kişi yanılmıyorsam; PTT'de de o kadar; bir 600-700 kişi yapar. Futbol Federasyonu, o bu derken Türkiye'de Türk futbolunu bin kişi yönetiyor diyelim ortalama sayı olarak. Siz biliyor musunuz, bu bin kişinin içinde hiç millî futbolcu yok. En son Federasyon seçimlerinde, bizim burada bağırmamızla çağırmamızla 2 kişiyi; bir Hamit Altıntop'u bir de Selim Soydan'ı Yönetim Kuruluna almak zorunda kaldılar. O da geçen dönem Hamit'i aldıklarında, Hamit'i U21'den sorumlu yaptılar, sanki Hamit altyapıcı. Kimler var peki burada? Türk ekonomisinde önemli işler yapmış holding patronları, iş adamları var. Peki, bu kulüplere bakıyorsunuz... Bu holding patronları maşallah almış başını gidiyor; Allah daha çok versin, Türk ekonomisine daha çok katkı sağlasınlar ama aynı adamların yönettiği kulüpler iflas etmiş vaziyette. O zaman şöyle bir şey geliyor aklımıza: Bunların hepsi çok iyi niyetli değil, bunların hepsi Türk futboluna ve Türk sporuna bir şeyler vermeye değil de maalesef bir şeyler almaya gelmiş insanlar. Bu yasada da bütün federasyonların, 64 tane federasyonun içinde, 11 kişilik yönetim kuruluna 2 millî sporcunun konulmasının ana sebeplerinden biri de budur. Arkadaşlarımın hepsine teşekkür ediyorum; hem sağımda hem solumda 2 millî sporcu var. Tahmin ediyorum, inceledim, ben göremedim, dünyada hiçbir ülkede olmamış bir şey, ilk defa Türkiye'de oluyor. Bütün federasyonlarda...

GENÇLİK VE SPOR BAKAN YARDIMCISI HAMZA YERLİKAYA - Dünyada yok.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Yok, değil mi? Baktım ben, göremedim yani yanlış bir şey de söylemeyeyim ama bayağı inceledim. Dünyada sadece ve sadece Türkiye'de her branşta 2 millî sporcu olacak. Bu, dünyada Türk sporunun prestijini artıracak.

Hatırlarsınız belki, rahmetli Naim Süleymanoğlu Türkiye Halter Federasyonu Asbaşkanı seçildiğinden çok kısa bir süre sonra Uluslararası Halter Federasyonu seçimleri vardı. Rahmetliyi aradılar "Ne olur burada yönetime gir, sen asrın haltercisisin." diye ve Naim aynı zamanda Uluslararası Halter Federasyonu Asbaşkanı olmuştu o dönemde.

Şunu anlatmaya çalışıyorum: İşte bu yasada olan bazı maddeler var ki bunlar Türk sporunun elli sene, yüz sene önünün açılması demektir. Bu kişisel sorumluluk meselesi bana göre, bu yasanın omurgası. Bu holdingleri yönetenler kendi holdinglerinde çok başarılı olurken -ki parayı yönetmeyi bilmeyen adamın holding patronu olması mümkün değildir- peki, bu kulüpleri neden batağa sürüklüyorlar? Kişisel bir sorumlulukları olmadığı için. Bir oyuncu transferinde 2 kulüp başkanı kapışıyor, 1'i diyor ki: "Ben 2 milyon veriyorum." Öbürü diyor ki: "Ben 3 milyon veriyorum." Öbürleri 4, 5, 6, 7, 8, 9... 10 milyon euroya oyuncu alıyorlar. O kadar kolay söylüyorlar ki 10 milyon euroları çünkü ceplerinden çıkmıyor. Siz biliyor musunuz, Galatasaray'ın Falcao transferinde Galatasaray'a maliyeti 25 milyon euro? 25 milyon euroyu bugün 16,5'la çarparsanız, vallahi, kaç yüz milyon yapıyor, bilmiyorum yani.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Beşiktaş, Fenerbahçe de farklı değil yani.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Nasıl?

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Örneklemeleri hep Galatasaray üzerinden veriyorsunuz da yani sanki Beşiktaş, Fenerbahçe farklıymış gibi; değil, değil mi?

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Hiç farklı değil Sayın Başkanım. Yani en yüksek... En son Falcao örneği olduğu için Falcao'yu verdim. Yoksa, Galatasaray'ı da Fenerbahçe'si de Trabzonspor'u da hepsi, hiç merak etmeyin, aynı kategoride. Falcao'yu Galatasaray'ı Avrupa kupalarında bir yere götürsün diye aldılar. Nitekim Beşiktaş da bu sene Şampiyonlar Ligi'nde çok başarılı olsun diye birkaç tane dünya çapında yıldız aldı. Aynı şey Fenerbahçe'de var; üç senede, yanılmıyorsam, 60 oyuncu almış Fenerbahçe. Yani 60 oyuncu ne demek? Tabii, bunların hepsi kulüpleri iflasa sürükledi. Federasyonlarımızda aynı sıkıntılar var.

Federasyon başkanı olan bir arkadaş ömür boyu bırakmamaya çalışıyor o federasyonu. Federasyonlara da ciddi denetleme geliyor.

Bunun dışında, söylemek istediğim, çok önemli bir şey; biraz evvel o bin kişiyi saydım size sadece futbolda ama diğer branşlarda da işte, 100 kişi, 200 kişi, 300 kişi branşına göre o branşı yöneten kulüp yöneticileri var. Siz biliyor musunuz, bunların GBT'lerine bakılsa neler çıkar Allah bilir. Şimdi, bu yasada çok önemli bir şey daha var; herhangi bir pisliğe bulaşmış, herhangi bir kanunsuzluğa bulaşmış, herhangi bir yüz kızartıcı suça bulaşmış, ihaleye, fesata karışmış hiç kimse bir daha hayatı boyunca bu spor branşlarının içinde yöneticilik yapamayacak; bu da bir anda Türk sporunda temiz bir sayfa açılmasına neden olacak.

Tabii, bu yasanın maddelerinin hepsini kısacası Alpay özetledi de bu yasa bence düzen, adalet ve denetim getirecek. Sizden ricam şu; bu yasa hazırlanırken de Mecliste yaptığım konuşmalarda da ben şunu söyledim: Bu yasanın siyasetle bir alakası yok, bu yasa Türk sporu ve Türk gençliği için yapılan bir yasadır.

Tabii, birçok da hukuki konu var; ben hukukçu olmadığım için onlarla ilgili yorum yapmak istemiyorum. Burada eksik, fazla, ufak tefek şeyler de olabilir. Nitekim bazı milletvekili arkadaşlarımız gelip benimle de paylaştı bunu. Bunlara da burada hukukçu arkadaşlarımız cevap verecekler. Benim isteğim şu: Gelin, bu yasayı hep birlikte çıkaralım çünkü bu yasa hiçbir partinin, hiçbir siyasi görüşün içinde direkt bulunduğu, nemalanacağı bir yasa değil. Türk sporunu ve Türk gençliğini açalım, hepinizden de ricam bu. Eleştirileriniz varsa buyurun, dinleyeceğiz zaten ama gelin, bu yasayı hep beraber çıkaralım. Hep beraber çıkarmazsak ne olacak? Diyelim ki bir iki parti karşı çıktı. Bu yasa çıktıktan sonra, daha önce de gelmişlerdir yanınıza kulüp başkanları ve yöneticiler, federasyon yöneticileri, şimdi daha çok gelmeye başlayacaklar. "Bak burası şöyle olmadı, bak burası şöyle oldu, bak burası..." Bu yasanın sakatlanmasına müsaade etmeyin.

Ben bütün bu yasada emeği geçen başta Spor Bakanımız olmak üzere, Bakanlık personeli, Bakan Yardımcılarımız, Alpay kardeşim, sizler; hepinize teşekkür ediyorum ve saygılar sunuyorum.