| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .03.2022 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce, bir açıklama yapmak durumundayım. İbrahim Aydemir burada yoklar. Ben, kendisini bir yere iltisaklı diye suçlamadım. Kendisi, Türk Tabipleri Birliğini terörle şey yapınca ben de dedim ki: "Senin için de pekâlâ, bazı şeylerden hareketle -konuşmandan, Türkçe'nden- 'Sen de iltisaklısın bir örgütle.' diyebiliriz. E, bu doğru olmaz." Bu anlamda söyledim arkadaşlar ya! Yani bir anayasal kuruluşa "Şöyledir." demek doğru değil; yoksa o arkadaşımı herhangi bir şeyle suçlamak... Korkarım yani her şeyden korkarım, kişiliğime uymaz, Allah'a sığınırım, günah zaten.
Şimdi, bu 4'üncü, 5'inci ve 6'ncı maddeler, Vergi Usul Kanunu'nda ceza, vergi kaçakçılığıyla ilgili maddeler. Biz, daha evvel ki torbaların görüşülmesi esnasında, değişik zamanlarda bu konuyla ilgili defaatle önergeler verdik. Özellikle de birden fazla takvim yılı ve vergilendirme dönemi dolayısıyla arka arkaya ceza alan ve on beş-yirmi yıl, otuz yıl gibi hapis cezasıyla karşı karşıya bulunan çok sayıda insanla ilgili çünkü gerçekten suç ile verilen ceza arasında bir şey yok; bir kopukluk, problem var diye verdik.
Başka bir problem var, bu düzenlemelerde de var, zaten bu maddelerde de var, bu kaçakçılık vergi kaçakçılığıyla ilgili maddeler de var. Burada organize suç başka, organize suçun başka şeyleri var yani genel anlamda organize suç nasıl oluyor filan; tamam, oradan çıkarılabilir, savcı filan araştırabilir ama yani bu işe burada bir ceza öngörülüyor. Bu işin muhatabı olanlar ile bu işi organize yapanlar arasında bir ayrım yok gibi benim bildiğim kadarıyla. Var mı bilmiyorum yani. Eğer yoksa bu ciddi bir problem.
Değerli arkadaşlarım, dün teklifi sunan Tüfenkci arkadaşımız ya da Maliye ve Hazine Bakanlığından görevli arkadaşlarımız söylediler; Türkiye'de 3 milyon vergi mükellefi var, öyle mi Ayşe Hanım?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ben dedim, ben.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Evet, 3 milyon vergi mükellefi yani 2 milyon gelir vergisi, 1 milyon da kurumlar vergisi mükellefi.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - 3 milyon 200 bin dedim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 3 milyon 200 bin.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, 84 milyon nüfuslu, 3 trilyon dolarlık -tam resmî şeyleri olmasa bile- cari olarak da 800 milyarlık bir ekonomiden söz ediyoruz. Büyük bir ekonomi ve ekonomik faaliyetlerin, ticaretin döndüğü bir ülkede şu kadar insan geçiniyor. Kişi başına millî gelir ile kullanılabilir gelir arasında da büyük uçurumlar var. Burada 3 milyon vergi mükellefi gerçekten çok az. Bu 3 milyon vergi mükellefinin şu anda 500-600 bininin devletle davalı olduğu ya da olmak üzere olduğu -inceleme ve dava olduğu- bir de... Yani, beşte 1'i davalı arkadaşlar, beşte 1'i. Bu vergi sisteminde... Hani dediniz ya "Şimdi, toplanan paralar yerine televizyonlara falan şey cezası da verilecek, kamu spotu yayınlaması ücretsiz yapılacak." diye, oraya gelene kadar çok ciddi problem var. Vergi kaçakçılığını düzenleyen bu maddelerde, bu vergilendirme sisteminde ciddi bir problem var yani. Hem kaçakçılık açısından yani vergi mükelleflerinin beşte 1'inin, dörtte 1'inin... Bir arkadaşım şöyle bir şey söyledi bunu tartışırken dün: "Ya, kim gerçekten bunlara uygun bir şekilde ticari bir faaliyette bulunursa hemen iflas ederdi, kimse bulunamazdı." Yani şöyle ya da böyle ticaretle uğraşan herkes bir şekilde vergi kaçakçılığı yapıyor, 600 bini yakalanmış ama bir şekilde vergi kaçakçılığı yapıyor. Ama düşündüm, baktım, araştırdım, dünyada da insanlar vergi vermek istemiyor, böyle bir şey var. Onun için bütün sistem, vergiyle ilgili düzenlemeler, bu konuyla ilgili ceza düzenlemeleri falan her tarafta, Amerika'dan Avrupa'sına kadar her yerde şeyler var ama yani bizde çok ciddi problemler var. Bu problemler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bugün, bu getiriliyor. İşte, bir yaraya merhem olacak yani en azından bu defalarca, kat kat cezalandırmalar konusunda bir rahatlama getiriyor. Af yasasıdır yani bu çerçevede. İsmi belki "af yasası" değildir ama Mecliste biz nitelikli çoğunlukla çıkaracaksınız filan gibi laflar ederiz çünkü af yasası bu, siz de "Hayır, değil, bu başka şekilde şöyle düzenleme." falan diyeceksiniz ama netice itibarıyla af yasası. Ben bunlardan hareketle... Sadece bu maddede değil, bu kanun teklifinin değişik maddelerinde aflar getiriliyor, süre uzatmaları getiriliyor, işte, imar yasası bir şekilde yeniden işleyecek bir süre daha, 2/B işleyecek bir süre daha, yeni bir 2/B anlamına gelebilecek yeni bir düzenleme var yani bir şekilde af yasası bu. Cezaların alt sınırı ne, üst sınırı ne, üst sınır niye artırıldı? Makbuldür, ben izahlarınıza bir şey demiyorum ama bu çok geçici bir düzenleme. Bana göre, Maliye Bakanlığı böyle palyatif... Çünkü bu Türk Tabipler Birliğiyle ilgili düzenlemelerde, başka şeylerde söylediğiniz gibi bir düzenleme yapılıyor, mesela elektronik imzayla ilgili bir düzenleme yapılıyor ama dört başı mamur bütün meseleler konuşulmadığı için ya da bu işi bilen insan -bürokrat- bırakmadığınız için, bilmiyorum, bu işi bir seferde -elektronik imzayla ilgili- yapılan bir tek düzenlemede bunlar halledilebilirdi; edilemedi Ayşe Hanım, değerli arkadaşlar. Şimdi başka bir eksiklik geldi. Hakikaten çok teknik bir şey, doğru, katılıyoruz. Yarın başka bir şey daha gelecek. Şimdi, bu vergi ve vergi cezalarıyla ilgili -çok fazla ya- beşte 1, dörtte 1 yargılanıyor; dörtte 1, devletle kavgalı ve bunun için biz kısmen bir düzenleme yapıyoruz, bazı rahatlamalar olacak ama bütünüyle bir rahatlama getirmiyor.
Vergi mükellefi sayısını artırmak büyük bir ekonomik faaliyet ya. Ne demek 3 trilyon dolarlık ekonomi? Öyle dedi; dün iktisatçıların, ekonomistlerin duayeni bir hoca bir programda öyle dedi. E, büyük bir rakam bu rakam. Böyle bir ekonomiyle 3 milyon vergi mükellefi çok az. Dolayısıyla bunu artıracak ve gerçekten insanları yani ticari faaliyet yapan, devlete vergi vereceğim diye hareket eden insanları her adımda suç işleyebilecek pozisyona düşürmemek lazım. Bu tuzaktır. Trafikte aynen şöyle bir şey oluyor: İşte, tak bir yerde durduruyorlar, meğer tuzak kurmuş bize, bilmiyoruz. Onun için biz geçmişte yasal düzenleme de... Polis, trafik kazalarını önleyecek tedbirler alır, millete tuzak kurup ceza kesmez ki. Vergide de böyle bir durum var, tuzaklar... Çünkü artık bu işler çok sofistike oldu, vergi mükellefinin anlayabileceği şeyi çoktan geçti hele bu elektronik işlerden sonra. Dolayısıyla her yerde tuzak var. Bunu basitleştirmek lazım, insanları vergi vermeye teşvik edecek şekilde, yoksa nerede vergi kaçırıyor diye enseleyecek bir şekilde değil. Vergi Usul Kanunu'nunda cezayla ilgili bu maddeleri, problemleri baştan sona ele alacak bir düzenleme yapılması gerekir diyorum. Tabii, kısmen rahatlama yapacak yani benim birçok tanıdığım var, bugünlerde arayanlar var, içeride olanlar var gerçekten, işi bozulanlar var, bu insanları rahatlatacak, doğrudur ama şimdiye kadar yapmadınız, o da var. sizin de Hükûmetlerin de âdetidir, yapmaz etmez, sonra biriktirir biriktirir, seçime ayırır, bilmem ne. Burada samimiyetinizi de biraz sorguluyorum Sayın Vekilim.
Peki, teşekkür ederim.