| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .03.2022 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, vallahi, çocukluğumuzda, gençliğimizde yolumuz muhtarlığa ayda bir, iki ayda bir düşerdi çünkü hepimiz bir belge almak istediğimiz zaman muhtara giderdik. Muhtarımız ikametgâh çıkarırdı, nüfus cüzdan belgesi çıkarırdı, diğer belgeleri çıkarırdı. Mahallemizde bir sorun olduğunda muhtarımıza giderdik. Şimdi ise, belki köylerde hâlâ devam ediyor ama büyük şehirlerde insanlarımızla muhtarların ilişkisi büyük oranda kesilmiş durumda ve söz, yetki, karar konusunda da ciddi sıkıntıları var muhtarlarımızın. Seçiyoruz ama söz, yetki, karar konusunda maalesef yeterince onların sözlerini dinlemiyoruz, onları karar alma mekanizmalarına katmıyoruz. Belediye meclislerinde bunlar görüşülüyor ki biliyorsunuz, bu son yasayla birlikte yani sonuç olarak büyükşehir meclislerinde ilçe meclislerinin yetkileri daha fazla arttı ama hiçbir belediye meclisi gidip de muhtarlara "Arkadaş, sen bu konuda ne diyorsun?" diye yeterince bir katılım gösterilmiyor. Yani muhtarlarımızı işlevsiz kıldık maalesef yani seçiliyor muhtarlarımız ama işlevsiz kıldık. Yani hem bu e-devlet uygulamaları... İşte, tamam, teknoloji güzel bir şey ama artık hepimiz belgeyi şu cep telefonumuzdan çıkarabiliyoruz, bu hayatın bir gerçeği. Ama muhtarlarımızı nasıl seçiyorsak, o mahallenin iradesi olarak görüyorsak, onları söz, yetki, karar mekanizmalarının içine sokacak mekanizmaları ortaya koymamız gerekiyor. Bu konuda bence hepimiz çalışmalıyız yani arkadaşlar. Mesele yalnızca muhtarların maaşlarının iyileştirilmesi değil, yani onları işlevli kılmak ve en yerel, en mikro düzeyde seçilmiş irade olarak daha fazla işlevli hâle getirmek. Bu konuda ben eksik bir durum olduğunu değerlendiriyorum ve bütün siyasi partiler olarak bu konuda bence bir adım atmalıyız. Yani bütün karar alma mekanizmalarında nasıl onları daha etkin hâle getirebiliriz diye düşünmeliyiz diye öneriyorum arkadaşlar. Yani bunu sonuçta AKP'li temsilcilere de diğer arkadaşlarımıza da öneriyorum.
Diğer bir mesele, şimdi, arkadaşlar, asgari ücret düzeyine getirdik diyoruz. Peki, asgari ücret nerede arkadaşlar? Yani Sayın Cumhurbaşkanı bundan iki ay önce törenle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, çıktı, "Ya, yüzde 50 zam yaptık arkadaş." dedi. E, yüzde 50 zam yaptı, ben bu yüzde 50 zam kırk gün dayanmaz dedim. Vallahi "maşallah" dediğiniz, kırk gün dayanmadı gerçekten, yüzde 50 zam kırk günde gitti. Ve arkadaşlar, şu anda asgari ücret Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez -ilk kez diyorum bakın- şubat ayında açlık sınırının altına düştü. Geçtiğimiz yıl ağustos ayında açlık sınırının altına düşmüştü, çoğu zaman ağustos, eylül, haziran ekim aylarında açlık sınırının altına düşerdi, bu sene Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez şubat ayında asgari ücret açlık sınırının altına düştü. Şimdi, "4.250 lira muhtarlarımıza vereceğiz." diyorsunuz. Şimdi, bazı muhtarlarımızın ek gelirleri olabilir yani başka iş de yapıyor, çiftçilik yapıyor veya başka iş yapıyor, aynı zamanda muhtarlık yapıyor. Bazı muhtarlarımızın bu belgeyle ilgili hâlâ gelirleri var ama çok sayıda muhtarımızın böyle gelirleri de yok, belge gelirleri de yok. Yani bahsettiğim gibi, bu eskiden ikametgâh, şu bu belgelerinden gelirleri vardı, şimdi bunlar da yok.
Şimdi, arkadaşlar "4.250 lira" diyorsunuz; açlık sınırı TÜRK-İŞ'e göre 5 bin lira, başka sendikalara göre 6 bin lira. Açlık sınırından bahsediyorum. Şimdi, yoksulluk sınırı da 16 bin lira arkadaşlar yani bir haneye 16 bin lira girmiyorsa o hane yoksul. Şimdi, biz muhtarımızı... Yani dört muhtar bir araya gelse yoksulluk sınırına ulaşabiliyor ancak arkadaşlar. Yani genel anlamda muhtarlarımızı neye bağladığımızı da bilelim, sefalet ücretine bağlıyoruz arkadaşlar, bir sefalet ücretidir 4.250 lira. Yani ayçiçeği yağı geçtiğimiz yıl 50 liradan 250 liraya çıkmış, bütün temel gıda ürünlerine yüzde 100, yüzde 150, yüzde 200 zam gelmiş, siz muhtarımızı da 4.250 liraya bağlıyorsunuz, sefalet ücretine bağlıyorsunuz. Verdiğiniz 800 lira fark; günde yapar 25 lira, 25 lirayla şuradan çıkalım Kızılay'a, eğer ki bir öğün yemek yiyebilirseniz ben size bir şey demeyeceğim arkadaşlar, bir öğün yemek diyorum bakın. Esnaf lokantasına gidin 40-50 liradan aşağı çıkamıyorsunuz, esnaf lokantasından bahsediyorum. Ya, bir tost, ayran yemeye kalksan 20 lira zaten, onu da veriyorsunuz, bir tost, bir ayran. Yani bu açıdan ortada büyük bir düğün, bayram edilecek bir durum yok arkadaşlar; bunu düşünelim derim.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Türkiye'de doksan yıldan beri veya daha fazla, üç yüz yıldan beri bu kanunlar var. İlk defa AK PARTİ hükûmetleri döneminde bu maaş, haklar, şunlar bunlar oldu.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam da muhtarlarımızın geçmişte gelirleri vardı arkadaşlar, anlattım size. Vallahi, bizim muhtarımız vardı Yeşilköy Mahallesi'nde, elli yıl muhtarlık yaptı. Ya, ikametgâh alırdık, her gün 100 tane ikametgâh düzenlenirdi arkadaşlar; ya, açıkça söyleyeyim. O zaman bir ikametgâh 5 liraya çıkıyorsa, günlük 500 lira, 1.000 lira geliri vardı muhtarın yani. Hatta muhtarlık ciddi gelir elde eden bir birimdi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sistem değişti artık, e-devlet falan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum Başkanım, toparlıyorum.
Ya, bu anlamda bunu yeniden düşünmemiz lazım. Muhtarlığı yalnızca, efendim, maaş verdik, sen orada otur, işte, üç yılda bir de sarayda bir toplantı olursa Sayın Cumhurbaşkanı size bir konuşma yapsın noktasına indirgemememiz gerekiyor. Bu açıdan bence zamanın şartlarına göre yapısal bir tedbir düşünmemiz gerekir. Artı, biz, sefalet ücretine bağladığımızı da bilelim. Bence bu, muhtarlarımıza bir hakarettir, bu doğru değildir arkadaşlar.