| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .03.2022 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Çok teşekkür ederim.
Sayın Hocam, Komisyonumuza hoş geldiniz.
Ben de üniversitelerin üniversal olduğuna, evrensel olduğuna ve öğrencilerin de üniversitede yalnızca ilim, bilim öğrenmediklerine, aynı zamanda hayat görüşlerini, ufuklarını genişlettiklerine ve kendilerine yeni bir gelecek için daha farklı bir dünyaya açıldıklarına inanan bir insanım.
Ayrıca, üniversitelerde siyaset olmasın demiyorum, aksine, üniversitelerde siyasetin de olması lazım geldiğini fakat üniversitelere particiliğin fazla girmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün üniversitelerimiz, 12 Eylül sonrası getirilen önlemler sonrası Türk siyasetine maalesef yeteri kadar katkıda bulunamıyor genç yetiştirme manasında.
Burada, tabii, bu kadroların fazlasıyla partizanca kullanıldığını veya partizanca değerlendirildiğini düşünüyorum. AK PARTİ Erzurum Milletvekilimiz İbrahim Aydemir Bey Erzurum'dan çok örnek verir. Ben de müsaade ederseniz Erzurum'dan bir örnek vermek isterim ama ondan önce bir soru sormak isterim: Bir partinin genişletilmiş il divanı, üniversite içinde bir salonda yapılabilir mi? YÖK buna nasıl bir görüş verir? Mesela, size bir üniversite "Bir partinin genişletilmiş il divanını üniversitemizin en büyük salonunda yaptıracağız ve dışarıyı, üniversitenin bahçesini bu partinin bayraklarıyla donatacağız." dese siz ne cevap verirsiniz? Böyle bir şey mümkün müdür, çok merak ediyorum. Bu, Erzurum Atatürk Üniversitesinde oldu. Bu üniversitenin içi neredeyse miting gibi bayraklarla donatıldı, üniversitenin en büyük salonunda da genişletilmiş il divanı toplantısı yapılacağı ilan edildi Sayın Cumhurbaşkanının Erzurum'a bir ziyareti sırasında. Biz buna itiraz ettik, itirazımız basına yansıdı, Erzurum'da herkes buna tepki gösterdi ve bayraklar toplatıldı. "Evet, yapılmayacak. Yarın Sayın Cumhurbaşkanı burada gençlerle toplanacak, sohbet edecek." dendi, biz de bunu saygıyla karşıladık. Peki, hatadan dönüldü, güzel ama ertesi gün bir baktık ki hayır, bu yapıldı; bayraklar yoktu dışarıda ama içerisi tamamen bayraklarla donatılmıştı ve il başkanlık divanı yapıldı, eller havaya kaldırıldı, orada meydan okundu yani üniversite anlayışına, üniversal anlayışa meydan okundu.
Yine, ayrıca, bu üniversitenin, 1957 yılında kurulmuş Atatürk Üniversitesinin kuruluşunda katkısı olan bir ailenin de ferdi olarak orada milletvekilliğinin yanı sıra bir sempatiyle karşılanıyorum fakat ben bugün, üniversitenin öğretim üyelerine selam vermeye çekiniyorum çünkü ben kime selam versem, kimi ziyaret etsem arkasından o kişinin başına iş geliyor. Bu, neden? Partizan rektör yüzünden. İnanılmaz bir partizanlık söz konusu ve Erzurum'daki il başkanından daha partizan bir rektöre sahibiz bir Erzurum'da.
Benimle ilgili şüpheye düştükleri genç bir kardeşimiz, benim ajanım zannedilerek soruşturma üzerine soruşturmayla karşılaşıyor ve bulunduğu mevkiden farklı bir mevkiye sürüldü daha yeni.
Bunlar bir üniversiteye yakışır mı Sayın Hocam? Size ben bunları sormak isterim. Ayrıca da üniversite içinde bir partinin genişletilmiş il divanının yapılması doğru mudur ve böyle bir şeye izin veriyor musunuz? Bunu da merak ediyorum.
Teşekkür ederim.