KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, Komisyon üyeleri, Barolar Birliği Başkanı, kıymetli basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki konumuz kamuda çalışan hukuk fakültesi mezunu avukat adaylarının stajıyla ilgili olduğu için, adaletin diğer konularına diğer arkadaşlar gibi girerek aziz mübarek günde vaktinizi almak istemiyorum ancak birkaç konuya da temas etmeden geçemeyeceğim.

Öncelikle bir hikâye anlatmak istiyorum Sayın Grup Başkan Vekilimize. Kral bir gün, böyle zemheri ayında sarayın bahçesine çıkıyor, korumalarıyla, muhafızlarıyla karşılaşıyor, üzerlerinde soğuğa dayanıksız elbiseler var. Elbiseleri görünce "Üşümüyor musunuz evladım?" diyor. "Hayır, üşümüyoruz alıştık." diyorlar. "Olur mu, devletin bu kadar imkânı var, yarından itibaren size soğuğa dayanıklı termal elbiseler göndereceğim." diyor. Kralın demek ki işi gücü çokmuş, unutuyor. Üç gün sonra nöbet yerinde asker, Hakk'ın rahmetine kavuşuyor, duvarda bir yazı: "Kralım, bizi soğuk değil de sizin sıcak elbise vaadiniz öldürdü." diyor.

Bu kamuda çalışan avukatlarla ilgili o kadar çok vaatte bulundunuz ki, o kadar çok gündeme getirdiniz ki bir ara tamamen ücret alarak staj yapacakları konusunda bir duyum aldılar, daha sonra altı aya indirdiniz ama sonunda gelen teklife baktığımızda hiç değişen bir şey yok. Zaten uygulamada fakülteyi bitiren, kamuda çalışan arkadaşlar bir yıllık ücretsiz izinle bu işi, problemi zaten çözüyorlardı.

Şimdi, yargının üç ayağı var diyoruz; iddia, savunma, karar. Yani üç sacayağından savunma güçsüz olduğunda sacayağının üzerinde hiçbir şey yapmak mümkün değil. Baktığımızda gerçekten savunma oldukça güçsüz, silahların eşitliği ilkesine baktığımızda da bir eşitlik söz konusu değil. Bu ta başta stajdan başlıyor. Hâkim ve savcılar Adalet Akademisinde devletin imkânlarıyla çok rahat bir şekilde staj yapıp mali ve özlük hakları devam ederken yargının, adaletin diğer ayağı olan savunma mensupları maalesef bundan mahrum kalıyor. Devletin imkânlarıyla sanırım ki avukat adaylarının veya stajyer avukatların iki sene olmasa da altı ay kamudaki stajı, yargıdaki, adalet saraylarındaki, adliyedeki stajı bu adalet saraylarında yaptırılıp aynı zamanda tıpkı hâkim ve savcı adaylarına tanınan özlük haklar tanınabilir diye düşünüyorum. O zaman gerçekten silahların eşitliği ilkesi ortaya konur, gerçekten bu üçlü sacayağında da savunma dediğimiz unsurun devlet tarafından dikkate alındığı ve değer verildiği ortaya çıkar.

Biz İYİ Parti olarak, bu bir toplumsal sorun, kamuda çalışırken emek vermiş, sosyal hayatından, aile hayatından vazgeçmiş, dört sene de beş sene de hukuk okuyarak hukuk hayalini gerçekleştirmiş insanların bir sene ücretten, aylıktan mahrum kalması; onların ekonomik hayatlarını, aile hayatlarını sekteye uğratacağı düşüncesindeyiz. Yani düşünün, Ali Bey kamuda çalışıyor, bu arada hukuk fakültesini bitirmiş, bir sene ücretsiz izin aldığında -maaşına güvenerek bir araba almış olabilir, ne bileyim bir kooperatif için kredi çekmiş olabilir, ev için bir bankaya borçlanmış olabilir- bir sene çok uzun bir zaman, birikimleri de o bir yılı karşılamayabilir. Altı ay adliyede devletin işini görüyor stajyer avukat, o zaman devlet bu adliyedeki staj döneminde avukatlara en azından asgari ücret tutarında bir ücret verebilirse -tüm avukatlara aslında sadece kamuda çalışan avukatlara değil- tüm avukatlara bunu verebilmiş olursa bu sorunu daha rahat çözmüş olabiliriz diye düşünüyoruz. Ama devletin şu anki maddi imkânları buna müsait değilse -onu da bilemiyorum- en azından demin söylendiği gibi yani kurumunda beş yıl kıdeme sahip bir avukat varsa ya onun yanında staj yapsın ya da stajı yapabilecek şekilde, mesai saatleri ayarlansın. Yani bu gayet kolay, yapılabilir bir işlem. Böylece bu arkadaşların da problemini çözeriz gibime geliyor.

Yine, baktığımızda, bu 3'üncü maddede yapılan değişiklikle de zaten -lütfen yanlış anlamayın, yanlış anlayacaksanız beni hiç anlamayın- ikinci baroyla ilgili şaibeler var yani çeşitli iddialar var. Bu, parasal konuyla getirilecek menfaatler de bu şaibelerin ve iddiaların ortaya dökülmesine ve bu iddiaların ve şaibelerin doğruluğuna bir zemin hazırlayacak gibi düşünülüyor. Oysa avukatlar cübbelerinde delik ve düğme olmayan insanlar, hiçbir yerde önlerini iliklemiyorlar. Ne yapılmalı? Gene bu şaibeleri ortadan kaldırmak için, ikinci baroya ekonomik anlamda menfaat sağlandığı düşüncelerini ortadan kaldırmak için tarafsız olduğuna inandığımız, adaletin savunucusu avukatların üye sayısına göre bu düzenleme yapılabilir. Kimin üyesi çoksa... Ki siyasi partilere hazinenin yardımı da aldıkları oy oranında belirlendiğine göre, böyle olursa bu tür söylentiler ortadan kalkar diye düşünüyoruz. Yani kanun yapmak kolay ama bu kanunun hukuki olması çok önemli, toplumda adaleti sağlaması çok önemli. Sizler sayısal üstünlüğünüze dayanarak bir kanun devleti olabilirsiniz ama hukuk devleti olmak için bizlerin görüşlerini de lütfen dikkate alın. İnşallah hayırlı olur.

Ben, her şeye rağmen, olumsuz olmasına rağmen -yine de bir emek var- emeği geçenlere teşekkür ediyorum ama bu şekliyle bu kanunun hiç kimseye bir menfaati olmadığı kanaatindeyim.

Bir de özel sektörde çalışan insanlara sigortalı çalışarak staj yapma hakkı veriyorsunuz ama kamuda çalışanlara bu hakkı vermemekle -o zaman, bilemiyorum, İbrahim Hocam kusura bakmasın- Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki "eşitlik" ilkesine de bir aykırılık oluşmuyor mu? Bu da bir değerlendirilirse iyi olur diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.