KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Şimdi, Ramazan Bey nerede? Ramazan Bey gidiyor ama...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Genel Kurulda bir çalışması var.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bak, arkasından konuştu demeyin bana, konuşuyorum.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Tamam.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Şimdi, Ramazan Bey'in biraz önceki açıklamalarıyla 1'inci maddenin gelme amacını, gerekçelerini ortadan kaldırdı arkadaşlar. Ramazan Bey, iyi bir hukukçudur, Adalet ve Kalkınma Partisinin, AKP'nin en iyi hukukçularından biridir. Ona bile sorulmadan, onun bile görüşü alınmadan at imzayı, gönder buraya, olmaz. Olmaz yani böyle şey olmaz. Şimdi, Ramazan Bey diyor ki: "Hâkim olamadı, savcı olamadı." Alternatif iş hâline geliyor ya bu düzenlemeyle, avukatlık artık alternatif iş. Yani "Ben doktorum ama aynı zamanda avukatım arkadaşlar. Aynı zamanda şuyum, aynı zamanda avukatım arkadaşlar." diye alternatif iş hâline geldi. Şimdi, Ramazan Bey "'Hâkim olamadı, savcı olamadı; avukat oluyor.' mesleği değildir." dedi. Çok güzel konuştu, çok güzel bir laf "'Hâkim olamadı, savcı olamadı; avukat oluyor.' mesleği değildir." dedi. Bir de İstanbul Hukuk mezunuymuş, ben de İstanbul Hukuk mezunuyum.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Evet, biz de İstanbul Hukuk mezunuyuz.

RAFET ZEYBEK (Antalya) - Hepimiz İstanbul Hukuk mezunuyuz.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Ankara var arkadaşlar.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) - Başka üniversiteler de var arkadaşlar.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - İstanbul ağırlıkta burada.

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - Bir de oradan bölünelim.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - İstanbul Hukuka geldiğimiz zaman, ben sol görüşlü bir kardeşinizim, sol gelenekten geliyorum, ben siyaset yapacağım dedim. Hem okulda siyaset yaptım, hem çıkınca siyaset yaptım; partiye üye oldum. SODEP, SHP ve şimdi CHP'de devam ediyorum ama İstanbul Hukuka gelen benim arkadaşlarım "Ben hâkim, savcı olacağım, biz partiye üye olamayız, siyaset de yapmayacağız." dediler. Şimdi Yargıtayda ya da hâkimler olarak belirli yerlerde. İşte, bunun için sizin bu avukatlardan, yanlış anlamayın, hâkim -tırnak içinde- devşirme politikanız yanlış, yanlış arkadaşlar. Yanlış, yanlış... Oraya geldim şimdi. Bunu, söylemek zorundayım.

Onun için 1'inci maddeye geldik. 1'inci maddede arkadaşlar, alternatif iş hâline gelmiş avukatlık. Bu maddeyle, avukatlık stajı yapacak kişilerin sigortalı bir işte çalışabilmesinin, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapanların da görevlerinden ayrılmadan avukatlık stajı yapabilmesinin yolu açılmış durumda. Şimdi, bu madde her ne kadar bu pozisyonlarda bulunan ve avukatlık stajı yapmak isteyen kişiler için olumlu gibi görünse de avukatlık mesleğinin, ne yazık ki arkadaşlar, itibarını azaltan bir düzenleme bu. Dolayısıyla işini terk etmeden avukatlık stajını yapacak kişilerin de yapacakları staj sonunda sahip olacakları "avukat" unvanının içinin açıkça boşaltılması anlamına geliyor bu düzenleme. Hiçbir avukatın yararına olacak bir düzenleme değil, "İkinci işi avukatlık" anlamına gelecek bir düzenleme. Şöyle ki, avukatlık stajı, arkadaşlar, avukatlık mesleğinin başlangıcıdır. Avukatlık stajı bir kurs ya da sertifika programı değildir. Siz bu durumda bir kurs, bir sertifika programı hâline getiriyorsunuz stajı. Aynı şekilde avukatlık mesleğini ifa edebilmek için gerekli olan avukatlık ruhsatnamesi de herhangi bir sertifika ya da kursa katılım belgesi niteliğinde değildir. Vatandaş "Arada avukatlık stajı yapayım, oradan da bir belge alayım." diye çıkmasın.

Bu düzenlemeyle birlikte Avukatlık Kanunu'na göre ilk altı ayını mahkemeler ve savcılıkta geçirmesi, son altı ayını da avukat yanında tecrübe kazanmak amaçlı çalışarak geçirmesi hüküm altına alınmış stajyer avukatın staj dönemini resmî -tırnak içinde- bir naylon staj sürecine dönüştüreceği açıktır. Avukat stajyerlerin yaşadığı birçok sorun dururken ücret almadan, esnek mesai saatlerinde ve esnek iş tanımlarında çalışırken bu sorunlara bir çözüm bulmak yerine avukatlık stajının özüyle bağdaşmayan bu düzenleme mesleği bir alternatif iş hâline getirecektir. Oysaki, avukatlık mesleği savunma için son derece önemli, hukuk fakülteleri ve hukuk kurumlarının yozlaşmasıyla birlikte birçok sorunla boğuşan bir meslektir. Stajyer avukatların mesleğin onuruna yaraşır bir şekilde mesleğe hazırlanmaları, bu süreçte güvenceli koşullarda çalışabilmeleri için çıraklara dahi zorunlu olan ücretin stajyer avukatlar için de getirilmesi mutlaka gerekmektedir. Stajyer avukatların ücretsiz iş gücü olduğu varsayımıyla, avukat da olamadıkları için, sigortalı başka bir işte çalışmalarının yolunun açılması mevcut durumu daha çıkmaza sokacaktır.

Siz bu düzenlemeyle şunu kabul ediyorsunuz: "O kadar hukuk fakültesi açtık, ihtiyaç ve istihdam fazlası avukat sayısıyla karşı karşıyayız; bu durumu kabul ediyoruz. Avukatlık mesleğinin itibarı azaldı, bunu da kabul ediyoruz." diyorsunuz. Bununla birlikte, avukat stajyerler ücretsiz iş gücü hâline geldiler ve geniş iş tanımlarıyla her şeyi başarmaya çalıştıkları rekabet içerisinde kaldılar. Güvenceli çalışma koşullarının önüne, stajı bittikten sonra...

(Uğultular)

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Turan Bey, dinlerseniz, yani insicamım bozuluyor. Zaten bu iş alt komisyona gidiyor arkadaşlar, Ramazan Bey dedi ki 1'inci madde için "Bu madde sıkıntılı." Kaldırınca, 2'nci ve 3'üncü madde de... 2'nci de de "Barolarla aramızda bir sıkıntı yok." diyorsunuz Barolar Birliği olarak. E, ne gereği var bu işin? Tümden kaldıralım geçelim arkadaşlar, bitirelim geçelim.

Arkadaşlar, siz de tüm bunları kabul edip "Tüm bu sorunlara şöyle bir çözüm sunalım: Bir avukat stajyer en azından ulaşım ve yemek giderini karşılayabilsin diye giyim mağazasında satış danışmanlığı da yapabilir, bir lokantada garson da olabilir." diyorsunuz arkadaşlar.

Fransız Yazar Moliere'in söylediği "Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı." diye baroların bize verip bizim de ofisimize astığımız bir yazı var ya, o yazının zaten Türkiye'de gerçekliği yok. Asıyoruz, asıyoruz, konuşuyoruz; asıyoruz, asıyoruz, konuşuyoruz ama icraatta da bir şey yok. İş alanları daralan avukatlar, sokaklarda hak arama hürriyetini kullanan ve cübbeleriyle yerlerde sürüklenen avukatlar, müvekkili adına savunma yapıp da savunmasında -mesleğini icra ettiği hâlde- suç işlediği iddia edilen avukatlar ve yargılanan avukatlar. Ya arkadaşlar "Anasının babasının ismi sorulmadan yargılanmayan bir avukat, hukuk mesleğini ifa edemez." diye bir kanı yerleşmeye başladı. Bir avukat arkadaş "Ben yargılanıyorum." dediği zaman "Bravo sana, avukatlık yapmışsın." deme kanaati oluşmaya başladı bende çünkü bu Türkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devleti yok, demokrasi yok. "Yargılanmayan avukat, görevini yapamayan avukat anlamına gelir." diye bir kanaat şu anda oluşmuşsa düşünün bu demokrasi iklimini.

Yani, iktidarınız güvencesiz çalıştırmayı özendirmekle kalmayıp güvencesiz çalışmayı bununla kanunlaştırıyor arkadaşlar. Bu düzenleme de naylon stajın söze dökülmüş hâlidir. Düzenlemeyle birlikte, bir kamu hizmeti olan avukatlık niteliksizleştiriliyor yani bu kelimeyi bile kullanamıyorum, görüyor musunuz? Çünkü nitelik kalmadı ki bu kelimeyi kullanalım yani avukatlık mesleğinin niteliği kalmadı. Velev ki bu düzenleme tüm yaraları saracak, avukat stajyerlerin tüm dertlerine çare olacak, o zaman da kamu kurumlarında çalışanların ücretsiz izne çıkarak geçirdikleri bu süreç, özel bir yerde sigortalı olarak uzaktan ve esnek çalışma modellerinde çalışanların ücret alarak geçirdikleri bir süreç hâline dönecek, dolayısıyla eşitlik ilkelerine aykırı bir durum var burada. Yani Anayasa'nın yine 10'uncu maddesindeki -benim dün ezberimde olan ama okurken Anayasa'ya uygun olsun diye okuduğum 10'uncu maddesine- eşitlik ilkelerine aykırı. Bir taraftan, ücretsiz olarak kamuda çalışıyor, bir taraftan ücretini alıp da özelde bulunuyor.

Son olarak, bu durumda siz kamu kurumlarında çalışanları ve stajyer avukatları ücretsiz iş gücü olarak gören işveren avukatlara ne yazık ki göz kırpmışsınız arkadaşlar. Yani bu işveren avukatlar var ya, şimdi, adam gidiyor, bir yerden... Eskiden -yanlış anlamayın, Kıbrıs mezunu var mı içinizde, bilmiyorum ama- bizim zamanımızda Kıbrıs'tan mezun oluyordu ya da başka hukuk fakültelerinden, yanında 20 avukat çalıştırıyordu, AKP'den de TÜRK TELEKOM ya da başka bir şeyi alıyordu, Allah... Sabah gelmez, akşam gelmez; 20 avukat, işveren avukatlar... Yani bu düzenlemede işveren avukatlara da göz kırpmak istemişsiniz. Ancak bu düzenleme, getirdiğiniz ücretsiz izin meselesi de dâhil, nereden tutarsanız tutun hukuka uygun bir durumda değil. Bu nedenle arkadaşlar, çekin şu düzenlemeyi, çekin de gidelim şu Genel Kurulda çalışmalarımıza devam edelim.

Teşekkür ederim Başkanım.