| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 45 Milletvekilinin; Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4389) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .04.2022 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu tartışmaya bir iki cümle de ben katmak ihtiyacı hissettim. Yani şu an itibarıyla, baktığımızda, Türkiye ekonomisinde, özellikle kurların istikrara kavuştuğunu iddia edebiliriz, nitekim öyle de, son zamanlara bakarsanız, çok bir oynama olmuyor, işte, 14,50-14,80 arası gidip geliyor. Fakat değerli arkadaşlar, bu, sahici bir rakam değil; bu, müdahale edilmiş olduğu için bu rakamla karşı karşıyayız. Yani eğer ekonominin gerçeklerini yaşamaya kalkarsak çok daha başka şeylere gelecek.
Ha şimdi, şunu söyleyebilirsiniz: "Ya, tamam da milletin kafası karışmıştı, kurlar her gün değişiyordu, bir istikrar getirildi." Doğru, ben de demin konuşmamda söyledim, bir istikrar getirildi. Bunun bir maliyeti var; bir. İkincisi; bu maliyet, işin ilginç tarafı, Sayın Cumhurbaşkanının söylediğinin aksine Türk ekonomisini dolarize etti esasında, her şey dolara bağlanmış durumda şu anda, anlatabiliyor muyum. Çünkü Türkiye'de 2 tane para var, 1'i Türk lirası, Merkez Bankası yönetiyor, 1 tanesi dolar, onu da FED, Amerikan Merkez Bankası yönetiyor. Biz 2 parayla yaşayan bir ülkeyiz ve dolayısıyla da işler karıştı. Ha şimdi, şunu diyebilirsiniz, demin ki konuşmamda söylediğim gibi, bir perspektif sundunuz, yeni ekonomi politikaları cinsinden. Bu politikalar başarılı olabilir mi? O günlerde ben Sayın Bakanla da konuştum, Nebati Bey'le dedim: "Ya, bu perspektif olarak..." Mesela, ithal ikamesi politikaları, Türkiye 1960 ila 1980 arasında yirmi yıl ithal ikamesi politikaları uyguladı, ne yaptı? İthalata konu olan malları, yerli üretimi destekledi, faizle destekledi, gümrük duvarlarını yükselterek destekledi. Fakat sonuçta ne olduk diye baktığımızda değerli arkadaşlar, işte, rahmetli Demirel'in söylediği oldu, 70 sente muhtaç bir Türkiye hazinesiyle 1980'de noktalandı. Dolayısıyla da şimdi, bunu tabii, şöyle ifade edeyim: Bakın, değerler ve fikirler, fikirlerimiz farklı olabilir ama değerlerimiz önemli burada diye düşünüyorum. Fikirlere tartışarak bir yol bulunabilir veya -işte ne bileyim ben- anlaşamadığınız konusunda anlaşırsınız, anlaşmış olursunuz. Fakat değerler çok önemli değerli arkadaşlar.
Şimdi, o bakımdan baktığımızda biz diyoruz ki: Bu ekonomi çarkı yoksulların lehine dönsün. Çünkü sonuç olarak herkes bir hayat yaşıyor ve eğer hayatının önemli bir kısmını yoksulluk içinde yaşıyorsa bu ülkede yaşayan bir insan olarak buna itiraz etmek lazım diye düşünüyoruz; bu, bir değer, benimsediğimiz bir değer. Şimdi, ben, sizlerin de öyle düşündüğünüze eminim. Ama uygulama olarak baktığınızda, getirdiğiniz iktisat politikaları bakın, 2019'dan beri ben yakından izliyorum, tamam, pandemi çok önemli bir etkiydi, hesap edilmeyen bir şeydi ama hep şunu gördüm: İş dünyasına destek vererek siz bu işin içinden çıkacağınızı düşündünüz. Ben de hep konuşmalarımda söylüyorum, iktidarın en önemli hatası, pandemiyle birlikte gelen krizin sadece arzla ilgili olduğunu düşünmesi hâlbuki öyle değil ya da sadece öyle değil, bir de talep yanı var. Yani insanların geçimleri var, insanların gelirleri var, alım güçleri var. Dolayısıyla da burada sizin tercihleriniz, belki siz böyle düşünmüyorsunuz ama her ne hikmetse bu ülkede iktisat politikalarını dizayn edenler... Ya, demin söyledim, sordum "TMSF niye bu kadar büyüyor, ne oldu da büyüyor?" Çünkü sürekli para pompaladı Merkez Bankası piyasaya ve bir likidite genişlemesi oldu ve finansallaşma oldu. Finansallaşma eğer üretimle eş değer gitmiyorsa kötüdür ve biz o kötülüğü yaşıyoruz. Yani şu an itibarıyla baktığımızda Allah aşkına, şu kanunu... Dün konu oldu, bilenleriniz biliyor, duymuşsunuzdur, TÜİK'in enflasyon rakamlarına alternatif olabilecek rakamları açıklamak yasaklanacak, üç yıl ceza verilecekmiş, hapis cezası.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Şimdi, öyle bir şey yok.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Hayır, hayır yani basına düştü benim bildiğim kadarıyla.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yalanlanmadı.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Yalanlanmadı. Ha, şimdi, olur olmaz ayrı mesele ama...
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Orada bir düzenleme gerekiyor ama...
ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Her kafasına esen bir açıklama yapıyor.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ya, tamam, bir düzenlemeyi konuşabiliriz, eyvallah; ben ona itiraz etmiyorum. Ama bu iş böyle olmaz yani anlatabiliyor muyum. Çünkü gerçekten de Türkiye'de şu anda -Orhan öyle söyledi ama biraz kızgınlığından söyledi- enflasyon almış başını gidiyor yani bunun önüne geçmemiz lazım çünkü bu yoksullara yani sizin de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlarsanız...
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Toparlayacağım.
Yani demek istediğim şu: Hepimizin benimsediği değerler aşağı yukarı belli, kimsenin zenginden yana diye bir tavır içinde olacağını sanmıyor, varlıklılar daha da varlıklı olsun diye burada milletvekilliği olmaz herhâlde ama uygulanan ekonomi politikaların büyük bir kısmının böyle olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ederim.