KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi benim çok kısa sorularım olacak, o sorulara yazılı olarak yanıt verirseniz memnun olurum.

Bu, kurum olarak görev ve sorumluluklarının arasında gemilerin seyir emniyeti ve denizde can ve mal güvenliğini arttırmak var yani o konuda çalışmalarınızı çoğaltmak gerekiyor.

İçinde bulunduğumuz dönemde Türk boğazlarının ne kadar önemli olduğunu, bir dönem birileri laf etse de Montrö Boğazlar Antlaşması'nın ne kadar kritik bir anlaşma olduğunu ciddi bir şekilde test ederek Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşı sırasında gördü. Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşın en kritik ülkelerinden biri de Türkiye'ydi. Bu anlamda, ben iki hususu size sormak istiyorum, merak ederek soruyorum: Birincisi, Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaşta Türk sularına giren ve boğazları geçme girişiminde bulunan bir savaş gemisi oldu mu? Bu süreçte ne gibi önlemler aldınız, neler yaptınız? Yani, o denetimleri nasıl sürdürdünüz?

İkincisi, bizim bildiğimiz, daha doğrusu kamuoyuna yansıyan, yine savaş nedeniyle Karadeniz'de 3 adet deniz mayını bulundu ve imha edildi. Kıyı Emniyeti olarak mayınların tespitinde siz de görev aldınız mı? Kamuoyuna yansıyan 3 adet mayının haricinde bir başka mayın bulundu mu ve yeni mayınların tespitine yönelik nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Buna ilişkin teknik anlamda ve eğer tabii, gizlilik söz konusuysa gizliliği de esas tutarak yanıtlamanızı rica ediyorum.

Daha önce Sayıştayın gündeme getirdiği, bizlerin de Komisyon toplantılarında eleştirdiğimiz doğrudan temin konusu var. Bu, yapılan ihalelerin sayısının, parasal olarak miktarının fazla olduğu noktasında konu edilmişti. Bu anlamda Sayıştayın ve bizlerin eleştirilerini dikkate alarak doğrudan temin yöntemine son verdiniz mi, yoksa verecek misiniz? Öyle bir niyetiniz var mı, onu öğrenmek istiyorum. Bu konuda hassas davranılıp davranılmadığını açıklamanız adına, son beş yılda doğrudan temin yöntemiyle ne kadar, kaç liralık mal veya hizmet alımının gerçekleştirildiğini bize açıklamanızı rica ediyorum.

Bir de son olarak gelen, Cumhurbaşkanlığı makamına, milletvekillerine, kurul üyelerine, kurum ve kuruluş yetkililerine arz edilmek üzere elimde hem ihbar hem şikâyetleri içeren bir uzun dilekçe var. Bunu burada okumak istemiyorum aslını astarını çok bilmediğim için. Mobbing uygulandığını söyleyen bir Kıyı Emniyeti çalışanının oradaki, kurum içerisindeki ilişkileri anlatan bir mektubudur bu. Bunu da size takdim edeceğim; eğer uygun görürseniz, buna da ilişkin, o kişinin de ileri sürdüğü ve yanıtlanmasını istediği hadiseye ilişkin görüş belirtirseniz memnun olurum. Yok, belirtmezseniz de en azından bu konudaki dilekçenin size ulaşması noktasında bir görev gördüğümü ifade etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum.

Esin Hanım'ın söylediği gibi, biz Kıyı Emniyetini yerinde gördük, gezdik, çalışmalarına baktık ama tabii, KİT Komisyonu Başkanımız da söyledi, bazı önemli kuruluşları yerinde görmekte çok büyük yarar var. Örneğin, ben Makine ve Kimya Endüstrisine gittim geçen günlerde, gerçekten belli alanlarda yapılan çalışmalar açısından çok doyurucu bilgiler aldım ve Türkiye'nin hem silah sanayisine hem de savunma sanayisine yönelik katkıları açısından çok önemli bir çalışma yürütüyor; bundan memnuniyet duydum. Bizim kurumlarımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumları. Biz bu kurumların, gerçekten, diğer toplantılarda da söylediğim gibi, liyakatle, güvenle başarıya doğru gitmesini isteyen insanlarız çünkü sonuçta siyasi iktidarların dönemleri sona erer ama bu kurumlarını Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece, tabii bazıları da özelleştirilmediği sürece Türkiye'nin KİT'leri olarak biz arkasında desteğiz.

Son olarak da Kıyı Emniyetinde engelli kadrosunda çalışan kaç yurttaşımız var? Bu, bizim devletimizin, kanunlarımızın bize verdiği hak doğrultusunda sınırda mı, doldurdu mu, üstünde mi? Bu konuda da bana engelli arkadaşlarımız için bilgi verirseniz... Bunun da teşekkürünü yapıyorum şimdiden.

İyi ve güzel günler olsun, her şey kalbinize göre olsun.

Teşekkür ederim.