TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Evet, arkadaşlar, en fazla itirazın olduğu maddelerden biri 1'inci madde. Keşke kanuna imza atan arkadaşımız burada heyecanlı heyecanlı konuşup konuştuktan sonra da burayı terk etmeseydi. Son dönemlerde "başkanlık sistemi" dediğimiz sistem geldikten sonra en üzüldüğüm konulardan biri milletvekili arkadaşların kanun metinlerine, kanun taslaklarına imza atıp sonra da sahip çıkmamaları. Zehra arkadaşımız heyecanlı heyecanlı konuştu, dedi ki: "Bütün büyükşehirleri bu madde etkiliyor, ben Erzurumluyum Erzurum'u da etkiliyor." 2021 yılına baktığımız zaman Erzurum'da bir tane fuar düzenlenmemiş, keşke ondan da haberi olsaydı.

Değerli arkadaşlar, özellikle sadece bir belediyenin zabıtaları fuar alanına göndermesini tartışırsak yanlış yapmış oluruz. Biz kanun yapıyoruz burada; bugünkü sistemde de bürokrasi, bakanlıklar kanunu bir metin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuyor, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri de bu kanun taslağını, yaptığı çalışmaları komisyonlara gönderiyorlar.

Değerli arkadaşlar, özellikle komisyon üyelerinin bu kanunlar, maddeler üzerinde tek tek çalışmaları gerekiyor. Bizler muhalefet milletvekilleri olarak bu kanun maddelerindeki önerilerimizi sunuyoruz ama öyle bir noktaya taşınıyor ki sanki karşıyız, "Muhalefet karşı, iktidar bu kanuna sahip çıkıyor." noktasına taşınıyor. Bir defa biz kanuna karşı değiliz, ihracatı destekleme kanunlarına da karşı değiliz. Biz bu kanunun maddelerindeki metin hazırlıklarında yapılan yanlışlıklara, yani sadece bir kanun maddesi hazırlanıyor "Tamamen yetkiyi bana ver, ben sonra değerlendiririm." biz bunlara karşıyız. 1'inci madde diyor ki: "Yerel yönetimlerin reklam paylarını kaldıracağım." Oo, iktidar milletvekilleri ayağa kalkıyor, "Biz ihracatı destekliyoruz." Ya, ihracatı desteklemeyle ilgili madde 1'inci madde değil; 3 tane, 5 tane fuar düzenleyen firmaları destekleme. Bu firmalar gelirlerinden yerel yönetimlere "reklam gideri" diye bir pay versin, buna neden itiraz ediyorsunuz? Şimdi, size soruyorum: Tamam, şimdi biz bu kanunu koyduk, bu gelirleri kaldırdık, İstanbul gibi yerde 100 bin kişi, 200 bin kişi geliyor, onlarca stant açılıyor, orası çöplüğe dönüyor, yüzlerce afiş asılıyor, her taraf çöplük içerisinde; bir yerel yönetim olarak ben onu niye kaldırayım? Kaldırmasam ne olacak? Bu sefer gelip bize diyeceksiniz ki: "Ya, bir kanun maddesi koyalım, çöpleri kaldırmadığı için bu belediye başkanını görevden alalım mı?" Bunlar hizmet veriyorlar, bu hizmetin karşılığını biz vermeliyiz.

Şimdi araştırıyoruz, bu yerel yönetimler yani Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar olduğu Bakırköy Belediyesi buraya neden gitmiş? Arkadaşlar, 143 milyon alacağı var, gitmese iktidarsınız siz bu belediye başkanına hesap soracaksınız: "Niye gitmiyorsun bu kadar alacağın var?" Şimdi, o firma herkesi dolandırmış, devleti de dolandırmış, belediyeyi de dolandırmış. E, siz kanun koyuyorsunuz ki "Bundan sonra artık o firma hiçbir şey ödemesin." Bu doğru değil, gelin, bu maddeyi tartışalım. Yerel yönetimlere bir pay ayıralım, belli bir rakam ödensin. "İhracatçılar buradan ödemiyor." Allah'ını seversen uluslararası şirketler gelecek buraya, hepsi orada stant açacak, yerel yönetimlere çöp gideri ödese ne olur, ödemese ne olur? Size soruyorum ya, ödesin. Yerel yönetimler hizmet ediyor, onun altyapısını hazırlıyor, çöpünü topluyor, orayı dizayn ediyor, düzenliyor, hazırlıyor; belli bir rakam ödensin. Şunu tartışabiliriz: Zabıta oraya müdahale edemez, gelin, bunu tartışalım; içeri giremez, bunu tartışalım ama bir pay koyalım; yanlış, tamamen ortadan kaldırmak yanlış. Öyle bir noktaya taşıyorsunuz ki sanki biz ihracata karşıyız, çıkıyorlar "İhracat rakamları böyle oldu." Özellikle Zehra Hanım "Biz 2000 yılında geldiğimizde ihracat şöyleydi, bugün buraya geldi." Ben de Zehra Hanım'a sorarım: 2000 yılında geldiğin zaman sanayide imalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde kaçtı, bugün kaç? Bire bir aynı ya, hatta düşmüş 2 puan, bire bir aynı ya; bir şey değişmemiş. 2002'de dış borcumuz 131 milyon dolar iken bugün 2021 Aralıkta 440 milyar dolar. Şimdi hazinenin borcu 2002'de 243 milyon Türk lirası iken bugün baktığımız zaman 3 trilyon 109 milyar Türk lirası. Böyle bir karşılaştırma olmaz ki, biz burada sanki ihracatçıları destekleme kanunu yapıyormuşuz gibi "İhracat rakamları bu kadar, siz ihracatçılara vereceğimiz desteklere karşısınız." Burada ihracatla ilgili, ihracatçıları destekleyecek hiçbir kanun maddesi yok. Burada sadece TİM'e çökme maddeleri var, "çökme" diyorum, çökme maddeleri var ya. TİM'in yetkilerini elinden alıp atamayı dahi Bakanlığın yapma maddesi var ya, böyle bir şey yok. Yani bizleri ikna edin, gelin, bu maddeleri tek tek konuşalım, maddelerdeki eksikleri; biz ne düşünüyoruz, bir de bizi dinleyin, dinleyin yani "Ne diyorlar bunlar?" Biz şunu, bu kanun metnine, taslağına karşıyız demiyoruz ki. Yanlış yazımlar var, bürokratlar, bürokrasi "Bana yetkiyi ver, ben sonra değerlendiririm. Ben ister 100 milyon ceza keserim, ister 1 milyon ceza keserim, sen bana bu yetkiyi ver." diyor. Biz de diyoruz ki: Olmaz, bu Komisyon sana o yetkiyi vermez, neye göre ceza keseceğini belirler. Gelin, bunu konuşalım. Aynı şeyi konuşuyoruz aslında ama uygulamıyoruz. Arkadaşlar, büyük sorumluluk var. Sizler, Sanayi Komisyonu olarak en fazla çalışan komisyon üyelerisiniz. Son dönemlerde, özellikle son dönemlerde kanun maddelerine hiç bakmıyorsunuz ve hiç ilgilenmiyorsunuz ve hiç destek vermiyorsunuz. Tamamen geçsin, gitsin, ne getiriyor, ne götürüyor, hangi madde neyi getirdi, neyi götürdü bakmıyorsunuz. Ondan sonra da üç ay sonra, dört ay sonra aynı kanun metnindeki taslaklar, maddeler buraya geliyor, tekrar konuşmaya başlıyoruz. Onun için sizden isteğim: Gelin, 1'inci maddeyi düzenleyelim. Yerel yönetimlerin gelirlerini, reklam gelirlerini de tamamen kaldırmayalım, orada bir aksaklık varsa ona göre bir kanun maddesi hazırlayalım, birlikte buna imza atalım, burayı düzenleyelim diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.