KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi bize yanıt gelmediği için ben o soruları tekrar sormak istiyorum. "Yanıt verdik." dediniz ama yanıt hâlâ...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - İsterseniz yazılı olarak da verebilirsiniz Sayın Sertel.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yazılı olarak yerine gelmediği için... Gerçekten o yanıtları almış olsaydım bu soruları burada sormazdım. Yazılı olarak vermeyeceğim, özellikle sorduklarımı bir kez daha okuyacağım çünkü yerine gelmediği için... Cevap verildiği zaman ben o cevaplara bakacaktım, ona ilişkin sorular soracaktım, şimdi soruları tekrar sormak zorundayım.

Ben alt komisyonda, özelleştirilen limanların yönetim kurullarıyla ilgili sorduğum soruların tutanaklara geçmesi ve gerçekten cevap alabilmek için bir kez daha soruyorum. Şeffaf olarak yanıtlanmasını da istiyorum.

İşletme hakkı devri yoluyla özelleştirilen 15 limanın yönetim kurulunda bugün itibarıyla kurumu temsilen görevlendirilen kişilerin isimleri ve meslekleri nedir? Meslekler çok önemli, bazı limanlarda modacı çıktı. Modacı, bildiğimiz moda işiyle uğraşan kişinin limanla uğraştığını gördük. Tüccarın, tacirin limanda yönetim kurulu üyesi olduğunu gördük. Onun için özellikle soruyorum: Hangi limanda, hangi kurumu, hangi tarihten bu yana kimler temsil etmektedir? Bunu öğrenmek istiyorum.

Son üç yılda kimler yönetim kurulu üyeliklerinden ayrılmıştır? Önceki yıllarda ben burada KİT Komisyonu üyesiyken "Esma Ataç Beki" diye bir isim duymuştum. Bir araştırdım, Esma Ataç Beki Alidaş Limanı'nda Yönetim Kurulu üyesi, modacı çıktı. Hâlen görevine devam ediyor mu; ayrıldı mı, ayrılmadı mı bilmiyorum ama modanın limanla olan ilgisini de hakikaten çözemedim.

Özelleştirilen limanlarda kurumu temsilen görevlendirilen yönetim kurulu üyelerinin aldıkları aylık ücreti sordum, ona da cevap... "Geldi." diyor Başkanımız, inanıyorum gelmiştir ama benim elime gelmedi.

Raporda bir de şüpheli alacaklar benim dikkatimi çok çekmişti, bu da şirketin 2020 yılını 9.1.2 no.lu bulguya ilişkin soruydu. Şüpheli alacaklar... Şirketin 2020 yılı ticari alacaklar tutarının 92 milyon 731 bin lira olduğunu, bunun 62 milyon 458 bin lirasının da şüpheli alacak yani tahsil edilmesi zor olan alacak olarak gösterildiği ortaya çıkmıştı. Şimdi, şüpheli alacaklardan ikisinin miktarı oldukça büyük ve uzun yıllarda tahsil edilemedi. Bunlardan biri Ordu liman işletmecisi Çakıroğlu'ndan alınan 20 milyon 200 bin liralık alacak, diğeri ise benim yaşadığım İzmir'de Konak Pier kiralarından oluşan "İZMER" adlı firmadan 16 milyon 940 bin liralık alacak. Ya, Denizcilik İşletmeleri alacağını nasıl oluyor da alamıyor, nasıl oluyor da devlet kurumu zarara sokulabiliyor? Yani nasıl oldu bu paralar kaçtı? Bunları sordum. "Bugün itibarıyla şirketin toplam alacağı nedir, şüpheli alacağı ne kadardır?" dedim. "2020 yılından sonra tahsil edilen alacak oldu mu?" diye sordum, yanıt alamadım. Alacakların çok uzun yıllardır tahsil edilememe, yükümlülüklerini yerine getiremedikleri hâlde bu firmaların sözleşmelerine niye fesih yapmıyorsunuz, niye feshetmiyorsunuz? Parayı alamıyorsunuz, kirayı alamıyorsunuz hâlâ sözleşme feshi olmuyor; bunun gerekçesini sordum, ona da yanıt yok. Ordu Limanı'ndan ve Konak Pier'den kaynaklı alacaklarınızı tahsil edebildiniz mi? "Konak Pier'i kiralayan İZMER firması kime aittir?" diye sordum. Bu firmaya kiralamadığınız hâlde 1988 yılından bu yana yirmi dört yıldır tolerans gösterilmesinin nedenini sordum. Yirmi dört yıldır bu firmaya bir tolerans var, alacak birikimi var. Konak Pier'den alacak tutarınızın son durumu nedir? "Hâlen aynı işletmeci mi devam ediyor, yoksa bu sözleşme feshedildi mi?" diye sordum, yanıt gelmediği için tekrar soruyorum: Konak Pier'in bugünkü durumuyla oradan elde ettiğiniz gelir nedir?

Sonunda da, 2020 yılına 9.4 no.lu bulguya ilişkin sorular sordum. Özetle bu bulguda İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle 15 Mart 2005 tarihinde yapılan devir protokolüyle İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredilen iskelelerin geri alınmasından bahsedildiğinden söz ettim. Buna gerekçe olarak iskelelerin amacı dışında kullanılması, üçüncü şahıslara verilmesi ve ticarethaneye dönüştürülmesi gösteriliyor. Buraya kadar her şey güzel, tamam. Siz de buna istinaden bir inceleme başlatmışsınız, yerinde tespitler yapmışsınız. İstanbul Büyükşehir Belediyesinden iskeleleri iade etmesini istiyorsunuz. Otuz günde iade etmesini istemişsiniz. Bunu da anlarım ama anlaşılamayan şey bu: Bu işi neden tam tamına on beş yıl sonra yaptığınızdır. Bu sözleşme, bu kiralama on beş yıl önce yapılmış. On beş yıldır bu iskeleler bu şekilde kullanılıyor. Birilerine kiraya verilirken siz neredeydiniz? İstanbul Protokolü'nün yapıldığı 2005 yılından 2009 yerel seçimlerine kadar AK PARTİ'li Belediye Başkanları yönetti; rahmetli Kadir Topbaş'tı Belediye Başkanı -Allah rahmet eylesin- sonrasında Mevlüt Uysal göreve geldi. Yani bu iskeleleri devralan, iskeleleri amacı dışında kullanan, o iskeleleri ticari amaca açan da AK PARTİ'li belediyeler ama siz Belediye Başkanlığı Ekrem İmamoğlu'na geçene kadar hiçbir hareket göstermemişsiniz, on beş yıl beklemişsiniz, sonra 2020 yılında harekete geçmişsiniz ve diyorsunuz ki: "Buralar ticari anlamda kullanılıyor." Yani o da şu: İstanbul Büyükşehir Belediyesinde üst düzey görevde bulunan Fahrettin Soran Türkiye Denizcilik İşletmelerinin Yönetim Kurulu üyesi olduktan sonra hemen faaliyete geçiliyor. Fahrettin Soran'ın ilk görevi, uzun yıllar hizmet verdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesine karşı bir savaş açmak oluyor. On beş yıldır aynı kişilerin kullandığı ve gerçekten hiçbir şekliyle değişiklik olmadığı hâlde -şimdi soruyorum yani- bu iskelelerde el koyma işleminin gerekçesi nedir? "Bu iskelelerin hangilerinin hangi amaçla kullanıldığını bize açıklayın." dedim. "Bu iskeleleri ticari olarak kullananlar İBB'nin önceki yönetimine ve şimdiki yönetimine kira ödemişler midir geçmişte? Hangi iskelede kaç adet ticari faaliyet vardır, bunlardan alınan kira nedir? Bu iskelelerin İBB'den alınması için bir talimat mı aldınız? İBB yönetimi iskelelerin amacına uygun kullanıldığına dair size bilgilendirme yaptı mı şimdiki yönetim? Buna rağmen iskeleleri ısrarla istemenizdeki amaç nedir?" diye sormuştum. Vallahi bu sorulara yanıt alamadım, bu soruları tekrar sordum. Şimdi mutlaka yanıt gelmiştir Başkan "Geldi." diyorsa ama o yanıt bize nasıl gelmedi, onu da bilmiyorum.

MUSTAFA TUNCER (Amasya) - Gelmemiş.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Gelmemiş mi?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakıyoruz.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Bakacağız, bulursak bu yanıtları bir kez okumuş olacağız ama özellikle bunlara yanıt vermenizi istiyorum Sayın Genel Müdür Yardımcısı, rica ediyorum yani. Kendi adıma da rica etmiyorum yani benim şahsi bir durumum değil bu, şahsi konuşmuyorum. Biz burayı denetleyeceksek bu sorulara yanıt alacağız, onun üstüne konuşacağız, konuşmamızı bina edeceğiz. Yani böyle bir şey olmaz, gerçekten böyle bir denetimi ilk defa yapıyoruz, yedi yıldır ilk defa bir kurum, bir KİT Komisyonunun alt komisyonunda sorulan sorulara yanıt vermiyor; ilk defa karşılaşıyorum. Hakikaten baştan bu toplantıyı yapalım mı yapmayalım mı diye arkadaşlarla tartıştık, konuştuk. Hadi, ortam bozulmasın diye içimize çektik ve devam ettik ama böyle bir toplantı eksik bir toplantıdır, arkadaşlar da bunu herhâlde takdir ederler.

Ben teşekkür ediyorum Başkanım.