KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, aslında güzel bir noktaya geldik. AK PARTİ Zonguldak Milletvekili Sayın Polat Türkmen de bizimle aynı fikirde. Yani aslında önceliğimiz kura yapmamak.

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Hepimiz aynı fikirdeyiz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ya, bu tehlikeli, yanlış bir şey değil yani.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Devam edin, kötü bir şey demedi ki arkadaşlar. Sayın Yavuzyılmaz, kötü bir şey demediler, devam edin.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Hepimiz aynı fikirdeyiz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Önce ben konuşmuştum da o yüzden.

Biz, bölge milletvekilleri olarak TTK'ye yapılacak işçi alımlarında kura sistemini iyi bir yöntem olarak görmüyoruz öncelikle. Yani önce 1942 yılından itibaren Türkiye Taşkömürü Kurumuna alınan işçilerin işe alınma metotlarının bugüne uyarlandığındaki en çağdaş olan, en teknik, en verimli yöntem neyse bunun uygulanması gerektiğini söylüyoruz. O nedenle bugün, AK PARTİ iktidarda, Cumhuriyet Halk Partisi muhalefette ama seçime kadarki periyotta, önümüzdeki periyotta işçi alınması durumunda -ki bunu zaten talep ediyoruz- böyle bir kura sistemi değil, bu işi gerçekten liyakatli yapabilecek işçi adaylarının doğru yöntemle tespit edildiği bir metodun öne çıkmasını istiyoruz.

Diğer taraftan, seçimlerden sonra da Millet İttifakı Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, AK PARTİ muhalefetinde de yine burada karar verdiğimiz şekildeki işe alım yönteminin uygulanmaya devam etmesi gerekiyor. Neticede devlette devamlılık esastır, Türkiye Taşkömürü Kurumu parti iktidarları değişse de yine var olmaya devam edecektir. Bu kısım kritik. Onun dışında eğer kura sürecinin içine "Şehir dışından biz almıyoruz, zaten başvuramıyorlar." denmesi çok gerçekçi bir yaklaşım değil. Sonuç itibarıyla Türkiye'de maalesef öyle büyük bir kuralsızlık var ki genel anlamda her alanda fırsatçılık ve kurnazlık hep öne çıkmış ve ödüllendirilmiş bir ülke durumundayız. Özellikle son dönemde bu öyle yüksek bir seviyeye ulaştı ki o nedenle kura çekimi noktasında şehir dışında olan pek çok kişinin de ikametgâhlarını Zonguldak bölgesine taşıyarak bu kuralara katıldığını hepimiz biliyoruz. Hatta o dönem ben bu kurallarla ilgili yoğun bir çaba içine girmiştim çünkü kura çekimiyle ilgili süreçte görev alan noter vekili aynı zamanda AK PARTİ'nin belediye meclis üyesi adayıydı. Ben bunun doğru ve sağlıklı bir yöntem olmadığını ifade etmiştim. Yani sonuçta noter dediğimiz bir otoritenin tamamen tarafsız olması ve tarafsızlık zırhıyla kendisini koruyor olması gerekir, ona yönelebilecek birçok eleştiri ve baskı karşısında ayakta kalması gerekir ama noterin vekili yani kurayı yöneten kişi AK PARTİ'nin belediye meclis üyesi adayıydı, seçildi de zaten ondan sonra ve ben de kura çekimine davet edildiğimde tribündeki yerimi almıştım denetim yapmak için. Davet edildiğimde gittim, kura çekimine iştirak ettim, çektim de kuraları. Dediler ki: "Hem eleştiriyorsun kura çekimini birçok yönüyle hem de gelip kurayı çekiyorsun." Şimdi, biz, tabii, Millî Piyango İdaresinin de yaptığı çekilişleri denetlediğimiz için çekilişe katılırsam, buraya kadar gelirsem ancak denetimi gerçekleştirmiş olacağım için buraya kadar geldim dedim. Ancak o şekli denetim yeterli değil. Neticede neyi hedefliyoruz biz işçi alımında, nasıl bir üretim verimliliği hedefliyoruz? Yöntemi ona göre belirlememiz lazım. O yüzden 1940'lı yıllara kadar uzanan pek çok işe alım metodunun arasından doğru tercihi mutlaka yapmalı ve bunu da uygulamalıyız. Ancak bu düzenlemeyi kim yapacak, şu anda kim yapabiliyor? AK PARTİ yapabiliyor. Ben de diyorum ki: Ya, yapın düzenlemeyi.

Şimdi, diğer bir konu da şu: TTK'nin Maden Makinaları Fabrikası adı verilen merkez atölyesi var. Merkez atölyesinde de pek çok ürünü ATEX sertifikalı ürün yani alev yaymaz. Burada kataloğunu da göstereyim. Buradaki pek çok ürünü, bunların büyük çoğunluğu ithal kalemi, bunu TTK üretiyor, bu konuda TTK yönetiminin gerçekten takdire şayan bir çabası var. Bunun için teşekkür ediyorum. Çok kıymetli. Hem BOTAŞ'a hem Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna verilen siparişleri ürettiler, üretim süreçlerini yönettiler, sertifikalandırılması kısmını da başardılar ve neticede bu siparişlerin gereğini zamanında, geciktirmeden yerine getirdiler. BOTAŞ dediğimiz kurum da yine dünya markası olan bir Türkiye Cumhuriyeti devleti şirketi. Diğer taraftan, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, yine doğal gaz çıkarılması aşamasında kullanılacak pek çok malzeme tedarik edeceği listede tedarik listesine TTK'yi de aldı. Şu anda, özellikle benim de üzerinde durduğum, Zonguldak'a savunma sanayisinin gelmesiyle ilgili, TTK'nin tarihsel rolünü bir kez daha burada oynayarak Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun ağır ve hafif silah gruplarının parçalarının üretilmesiyle ilgili çeşitli görüşmeler başladı ve devam ediyor. Bu doğrultuda bazı adımlar da atıldı, ben de yakından takip ediyorum. Bir mühimmat kutusunun -bu elimde gördüğünüz mühimmat kutusunun- merkez atölyelerinde üretilmesi için bazı çalışmalar şu anda yürüyor yani fizibilitesi şu anda yürüyor; hem üretilecek hem verimli olacak, belki kalıplar gerekecek. Bu şekilde, TTK'yi, genel müdürlüğü Ankara'da değil ama genel müdürlüğü Ankara'da olan bir kurumdan çok daha fazla diğer devlet kurumlarıyla koordinasyon kuran bir duruma da hep birlikte getiriyoruz.

Şimdi, bugüne kadar bu üretilen ATEX sertifikalı ürünlerle ilgili, 2017 ve 2021 yıllarında, aslında ithal kalemi olan ancak yerli ve millî olarak ürettiğimiz bir süreçte, 13 milyon 732 bin 57 avro tasarruf ettirmiş olduk. Yani bu da bugünkü kurla 238 milyon 937 bin 792 lira. Böyle büyük bir tasarruf, ithal ikamesini gerçekleştirmiş olduk. Bu doğrultuda, Kurumun çalışmalarının devam etmesinin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Ancak, özellikle bu ATEX sertifikalı ürünleri üretirken, merkez atölyesinde de birçok AR-GE faaliyetini gerçekleştirirken bunun da yerlilik ve millîlik oranının maksimum olması, aynı zamanda da bu üretimi kurum kapasitesiyle kendi bünyesinde yapmasının öncelenmesi gerekiyor. Neden? Çünkü TTK'ye aynı bizim baktığımız, ona kol kanat gerdiğimiz gibi ve buradaki stratejik taş kömürü üretiminin kritik sürecine, yönetimine katkı sağladığımız gibi, aynı şekilde de eğer bu ATEX sertifikalı ürünler ve merkez atölyesinde üretilecek ürünler TTK bünyesinde üretilirse, kendi işçileri ve teknik kadrosu ve "know-how"la birlikte üretilirse bu da TTK'nin kıymetini daha fazla artıracak ve özel sektörün yaşadığı pek çok ekonomik dalgalanma da yine bu üretimin devamını sağlayacaktır. Bu kısım kritik, bu kısma da dikkatinizi çekiyorum.

Bir soru: Dünyada taş kömürünün ton maliyeti nedir? Türkiye'deki demir çelik fabrikalarının, Erdemir, Kardemir fabrikalarının yine taş kömürü ton alım maliyetleri nedir? TTK'nin üretim maliyeti nedir ve demir çelik fabrikalarına satış fiyatı nedir? Bunları sizden talep ediyorum.

Diğer taraftan, TTK'nin şöyle bir özelliği var. Yani neredeyse Zonguldak'ın üçte 1'inin arazi, arsa, binaları TTK'ye ait diyebiliriz; bu bakımdan çok kıymetli. Zonguldak'ta özellikle şehir planlama ve yapılaşması maden ocaklarının etrafına kurulduğu için dolayısıyla buna bağlı olarak da bu alanda büyük bir sıkıntı ve sorun var. Bunun aşılması için TTK'ye ait olan mülklerle yapılacak düzenlemeler çok önemli. Bu yapılamadığı takdirde Zonguldak şehri, sıkışmış, nüfusunun artması ve genişlemeye de çok imkân vermeyen bir sürecin içine giriyor. Bu bakımdan da TTK'ye ait olan... Daha önce ben birkaç tane örnek vermek istiyorum ve son durumlarını sormak istiyorum. Mesela, Zonguldak'ın dışından gelen her vatandaşın, turistin ziyaret ettiği, bugün KİT Komisyonu üyelerini Zonguldak'a davet etsek, koluna girip koşa koşa "Gel bak, ne kadar güzel bir doğa harikası." diyebileceğimiz Fener Mahallesi'nde daha önce TÜGVA'ya bir alan tahsis edilmişti yani bir kira karşılığı bir tahsis oldu, daha doğrusu böyle bir girişim oldu.

TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU GENEL MÜDÜRÜ KAZIM EROĞLU - Girişim oldu, tahsis olmadı.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Girişim oldu, devamı olmadı. Hatta ben de katıldım, orada, bunu Fener Mahallesi halkının ve Zonguldaklının istemediği yönünde ve o dönemde gidip bunun olmaması için TTK'ye de -hem çok sahip çıkıyorum ama yanlışına da yanlış- siyah çelenk bırakmıştım, sebebi buydu. Bunun son durumunu soracaktım, siz yanıtladınız.

Diğer taraftan, yine Zonguldak'ta, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün Zonguldak ziyaretinde, hemen Zonguldak'taki limandan, sahilinden karaya çıktığı yerin yanında yer alan, Maden Mühendisleri Odasının da bulunduğu çok kıymetli ve tarihî nitelikteki bir tesis vardı, aynı zamanda orada işletilen de lokali vardı. Zaten halka açık bir yerdi yani herkes girebiliyordu ve halkın kullanımına açıktı. Daha sonra şöyle bir söylem gelişti: "İşte, biz burayı halka açacağız." Ya, zaten halka açık olan bir yer halka bir daha nasıl açılacaksa? Yani böyle garip bir ifadeyle, savruk ifadelerle, neticede buradan Maden Mühendisleri Odasının çıkarılması istendi. Buranın adına da "Millet Kıraathanesi" denilecek. Ya, millet zaten bizim milletimiz. Millet bu binayı, bu tarihî özelliği ve niteliğiyle birlikte zaten kullanıyor. Şimdi, burada, dikkat çekmek istediğim konu şu benim: Nedir bu Zonguldak'taki maden mühendislerinin AK PARTİ'den çektiği? Nedir bu?

Şimdi, ben size daha önceki Alt Komisyon toplantısında ya, Kurum kadrosunda yer alan personel ne kadar maaş alıyor diye sordum Maaş geldi, aylık ortalama maaşta en geride mühendis var, maden mühendisi var. Ya, böyle bir şey olabilir mi?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım Sayın Vekilim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben, Enerji Bakanlığı yetkililerine söylüyorum: Böyle iş olur mu? Bir sıkıntı, sorun olduğunda da "Hop, mühendis hapse." Olur mu devlet kurumunda? Şimdi, buradaki zincirleme yanlışı şöyle işaret edeyim: Ben "Millet Kıraathanesi"nden hareket ederek söyledim, maden mühendislerine yönelen saygısızlık aynı zamanda. Zaten halka açık, herkes geliyor, kullanılıyor, bir de Maden Mühendisleri Odası var orada, tarihi kökleşmiş.

Zonguldak'ta Bülent Ecevit Üniversitemiz var. Üniversitemizin de bir maden fakültesi var. Şimdi, ben, burada bütün katılımcılara, milletvekili arkadaşlara sorayım: Zonguldak gibi yüz elli yıllık madencilik kültürü olan bir şehirde yer alan üniversitedeki maden fakültesine bu yıl itibarıyla yerleştirilen maden mühendisliği öğrenci sayısı kaç; bir tahmin edebilir misiniz? Ben söyleyeyim, sıfır.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Tercih etmemişse ne yapacağız?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ettireceksiniz.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Nasıl?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ettireceksiniz. Olur mu? Maden mühendisinin maaşını yerlerde süründüreceksiniz, "TTK ha kapandı, ha kapanacak." "Öyle oldu, böyle oldu." denilecek. Ülkedeki, hemen Zonguldak'ta, TTK'nin yanı başındaki Kardemir, Erdemir Demir Çelik Fabrikalarına siz yurt dışından kömür getireceksiniz, yurt dışında o kömürü çıkaran mühendisler kendi ülkelerinde o parayı kazanacaklar, işçiler o parayı kazanacaklar ama gün gelecek, sizin ürettiğiniz taş kömürünün verimliliği düşecek, işçi sayısı düşecek, mühendis sayısı düşecek, altından lojmanını çekip alacaksınız, imkânlarını kısıtlayacaksınız ve netice itibarıyla da maden mühendislerinin geldiği durum; bakın, sadece, bir genç bakıyor meslek dalları arasından, Zonguldak'ta bile maden mühendisliği fakültesini tercih etmiyor.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Vekilim, toparlayalım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Toparlıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Burada artık o sorunu, sıkıntıyı gencte bulup da kendine pay çıkarmayan siyasete ve AK PARTİ'nin bu anlayışına da pes diyorum.

TTK'de, depremlerde tahlisiye, kurtarma ekibimiz var; çok kıymetli, çok. Biz de dedik ki: Bu kıymetten bütün Türkiye istifade etsin. Deprem zamanında hepimizin büyükşehirlerde, şehirlerde, Anadolu'da yakınları, aileleri, tanıdıkları veya vatandaşlarımız var yani hepsini bütünleyerek söylüyorum. Dedik ki: Olası İstanbul depremi için şöyle bir çalışma yapalım; Zonguldak'taki TTK'den ve rödovans sahalarından emekli olan madencileri alalım, onlara TTK'de bir yenileme eğitimi verelim. Tabii ki TTK'nin doğrudan eğitimi ve sistemi depreme yönelik değil ama bir madenci mesleki sürecini doğal bir arama kurtarmacı olarak geliştirdiği için dolayısıyla zaten konulara hâkim. Bu bakımdan bir eğitim alsın ve binlerce emekli madenciden de oluşan bir deprem arama kurtarma ordusu kuralım. Bu taleple birlikte geldik, TTK yönetimiyle görüştük, Enerji Bakanlığından da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak talepte bulunduk maalesef, olumlu bir yanıt alınamadı. Yani deprem konusunda bile, olası İstanbul depreminde on binlerce, belki yüz binlerce binanın yıkılabileceği hesaplanırken, İstanbul'a deniz yoluyla bile ulaşabilecek arama kurtarma ekipleri Zonguldak'ta hâlihazırda varken -emekli madenciler dâhil- böyle bir ordu kurmak mümkünken Enerji Bakanlığı bu konuda adım atmadı. Bizim çalışmalarımız daha farklı şekilde devam ediyor.

Sadece TTK'nin deprem arama kurtarma ve doğal felaketlerdeki kurtarma ekiplerindeki varlığı bile, TTK'yi tek başına Türkiye'de en önemli kurumlar sıralamasında üst sıralara taşımaktadır.

TTK'nin Kozlu Kılıç'ta yer alan ve artık doğru düzgün kullanılmayan eski lojmanlarının da bulunduğu bir bölge var. Bu bölgeye daha önce yüksek katlı olmayan, sosyal donatı alanlarının bulunduğu bir TOKİ yapılması -zaten Kılıç'ın yer aldığı yeşilliğin ve doğal güzelliğinin içinde, böyle, vatandaşlarımız için o bölgede, hem bölgenin nüfusunu arttıracak hem de Kılıç'ın dokusuna sahip çıkacak bir yapı- önerisi getirmiştik. Bu süreçle ilgili ben TTK'den yine bu konuda çalışmalarına devam etmesini talep ediyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ederiz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ve son olarak da teşekkür edeyim.

Yani şöyle: Bazı kurumlar vardır, onların bazı üretimleri vardır ve varlığı Türkiye için çok stratejik, büyük bir öneme sahiptir. TTK de öyle bir kurumdur. Yani taş kömürü olmazsa demirden çelik üretemezsiniz. Karadeniz'de Rusya ile Ukrayna savaşırsa, Boğaz önünde mayınlı vesair tehlikeler olur da şu anda Karadeniz Bölgesi'nde ithalat durursa, Doğu Akdeniz'de yine -sıcak çatışma bölgesi- bir problem olur da Türkiye eğer taş kömürü ithal edemezse şu anda, Türkiye'de demir çelik fabrikaları durur. Demir çelik fabrikaları durursa Türkiye savunması ve sanayisi büyük bir tehlike altına girer. Yani bugün eğer Türkiye Taş Kömürü Kurumu Erdemir'in, Kardemir'in sadece yüzde 9'unu, taş kömürü ihtiyacının yüzde 9'unu karşılıyorsa, biz şu anda büyük bir tehlike altındayız demektir. Bu bakımdan, mutlaka Kurumun desteklenmesi gerekir. Nasıl ülke savunması için bizim kullandığımız bir tankın ihtiyacı olan benzini, maliyeti şu kadar, şöyle, böyle gibi konuşmuyorsak burada, TTK'nin de yine zararının boyutunu bu yönüyle değerlendirmemiz gerekir. TTK, aslında demir çelik fabrikalarıyla bir bütün olarak düşünüldüğünde, toplamında zarar üreten bir kurum değildir, toplamında sektöre büyük bir kâr sağlayan, altyapıyı da kuran bir kurumdur.

Bu bakımdan, ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Kurum bünyesindeki üretiminizin çok kritik olduğunu ve bu konuda daha özenli davranmanız gerektiğini tekrar ifade ediyorum. Her zaman da Kurumun yanında olacağız. Dediğim gibi, iktidar değişir, Türkiye'de iktidarlar değişir ama devlet bakidir, sürekliliği de bizim için önemlidir. Bu bakımdan, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz ama sizleri de dikkatle takip ettiğimizi de bilmenizi istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.