KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi, ben konuşmamda TRT'ye özellikle bu dış yapımlar noktasında değinmek istiyorum çünkü TRT'nin parasının önemli bir miktarı dış yapımlara gidiyor. TRT'nin 2021 yılı içinde on bir aylık geliri 5 milyar 678 milyon 54 bin 521 lira. Kurumun gelirinin yüzde 80'i dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlere harcanıyor, yüzde 80'i. Bu hizmetler içerisinde dış yapım olan dizi ve programlar da yüzde 20 pay alıyor. Bu paylara dış yapımlarda 2019 yılında 1 milyar 250 milyon 647 bin lira, 2020 yılında 1 milyar 372 milyon 305 bin lira, 2021 yılının ilk on bir ayında 1 milyar 250 milyon TL ödenmiş. Yani, rakamlar bize küçük gelmeye başladı ama eski parayla 1 milyar 250 milyonu 1 katrilyon 250 trilyon olarak düşünün.

Dış yapımlara bu kadar para harcayan TRT'nin reklamlardan elde ettiği geliri söyleyeyim size: 578 milyon lira. Yani sadece dizilere on bir ayda 1 milyar 250 milyon vereceksiniz... Koskoca TRT, hani 16 tane kanalı var, dünyanın radyosu var; e var arkadaş, doğru ama niye reklam alamıyor? Niçin reklam konusunda TRT başarısız? Niye özel kanallar reklamlardan dünyanın parasını götürürken TRT sadece 578 milyon lirayla yetiniyor, bunu sormak lazım. Çünkü neden biliyor musunuz? Güvenceleri var ya, bandrol var ya arkalarında, onu gördüğü zaman çalıştırmıyorlar yani reklamcılarını çalıştırmaları lazım. Hatta özellikle reklam departmanını çalıştıramadıkları için reklamı özelleştirmişlerdi, reklamcılar da TRT'yi dolandırdı; topladılar reklamları, paraları aldılar kaçtılar; onun da soruşturması hangi aşamada, bilmem. Ya, bir taraftan dış yapımlara milyarlar akıyor, bir taraftan da ödediğinizi açıklamıyorsunuz ve "ticari sır" diyorsunuz. Ya böyle bir ticari sır olamaz!

Şimdi, ben Uyanış Selçuklu dizisine bölüm başına 2 milyonun üzerinde para ödendiğini öğrendim. Bu doğru mu; değil mi? 2,5 milyon mu bölüm başına, 3 milyon mu, onu da bilmiyorum ama ben milletvekiliyim ve ben burada, bu Kurumu denetlemekle mükellefim, harcamalarına da bakmak zorundayım. Acaba bu dizi 3 milyonluk bir dizi mi? Haftada 3 milyon harcanacak bir dizi mi, değil mi yani getirisi ne, reklamı ne? Ara kuşak reklamlarında bu dizi geriye dönüşü sağlıyor mu? Sayın Başkan, üzülerek söylüyorum, reklam bütçesine baktığın zaman bunu sağlamadığını görüyoruz. Diziler güzel olabilir, izlenebilir ama özel sektörden bu zararı tazmin etmek, bu zararı kazançla telafi etmek gerekir diye düşünüyorum.

Yani, ben sordum tabii, tek tek dizileri, isimlerini yazdım, emek harcadım. Sayın Başkan, mesela TRT Kurdî'de bir dizi var. Dizilerin Kürtçe ve diğer lehçelerde seslendirmesini yapıyorlar. Doğru yapıyorlar yani biz o bölgede yaşayan insanlar için hem Kürtçe hem diğer lehçelerde o dizilerin izlenmesinden de çok memnun oluyoruz ama bu dizilerin seslendirilmesine neredeyse dizi kadar para verdikleri iddia ediliyor. Şimdi, bu noktada da bir şey var. Ben soruyorum şimdi, bana yine cevap vermeyecekler yani bana değil, KİT Komisyonuna dosya geliyor, milletvekillerinin sordukları sorulara verilen yanıtlara bakın. Şimdi ben soruyorum: Bu dizilerin seslendirmesi için hangi dizide, bölüm başına ne kadar ödeme yapıyorsunuz? Seslendirme için ödenen toplam miktar nedir? diye soruyorum. Bunu sormak benim görevim ya, asli görevim. Bu nedenle kimse bize kızamaz, kimse bize sinirlenemez "Niye bu soruyu sordun?" diyemez.

Yine sordum Sayın Başkan, dedim ki: Ya arkadaşlar, hangi AK PARTİ milletvekili, hangi MHP milletvekili, hangi CHP milletvekili, hangi HDP milletvekili, hangi İYİ Parti milletvekili, hangisi televizyonunuza -TRT'ye- çıktı, hangisi? Bir günden bir güne... Ya, biz bütün kanallara çıkıyoruz, TRT'ye çıkma heveslisi de değiliz ama şu var: TRT Haber'de milletvekillerinin yaptıkları işlerin de haber olması gerektiğini... Geçmiş dönemde TRT Haber'de, TRT'de yapılan bazı örnekler vardır. Örneğin, Binali Bey, bir taksiye binmişti, takside vatandaşı dinlemişti, çok da güzel program olmuştu, izlenirlik, reyting oranları vardı ama hiçbir muhalefeti kabul etmeyen ve muhalefete muhalefet eden bir TRT'yle karşı karşıyayız.

Bakın, bunun en son örneğini söyleyeyim: 600 binin üzerinde insan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitinginde, Milletin Sesi mitinginde buluştu. TRT'de -TRT Haber'de- tek satır, tek kare, tek görüntü haber olmadı ama ne zaman haber olduk biliyor musunuz arkadaşlar? Recep Tayyip Erdoğan'ın haberi yer alırken. CHP mitingine yer verilmediği gibi, Kemal Bey'in söylediklerinin üzerine konuşan AK PARTİ'li milletvekilleri ve Genel Başkan Yardımcıları olunca hemen yerimizi aldık. O da çıktı, mesela Grup Başkan Vekili, Genel Başkanımıza yanıt verdi. Orada hemen gerekli yanıtları Ömer Çelik konuştu, Numan Kurtulmuş konuştu, Fahrettin Altun açıklama yaptı -devlet memuru Fahrettin Altun ama siyaseti sizden, benden iyi yapıyor, AK PARTİ'li milletvekillerinden iyi yapıyor- onun açıklamalarına yer verildi. İşte, ancak o sayede Kemal Bey'in miting yaptığını, ne söylediğini, 600 bin kişinin Maltepe'de toplandığını ona karşı verilen yanıtlardan TRT izleyicisi öğrenebildi. TRT bu olamaz yani bir ana muhalefet partisinin genel başkanı devasa bir miting yapacak, tek satır söylenmeyecek, sonra böyle olacak.

Sonra Sayın Başkan, asıl üzücü olan şu, biz yakalıyoruz, biz izliyoruz: Bakın, TRT'de haber spikeri -Cengizhan Cevahiroğlu diye yazın, izleyin bunu- Ömer Çelik'le yaptığı bağlantıda şöyle konuşuyor Sayın Başkan: "Kamu çalışanları -memur, bürokrat- her daim titiz olmak zorunda." falan diyor, sonra diyor ki spiker: "Böylesine bir harekât öncesinde Başkomutan Erdoğan'a yönelik bu açıklamalar hepimizin moralini bozmaz mı? Dikkatimizi dağıtmaz mı? Asker, bürokrat, kamu çalışanı, herkes birilerini tehdit mi edecek?" diye soru soruyor. Spiker, yorumlu bir soru sorar mı? Soramaz yani bizim meslekte öyle bir şey yok. Yorumcunun işi ayrıdır. Mesela, TRT'de televizyonda yorum programları oluyor, çıkıyor, siyasi yorum yapıyor; tamam ama bir spiker, soruda yorum yapamaz yani meslek ilkelerine aykırı ama böyle yorum yaptıkları gibi... tabii ki yönetim kurulu üyeleri de bizim Genel Başkanımızın aleyhinde "tweet" atar. Yani yönetim kurulu üyesi ama hâlâ kendisini trol olarak görüyorsa bizim diyecek bir şeyimiz yok ki. Yani niye atarsın onu soruyoruz, bilmiyorum, ne cevap veriyor arkadaşlar; vermiyorlar da.

Şimdi, ben sordum, alt komisyonda da sordum. 2020-2021 yılında Parlamentoda temsilcisi bulunan Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, MHP, AK PARTİ, bütün bu partilerden -Demokrat Parti, Saadet Partisinin de temsilcileri var, İşçi Partisinin de var- arkadaşlar, hangisine ses verdiniz, hangisine söz hakkı tanıdınız? Kaç dakika? Yok böyle bir şey ya!

Şimdi, benim asıl önemli olarak söylemek istediğim şu: Biz, doğru işleri doğru söyleriz yani yapılması gereken işleri söyleriz. Doğruya doğru yöneltmeye çalışıyorum ben. TRT artık muhalefete muhalefet eden bir kurum hâline getirildi ne yazık ki. Kartal İmam Hatip Lisesinden Bilal Erdoğan'ın arkadaşıydı -kulakları çınlasın- İbrahim Eren, sonra TRT Genel Müdürlüğü yaptı 2017-2021 yılları arasında, şimdi görevden alındı. Arkadaşlar, o arkadaşımız Genel Müdürlük binasını beIN Sports'un Harbiye'deki -Ulus binaları depreme dayanıklı değil diye- beIN Media Group'un TV8 kanallarının bulunduğu Ayazağa'daki yerleşkesine kiracı olarak taşıdı. Şimdi, ben soruyorum: TRT'nin kendi binasında güçlendirme çalışmaları yapılıyor mu? TRT'nin o tarihî binası, o dokusu, İstanbul'daki o güzelim bina korunma aşamasına getiriliyor mu? Yoksa buraya taşındığı için... Şu anda benim duyumum da şu: Digiturk ve beIN Sports'un en tepedeki Türk yöneticisi konumuna gelmiş İbrahim Eren. Yani bir kurumu alıp kiraya götürmek, ondan sonra o kurumun başında en tepeye gelmek ne kadar etik değerlerle örtüşüyor, onu bilmiyorum. Tabii, bu, arkadaşların sorunu değil ama asıl sorun o eski binanın tekrar kullanılır hâle getirilmesi, o tarihî dokunun da korunması gerektiği noktasındaki düşüncemi arz ediyorum.

TRT'nin İstanbul Çamlıca İstasyonu hariç diğer TV, FM ana vericileri, zorunlu emeklilikler nedeniyle azalan teknik personel sayısının yetersizliğiyle, istasyonlarda yaşayan güvenlik görevlilerinin işlemine bırakılmış vaziyette. Buradaki güvenlik görevlileri arızadan anlamaz. Bir taraftan milyarları dış yapımlara veriyoruz, teknik işçi-personel noktasında burada zafiyet yaşatılıyor ve gene TRT Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında bir protokol yapıldı. Daha önce TRT verici istasyonlarını kurmuş olan işletmeci şirket tarafından...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, toparlayalım.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Tabii, bitiyor Başkan.

Diyanet radyolarının arıza ve bakımları TRT personeli tarafından yapılacakmış. Ya, arıza müdahale ücreti 1.500 lira olarak belirlenmiş yani kurum burada külliyen zarara uğratılmış. Asıl sorun TRT'nin personeline kendi işi dışında başka işler yaptırılması; güvenlikçilerle arıza çözdürülmeye çalışılmaz, oraya teknik olarak mutlaka destek sağlanması lazım.

TRT Market var, TRT'nin yaptığı ürünler var, satışlar var; birçok şey var, birçok konu var ama vaktim yok. Ben bir tek şeyi söyleyeyim: Avrupa Yayın Birliği EBU'nun medya zirvesi TRT'nin ev sahipliğinde 23 ve 24 Mayısta İstanbul'da düzenlendi; sanırım başarılı bir organizasyon oldu. Bu zirvenin organizasyonu TRT'ye ne kadara mal oldu? Organizasyon işini hangi firmaya, hangi ihale yöntemiyle, hangi bedelle verdiniz? Gelen konukların ulaşım ve konaklama masrafları kim tarafından karşılandı, ödendi? Bunları merak ediyorum.

Ayrıca, TRT Arapça 19 Mayısta YouTube üzerinden yayınladığı videoyla bir gündem yarattı. Bu linkte videonun yorumları iki gün boyunca kapatılmadı, ulusal kurtuluşumuzun başkumandanı Mustafa Kemal Atatürk için hakaret dolu yorumlar onun altına yazıldı; yayılmasına sebebiyet verildi Sayın Başkan. Bunun gibi TRT World ve Arapça'da akıllarda soru işareti bırakacak videolar var. Bunların altında Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı'mızın kahramanlarına hakaretler edilmektedir. Bunlara dikkat etmek gerekiyor.

En son bir mektup geldi, o mektup da beni gerçekten üzdü. Burada sormak istiyorum: Mesela Zahid Sobacı'yla ilgili çok olumlu şey söylüyor oradaki çalışanlar. Diyorlar ki: "Gerçekten çok çalışıyor, kendisinden Allah razı olsun. Personelle ilgili hak ve hukuk dengesini gözetiyor, gece gündüz çalışıyor kurumda ve kısa sürede sevilen bir isim hâline geldi." Ben, kendisine, bu noktada, bu arkadaşların önerisi doğrultusunda teşekkür ediyorum ama TRT Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak'ın da tam tersi olduğunu söylüyorlar. "Tam da takıntılı bir kişiliğe sahip olduğu için..." diyorlar falan falan...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yani, bu, şimdi, burada... Sayın Sertel yani bu, buraya şimdi nereden geldi? Lütfen...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ama asıl önemli olan şu: İbrahim Eren döneminde bir odayı...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yani bunu söylemek hoş bir şey değil.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Hoş değil de ben söyleyeyim. Bana gelen yanıtın hoş olan kısmı da var, kötü olan kısmı da var.

İbrahim Eren döneminde bir oda PlayStation oynanan bir oda hâline getirildi. O odada Yönetim Kurulu Başkanı sıklıkla vakit geçiriyormuş. Bu, tabii, bir iddia; ben bunu soruyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - E tamam, bu, bir iddia...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Yok, geçirmiyorsa beraber o odaya gidip baskın yapacak değiliz, herkes vicdanına karşı sorumludur, kurum personelinden gelen bilgiyi burada aktarıyorum.

Teşekkür ederim.