| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4469) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .05.2022 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel değerlendirme...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bizim maddeyi neden "Çıkaralım." diyorsunuz ağabey?
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Efendim?
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bizim maddeyi niye "Çıkaralım." diyorsunuz?
Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Şimdi, onu anlatayım size efendim.
Genel değerlendirme kısmında da değindiğim üzere, yetkilerin tek bir otoriteye teslimiyeti kurulları işlevsizleştirmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Bakıldığı zaman, bunca kurul ve kuruluş zaten tek bir kişinin inisiyatifinde çalışmaktadır; isteği makamlar istediği kişilerle doldurulmuş durumdadır. Bir kişinin bu kadar muktedir olduğu bir ortamda bu yetkinin mantığı anlaşılamamaktadır. Şimdi, sorum şu: Siz, Devlet Su İşlerine mi güvenmiyorsunuz, yoksa Devlet Su İşlerinin kararlarına mı inanmıyorsunuz?
Bakınız, Paris İklim Zirvesi'ndeki yaklaşım ve bu bağlamda yapılan anlaşmalar hâlihazırda ekolojik olaylara yaklaşımımızı göstermiştir. Amerika'nın bu süreçte takındığı tavır, Türkiye'nin de genel tavrı hâline gelmiştir. Yani, bırakalım "karbon salınımı" adı altında atılan adımları, genel anlamda "Ekoloji mi, sermaye mi?" sorularının cevabında kazanan hep sermaye olmuş, müthiş bir ekolojik yıkım meydana getirilmiştir. Özellikle, kuraklık gibi yakın geleceğimizi tehdit eden bir gerçeklikte çözüm öneriniz gerçekten bu mu?
Ben, sürece şeffaf yaklaşıldığını düşünmemekle birlikte eksik kalındığını gözlemleyebiliyorum. Belki de burada -gerek muhalefet gerek iktidar vekilleri olsun- bu süreçte hep bir eksiklik yaşandığını... Göllerimiz kururken, nehirlerimizin debileri düşerken yeterli önlem almak yerine hep siyasi hamasetle bu süreci yürütüyorsunuz. Peki, madem kuraklık ve iklim değişikliği gibi önemli 2 husus var "Başka ne yapılabilir?" sorusunu sormak gerekir.
Özellikle, Çevre Komisyonunda yaşanan tartışmalara bakıldığında, Çevre Mühendisleri Odası Başkanının değerlendirmesi, Komisyon Başkanı tarafından siyaset yapmaması gerektiği gerekçesiyle kesilmiştir. Bakınız, Türkiye'de siyaset sadece kurum ve kuruluşlarda değil, ilkokul seviyelerine kadar düşmüş durumdadır. Dolayısıyla, siyaset aslında hayatın her yerine empoze edilmiş ve bu da beraberinde kutuplaşmaya neden olmuştur. Gel gelelim siyasilerin belirlediği politikalar yine hayatın birçok alanında olumsuz etkilere neden olmuştur. Şimdi, siyasilerin uyguladığı politikaları eleştirmek siyasi bir tutum değil, insani bir gerekliliktir; bu konuyu da eleştirmiş olmak isterim.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ana mottolarının başında "gücünü azaltan bir Cumhurbaşkanı" "yetkisi kısıtlandırılmış bir Cumhurbaşkanı" gibi ifadeler kullanılıyordu. Gelinen noktada, Cumhurbaşkanı, bırakın mevcut yetkilerini, suyun akışına dahi karar verecek bir pozisyona getirilmek isteniyor.
Şimdi, mühendis olarak ben bir değerlendirme yapayım. Bir proje müdürü -hangi disiplinden olursa olsun- büyük bir projeyi yürüttüğü zaman sadece görev verir ve işini takip eder, işin ince detaylarına kesinlikle girmez; yöneticilik budur. Bir projede bile böyle yönetiliyorsa, bir ülkenin yönetimi nasıl tek bir kişinin iradesine bırakılır; bunu izah etmek son derece zor.
Bu maddenin gözden geçirilmesi ve kesinlikle kanun teklifinden çıkarılması gerekmektedir. Bu madde olmasa ne olur, kanun teklifi ana ruhunu mu yitirir? Tabii ki hayır ama bu, teknik bir çalışmanın siyasi bir değerlendirmesidir. Yani, şöyle düşünelim, gerekçe dışında Cumhurbaşkanı dedi ki: "Efendim, tarıma ya da içme suyuna değil de hidroelektrik santrallerine suyu daha fazla verelim." Tarımda zaten ezilen, üretimden kopan emekçi bir de susuz kalırsa neticesi ne olur?
Bakınız, Cumhuriyet Halk Partisi 30 Mart 2022 tarihinde bir araştırma önergesini Meclise indirmişti; Devlet Su İşleri 12'nci Bölge Müdürlüğünün tarımsal amaçlı sulamaya getirdiği yasak üzerine bir önergeydi, amaç olarak HES'lerin verimliliğinden bahsedilmişti. Özetlemek gerekirse, örneğin, Atatürk Barajı özelleştirilerek sadece enerji amaçlı bir baraj olarak kullanılabilir hâle getirilebilir, o zaman Urfalı çiftçi suyunu nereden alacak? Bütün dünyada gıda üretim zincirinin zarar görmemesi için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Şimdi, Cumhurbaşkanı aynı mantıkla hareket edip her ırmakta böyle bir karar alırsa ne olacak? Çünkü ortada bir enerji krizi patlak vermek üzere; biz bu maddeyi enerji şirketleri tarafından kullanılması adına suya ambargo koymak olarak nitelendiriyoruz ve karşı olduğunuzu da belirtmek isterim.
Teşekkür ediyorum.