| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğünün (ESK) 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 31 .05.2022 |
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, Et ve Süt Kurumunun özellikle Türk hayvancılığının gelişmesi açısından çok ciddi katkıları var. Dolayısıyla, bu anlamda hayvancılığın tarımsal gelirler içerisinde önemli bir yeri... Aslında, toplam tarımsal gelirlerin belli oranda hayvancılığa dayanması gerektiği hem teorik olarak hem de pratikte kabul edilen bir şey. Türkiye açısından baktığımızda, burada son yıllarda verilen desteklerin etkilerini de dikkate alırsak önemli gelişme oldu ama hâlâ toplam tarım gelirleri içerisinde hayvancılıktan elde edilen gelirlerin oransal olarak yeterli olmadığını ifade edebiliriz. Bunun, tabii, geriye doğru baktığımızda çok ciddi yapısal eksiklikleri olduğunu biliyoruz. Tarım politikalarında akşamdan sabaha politikaları değiştirmek, buralarda da sonuç elde etmek elbette mümkün değil ama gidişat açısından baktığımızda, en azından teşhisin doğru yapıldığını ve bu yönde de çabalar olduğunu görüyoruz. Özellikle son dönemde, pandemiyle birlikte, gıda konusunda dünyanın bütününde yaşanan sorunları da dikkate aldığımızda çok daha stratejik bir hâle geldiğimizi görüyoruz. Ben bazı yanlışların düzelmesi açısından söylüyorum, zaman zaman bu konular gündeme geldiğinde, özellikle geçmişle mukayesede, çok eskilerdeki mukayeselerde "Türkiye kendi kendine yeten 7 ülkeden 1'i." ifadeleri kullanılır. Bunlar güzel ama neye göre, kime göre diye de sormak gerekiyor çünkü sınırları kapattığınızda, ithalatı durdurduğunuzda, ihracatı durdurduğunuzda, dolayısıyla, mevcut olanlarla mutlaka idare edersiniz. "Protein" diyorsunuz, proteinin ölçüsü nedir, dünya ortalamasının neresindesiniz, hangi tür proteini kullanıyorsunuz? Bunlara da bakmak lazım yani "Geçmişteki 7 ülkeden 1'iydik kendi kendine yeten, bugün geri kaldık." ifadelerinin aslında altıdolu ifadeler olmadığını ifade etmeye çalışıyorum.
Elbette süt inekçiliği son derece önemlidir çünkü "Anası olmayanın danası olmaz." diye bir söz vardır yani biz et hayvancılığını da desteklemek istiyorsak mutlaka sütten hareket etmemiz lazım; eğer süt para etmezse süt ineklerinin kasaba gitmesi ve arkasından da asıl et üretimi için gerekli olan dana üretiminin de olmaması anlamına geliyor. Yani bizim çok daha desteklememiz gerekiyor. Süt Kurumunun ana statüsünde de belirtildiği gibi, özellikle ülkenin, bu hayvancılık yönünden toplam tarımsal gelirler içerisindeki payının artırılması anlamda son derece önemli. Ben gayret ve çabalarınız için teşekkür ediyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, toplantının başlangıcında özellikle burada şu anda temsilen muhatap durumunda olan Sayın Genel Müdür Vekilinin yetkisiz olduğu yönünde bir parti grubumuz tarafından itiraz oldu ve bu itiraz üzerine de toplantıdan ayrılan arkadaşlarımız oldu. Şunu belirtelim ki bu toplantı mevzuata uygun olarak yapılan bir toplantıdır, bunun kayıtlara geçmesini istiyorum. Özellikle bu konuyla ilgili belirtmek istediğim husus şu: Biliyorsunuz bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi var; Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Sayı: 3, 10 Temmuz 2018 tarihli Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi. Bu kararnamenin 1'inci maddesi amaç ve kapsamı, 2'nci maddesi atama usulünü belirtiyor, ve 2'nci maddede Cumhurbaşkanlığı kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlere Cumhurbaşkanı kararıyla, (II) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlere de Cumhurbaşkanı onayıyla atama yapılacağı belirtiliyor. (I) sayılı cetvel yine bu kararnamenin ekinde ve genel müdürler (I) sayılı cetvelde, yönetim kurulu üyeleri (II) sayılı cetvelde yer alıyor. Bu atama usulüyle ilgili 2'nci maddenin (3)'üncü fıkrasındaki şöyle bir ifadeyi buradan aynen okuyorum: "Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlerin -yani tüm Genel Müdürlükler burada yer alıyor- boşalması hâlinde rektörler bakımından -rektörler de bu (I) sayılı cetvelde- Yükseköğretim Kurulu Başkanı, diğerleri bakımından ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan tarafından görevlendirme yapılabilir." diyor. Yani (I) sayılı cetvelde boşalan genel müdür kadrosu yerine bakan tarafından bir atama yapılabileceği, bu görevlendirmenin aynı gün Cumhurbaşkanlığına bildirileceği ifade ediliyor; bu bildirim de mutlaka yapılmıştır.
Bu anlamda, yetki açısından baktığımızda, Kurumu yönetmekte olan ve burada da temsil koltuğunda oturan Sayın Genel Müdürün herhangi bir tartışılacak durumu söz konusu değil. Vekâletler eleştirilebilir "Bir an önce asalete dönüştürülsün." denilebilir, bunu zaman zaman söylüyoruz. Bunlar, tamamen başka konulardır. Kaldı ki Genel Müdürün, şu anda vekil olarak bulunan şahsiyetin kendi özel değerlendirmeleri değil, buradaki sorgulama, sorma ve alınan cevaplar Kurum adına yapılan şeylerdir. Ki biz Sayıştay Başkanlığı tarafından, Sayıştay denetçilerimiz tarafından daha önceden hazırlanmış ve Sayıştay raporu hâline gelmiş olan bir rapor üzerinde konuşuyoruz. Bu rapor üzerinde Kurumun vermiş olduğu cevaplar var, Sayın Genel Müdürün cevabı değil bu sonuçta, Kurumun cevabıdır; yaptığımız müzakere de bunlar üzerinedir. Dolayısıyla, burada yapılacak toplantıda... Ki Sayın Genel Müdürün yetki itibarıyla burada yetkisiz olduğunu iddia etmek doğru bir şey değildir. Dolayısıyla, işin doğrusu, yaklaşımı da doğru bulmadığımızı, bu itirazı doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum Sayın Başkanım.
Benim "Anlamadım." dediğim -ki baştan kayıtlara geçti, tekrar edelim, "Mevlüt Bey anlamadı." diye de ifade ettiler- böyle bir çelişkinin içerisine niye düştükleri; ona da cevap verme imkânı bulmuş oldum.
Çok teşekkür ediyorum efendim.