KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle biz, usul tartışması başlattığınız sürede kısmen de olsa Anayasa'ya olan aykırılıkları dile getirdik fakat önergemiz üzerine söz almışken birkaç hususu da ben belirtmek istiyorum. Özellikle, bu teklifin tümünü Değerli Hocamız da biraz önce anlattı, açıklamada bulundu ancak bir maddesi var ki teklifin 29'uncu maddesi gerçekten hürriyetler açısından, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre yeni bir ceza tipi oluşturma ve Anayasa'nın ilgili hükümlerine göre sınırları belli olmayan yeni bir suç tipinin üretildiğine ilişkin bir hususla biz karşı karşıyayız. Bakın, şimdi, ben bu maddede, özellikle bu madde üzerinde durarak diğer maddelere de sirayet ettiği için bunu özellikle açıklamak istiyorum. "...sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi..." Şimdi esasında burada mevcut olan mesele şu...

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Tam okuyun. Devam eder misiniz lütfen?

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Tamam, ben, tam okuyorum fakat burada lütfen benim sözümü kesmeyin. Şimdi, biraz sonra, biz sizi dinleyeceğiz fakat burada önemli olan bir mesele var o da şu: Şimdi bu ölçüleri kim ortaya koyacak? Yani başlı başına virgül koyduğunuz zaman veya bu maddeyi tamamıyla okusak dahi şu sıkıntı ortaya çıkıyor: Mevcut olan bu ceza hükmünün sınırlarını belirleyecek olan kriter nedir? Düşünce hürriyeti ile basın hürriyeti ile mevcut olan bu kanun maddesi arasındaki sınırı kim belirleyecek ve nedir bu sınır? Yani son dönemlerde özellikle kamuoyunun gündemine gelmiş olan bir mesele üzerinden örnek vererek devam etmek istiyorum. Mesele şu: Şimdi 138 milyar dolar nerede? Veya geçen seneki olan dönemde meydana gelen orman yangınlarıyla ilgili olan o dezenformasyon meselesi ve bir kesimi suçlayacak nitelikte olan bir olaya karşı savunma refleksini ortaya koyan ve gerçeği ortaya koymak suretiyle halkla paylaşan herhangi bir siyasetçinin burada rolü ne olacak? Bu ölçüyü kim koyacak? Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesine göre de kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi söz konusu. Bunun sınırlarının, bunun mevcut olan hudutlarının çok net bir şekilde Ceza Yasası'na göre ortaya konulmuş olması gerekiyor. Yine, Anayasa'nın ilgili hükmü uyarınca "Yürürlükteki mevcut kanun dışında herhangi bir kişi mevcut olan herhangi bir iddiadan dolayı sorgulanamaz ve bundan dolayı da suçlanamaz." deniliyor dolayısıyla bu kanun teklifinin özellikle 29'uncu maddesi ve daha sonraki diğer maddelerde sosyal medya alanını daraltabilecek bant daraltma hükmü ve bununla ilgili karar verecek olan mercinin de tarafsız ve bağımsız bir merci olmadığı hususunu da dikkate aldığımız zaman burada tamamen düşünce hürriyetini sınırlandıracak ve aynı zamanda basın hürriyetini sınırlandıracak yepyeni bir olguyla biz karşı karşıya kalırız.

Bir diğer taraf da en çok bizim tartıştığımız ve Türkiye'de de şu anda çok ciddi bir sorun hâline gelen ve aynı zamanda toplumu ciddi bir nitelikte baskılayacak olan bu yargının uygulamalarını, tarafsız ve bağımsızlığını yitirmiş olan bir yargıyı da düşündüğümüz zaman peki bu ölçüyü kim koyacak? Bir diğer tarafta, örnek olarak vermek gerekirse TÜİK'in enflasyon oranını belirlemiş olması ve buna karşı ENAG'ın başka bir oranı belirtmiş olmasının ölçüsünü kim koyacak? Aynı zamanda üniversiteler tarafından, Bilim Kurulu tarafından ve başka bilim organları tarafından ortaya konulacak bu ekonomik enflasyonun ve ekonomik çöküntünün sınırlarını belirten ve sınırlarını ortaya koyacak başka bir organ ortaya çıkması durumunda peki bunun mevcut olan pozisyonu ne olacak? Dolayısıyla gerek Türk Ceza Kanunu gerek Anayasa ve gerekse şu andaki mevcut olan yargının gelmiş olduğu pozisyon itibarıyla dünyada 138 ülke arasında 117'nci sırada yer alan bir yargıdan bahsediyoruz, yurttaşların yüzde 69'unun güvenmediği bir yargı sisteminden bahsediyoruz, dolayısıyla bu teklifin tamamını ele aldığımız zaman teklifin tamamı gerek düşünce hürriyeti açısından ve gerekse basın hürriyeti açısından Anayasa'ya çok açık bir şekilde aykırı olacaktır. Bu nedenle bu kanun teklifinin bir kül olarak iade edilmesini ve gerekirse Anayasa Komisyonuna iade edilerek bu konuda bir görüşmenin yapılmak suretiyle karar verildikten sonra yeniden ele alınmasını talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.