| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) (Tali komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 01 .06.2022 |
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben konuşuyorum, tamam efendim.
Efendim, bu maddenin içinde yer alan tanımlamalar, tanımlar o kadar değerli ki bizim yaklaşık yüz elli yıllık yani Namık Kemal'in gazete çıkarmasından, Şinasi'nin gazete çıkarmasından bu yanaki birikimimizi yansıtıyor. Böyle oturup iki dakika içerisinde "İnternet sitesi ne?" "Gazeteci kim?" falan böyle bir şey yok yani dünyada yok böyle bir şey. Bakın, burada "Gazeteci kim?" sorusuna "Medya mensubu." diye yanıt veriyoruz; bu, bizim Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'yle yıllar öncesinde yazılı hâle getirilmiş bir tutumumuz. Diyoruz ki: Radyo, televizyon veya süreli yayınların basın-yayın faaliyeti yürüten çalışanlarını ve dijital mecralarda yer alan habercilik faaliyetini gerçekleştiren kişi ve kurum çalışanlarını... Ve biz bunu meslek olarak tanımlarken diyoruz ki: Gazetecilik faaliyeti dışında hiçbir yerden bir kuruş para kazanamaz. Yazardır, fikir belirtir; akademisyendir, gelir, yorum yapar ayrı ama gazetecilik faaliyetini yürüten kişi başka hiçbir yerden para kazanamaz, yapamaz bunu ve biz, bunu meslek ahlak ilkelerimizin temeli olarak sayarız.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Profesyonel davranış...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Profesyonel davranış biçimidir bu. Ama şimdi burada bu dikkate alınmayacaksa o zaman neyi konuşabiliriz?
Yani, ben diyorum ki basın kartını bu kanunda belirlenen kişilere basın meslek sendikalarınca verilen kimlik kartı olarak düzenleyelim. Çünkü ne çıkıyor ortaya? Basın kartının kötüye kullanımı çıkıyor. E, vermeyelim. Basın İlan Kurumunun çalışanlarının, yöneticilerinin tamamında basın kartı var; gazetecilik faaliyeti nerede, ne gazetecilik faaliyeti yapıyorlar? Yok. İletişim Başkanlığında hademelerde var, niye veriyoruz? Yazan herkese veriyoruz. Basın kartı, dünyanın her yerinde...
Bakın, arkadaşlar, Atatürk Libya'ya, Derne'ye savaşa "Hüseyin Şerif" basın kartını kullanarak gitti.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sahte gitti.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Sahte kartı kullanarak gitti.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sahteydi, evet.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ama kart sahteydi, Atatürk sahte değildi.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Yok, kart sahteydi.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Estağfurullah, sizi destekler mahiyette söylüyorum.
Aslan gibi gitti, görevini yaptı. Şimdi, biz bir sürü çaycıya, çorbacıya, ona buna "gazeteci" sıfatıyla kart dağıtıyoruz. Neden arkadaşlar ya? Bana vermiyorsun arkadaş, ben kırk yılını bu işte geçirmiş bir adamım, sürekli basın kartı sahibiyim, bana vermiyorsun; bana vermediğin bir şeyi niye veriyorsun? Meslek sendikası versin, basın iş kolunda faaliyet gösteren, örgütlenmesini tamamlamış sendikalar -HAK-İŞ'in olur, DİSK'in olur, TÜRK-İŞ'in olur, herkesin olur; ben buna hiç karışmıyorum- versin arkadaşlar; tanımlar burada yer alıyor. Mesleğe dışarıdan bir el girdiğinde her giren el başka bir şey karıştırıyor.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Meslek bitiyor.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Meslek bitiyor tabii, doğrusu sizin tanımlamanız, meslek bitiyor.
Şimdi, efendim, "İnternet haber sitesi, internet ortamında belirli aralıklarla haber veya yorum niteliğinde yazılı, görsel veya işitsel içeriklerin sunumunu yapmak üzere kurulan ve işletilen süreli yayın." demişiz. Bu tanımları ben kendim uydurmadım. Yıllardır, yüz yıldır yapılan tanımları... Siz "Süreli yayın kapsamına girecek." diye buyurmuşsunuz; o zaman biz arkadaşlarımızla birlikte açıyoruz Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni "Biz bunu yüz yıldır nasıl tanımlıyoruz?" diye oradan getirip buraya koyuyoruz. Ben, özüne ilişkin bir değişiklik yapmıyorum.
Şimdi bozulan, çürüyen, yozlaşan bir sistemi temizlemek bizim görevimiz değil mi? Biz, yasa yapıcı olarak buna dönük çalışacağız. Ben sizi temin ederim bu basın kartı işi artık çürüdü, yozlaştı. Gelin, bu tanımlamalar üzerinden bir ortaklaşmaya gidelim. "Biz yanlış mı söylüyoruz?" diye açın... Size geldiler, Sakarya'dan geldiler, Anadolu'nun çeşitli yerlerinden geldiler; hep anlattıkları şeyler üzerinden konuşalım. Bakın, Sakarya'dan gelen Osman Ali ağabey tam altmış yıldır gazetecilik yapıyor ve AK PARTİ'li, tam altmış yıldır; siz tanıyorsunuz.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Evet.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Sonunda benimle konuşurken ağladı "Ya, meslek bitiyor." dedi ya! Yani, paranın bitmesi bir şey değil meslek bitiyor.
Şimdi, biz hep beraber... Bu meslek cami avlusuna terk edilmiş sahipsiz bir meslek değil, bürokratların hiç işi değil. Biz, bunun gazeteciler tarafından tanımlanmasını, maddedeki hükümlerimiz uyarınca düzenlenmesini istiyoruz.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Efendim, zaten ilk teklif sahibi arkadaşımız söyledi bunu.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Tamam, efendim saygıyla karşılıyorum, sadece aydınlattıkça...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Kayda geçsin diye...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Kayda geçsin ve daha güzel olsun yani görüşlerimiz bilinsin diye.