| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) (Tali komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 01 .06.2022 |
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Kavgasını verdiğimiz kart bu efendim. Yaşım gereği, meslekte doldurduğum kıdem gereği sürekli basın kartı. Bu, eskiden sürekli verilirdi. Arkadaşlar, İletişim Başkanlığı gelince bunu keyiflerine göre vermeye başladılar, bazı arkadaşlarımıza vermediler. Bana verdiler, 15 Hazirana kadar geçerli, sonrasındakini bilmiyorum. Benim ayrıca Uluslararası Gazeteciler Sendikasından (FIJ)'den aldığım kartım da var. Onu da Çağdaş Gazeteciler Derneğinden aldım.
Şimdi, bu kart bana gazetecilik faaliyetim nedeniyle verilen bir kart. Nasıl avukatlık şerefli bir meslekse, nasıl gazetecilik şerefli bir meslekse o meslek mensubiyeti nedeniyle sürekli basın kartı hakkım var. Bunu kısıtlamalarla vermenin ne anlamı var? Şimdi, bu yasadan biz neyi çıkarıyoruz? Diyoruz ki: Enformasyon görevlisini yasa şöyle tanımlıyor: Bakın, deminden beri 2'nci maddedeki biz bu "enformasyon görevlisi" tanımlamasını çıkardık teklifimizde ama teklif sahibi arkadaşlarımızın enformasyon görevlisi tanımı şu: "Kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeli." Kim bu? Basın İlan Kurumu görevlileri, İletişim Başkanlığındaki çaycı, çorbacı ve diğer dağıtılan kişiler. Peki, ben de diyorum ki: Ya, ben bunun için hayat verdim ya, bir hayat verdim, bir hayat; bedeli ödenmiştir, bu kartın her bir zerresinin bedeli ödenmiştir ya. Ben bunu cami avlusuna terk etmedim ki ya, versen ne olur, vermesen ne olur; ben gazeteciyim, mesleğime sahip çıkmak için duruyorum ve diyorum ki: Bu yaptığınız şey olmaz. Şimdi buraya getirip koyduğunuz şey "Devlet enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeli" bir sınırlama var mı, bir tarif var mı; bir kişiyi, bir kurumu, bir yeri tarif ediyor mu? Burası Devlet Mahallesi, biz de Devlet Mahallesi'nin içindeki Türkiye Büyük Millet Meclisinde halkın temsilcileri olarak görev yapıyoruz. Benim mesleğim gazetecilik, bundan utanmam mı gerekiyor? Niye utanayım ya? Bütün bir hayatımı harcayarak aldığım bu kartı bana verme yetkisi oradaki arkadaşlara ait. Oradaki arkadaş diyor ki: "Tuncay Özkan'ı ben sevmiyorum, vermiyorum." Öyle şey olur mu ya? Baro başkanının "Sevmiyorum" diye size çalışma ruhsatı vermemesi diye bir şey söz konusu olabilir mi? Peki, burada niye var, neden var? Bu uygulamaya neden devam edelim? Şimdi, ben diyorum ki: Bundan dönelim. Bu kart devletin bana "Sen gazetecisin, ben seni gazeteci olarak görüyorum." diye verdiği bir kart. Bu kartın ne önemi var efendim? Kart geçersiz de olabilir, o zaman Külliye'ye girerken, partilere girerken, Meclise girerken, kamu kurum ve kuruluşlarına girerken akreditasyon uygulamayın, herkes kartını göstersin girsin içeriye, o zaman buna gerek yok...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, teşekkür ederim.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - ...ama bunu sınırlıyorsun, bununla sınırlıyorsunuz. O zaman diyorum ki: Bu meslekte, özel-kamu ayrımını ortadan kaldıralım. Kamunun gazetecisi, Külliye'de gazetecilik yapanlar diye bir ayrım olmasın. Bunu ortadan kaldırmanın yolu "enformasyon görevlisi" ayrımına son vermektir.
Teşekkür ederim.