AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Efendim, bu, 4'e bağlı olarak gelişen bir şey. Kanun teklifinde, biraz önce, İstanbul Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin çok güzel açıkladığı süreli basın ile internet medyası arasındaki büyük çelişki yani birinde bir hak var, diğerinde hak gasbı oluşuyor. Bunu dikkate alarak bu çelişkinin giderilmesi gerekiyor.

Ayrıca, görüştüğümüz basın kartı hakkının geri alınması durumu... Yani "tuncayozkan.com" çalışıyor, orada arkadaşlar da çalışıyorlar. "'Tuncayozkan.com'a ceza verdim; hepiniz toptan cezalısınız, kartlarınızı iptal ettim." diyor. E, peki, ama orada çalışan Ayşe, Fatma, Hasan, Hüseyin, Ahmet gidip başka yerlerde çalışacak, basın kartları iptal. Şimdi, bunun mantığı ne? Yani böyle bir maddeye niye ihtiyaç duyuldu? Basın kartına bağlı erken emeklilik hakkı var, yıpranma buraya bağlı. Sadece İş Kanunu'ndaki madde nedeniyle, basın kartı aynı zamanda yıpranmayı, çalışanın özlük haklarını da düzenliyor. Şimdi, siz onu iptal ettiniz; keyfiyet. Peki, onun o özlük hakları ne olacak? Peki, başka yerde çalışma hakkı ne olacak? "Tuncayozkan.com"dan intikamımızı aldık, birinci pakette hani siteler kapatılamaz demiştik, geldik burada kapattık. Abdulhamit Gül Bey'in yaptığı reformdaki açıklamaları çöpe attık, "Dün dündür, bugün bugündür; o eski Bakandı, şimdi yeni Bakan var." dedik. Geldik şimdi, bugün hakları aldık. "Tuncayozkan.com"u kapattık, yok ettik. Peki, gazeteciden ne istiyoruz? Adam çalışıyor. Çalışanın hakkını, hukukunu ortadan kaldırdığımızda... Teklifteki bazı maddelerde, basın ahlak yasası açısından, özlük maddeleri açısından, basın kartı iptali konusu çok ciddi bir problemdir. Site kapatılsa dahi fikir işçisi başka bir yerde, yayın mecrasında görev alabilir. Kaldı ki bu süre içinde geçici kart taşıma hakkı da var. Peki, biz bu uygulamayı niye yapıyoruz? Bu çelişkiler niye var?

Takdirinize efendim.