KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkanım, aslında ben sizin daha önceki, 1'inci maddedeki, 2'nci maddedeki yaklaşımınızdan, mesela bu konuların yarın görüşüleceğini bekliyordum. Basın kartı, Basın Kartı Komisyonu, kimler aldı ki... Dediniz ya "Hazırlıklı gelinecek." diye. Devam ediyorsak o zaman...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Adalet Komisyonunda gelecekler efendim. Biz şimdi zaten milletvekillerimizle konuştuk, kanun teklifinde ilerleyeceğiz.

Evet, buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - 10'uncu maddede basın kartının resmî nitelikte bir kimlik belgesi olduğuna ilişkin bir hüküm bulunuyor. Maddenin gerekçesinde ise bunun basın özgürlüğünü güçlendirmek için vurgulandığı ifade ediliyor. Devletin gazetecilere kendi belirlediği kurallara göre basın kartı vermesinin basın özgürlüğünü güçlendirdiği söylenemez. Zaten buradaki meslektaşlarımız, diğer örgütler de bunu aynen bu şekilde düşünüyor. Aksine, İletişim Başkanlığının basın kartıyla ilgili yaptığı uygulamalar ve yürürlüğe koyduğu yönetmelikler basın özgürlüğünü kısıtlayıcı bir işlev görmüştür ve görmektedir. Basın kartı, bu kartı taşımayan gazetecilerin birçok haberi izlemekten alıkonulmalarına yol açmaktadır. Gazeteciler "Basın kartı yoksa gazeteci değildir." muamelesi görmektedirler. Hatta iktidar, cezaevindeki gazetecilerin büyük bir kısmını da basın kartı olmadığı için gazeteci saymamaktadır. Ayrıca, basın kartının devletin temsilcilerinin çoğunluğunu oluşturduğu bir komisyon -biliyorsunuz, Basın Kartı Komisyonundaki 9 üyenin 5'inin İletişim Başkanı tarafından seçilmesi öneriliyor burada da- eliyle verilmesi, iktidarların makbul görmediği gazetecilere basın kartı verilmesi engellemesini kolaylaştırmaktadır. Nitekim geçtiğimiz süreçte birçok gazetecinin basın kartı iptal edilmiş ya da hak ettikleri basın kartları verilmemiştir. Yine, muhalif gazetecilerin basın kartları iptal edilerek gazetecilik yapmaları engellenmektedir. Devletin basın kartıyla ilgili kurallar koyması ve uygulaması asla basın özgürlüğünü güçlendiren bir uygulama değil, aksine özgürlüğü daraltan bir uygulamadır. Basın Kartı Komisyonunun sektörü temsil etmekten uzak olması da basın kartı sisteminin basın özgürlüğünü tehdit etmesine yol açmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de basın özgürlüğünün önündeki en önemli engel -defalarca Tuncay ağabey söyledi- kamu otoritesidir. Kamu otoritesine basını düzenleyip denetlemek için ne kadar çok yetki verilir, ne kadar çok alan açılırsa basın özgürlüğü o kadar kısıtlanmaktadır. Basın kartını gazetecilik örgütlerinin vermesine ya da tüm yeni gazetecilerden oluşan bir komisyon tarafından verilmesine yönelik başka bir sistem getirilmesi hep söylediğimiz gibi daha doğru olacaktır.