| Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti ve Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis ve Gümrük İşbirliği Ortak Temas Merkezi Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Anlaşma ile Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/518) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .01.2016 |
ARZU ERDEM (İstanbul) - Herkese günaydın, hoş geldiniz.
Teşekkür ederim.
Şimdi, iki konuda ben bilgi rica edeceğim sizden.
Bir tanesi, yine biraz önce milletvekili arkadaşımıza verdiğiniz cevabı vereceksiniz belki ama somut bir bilgiyle gelip bunun artık toplumsal bir infiale yol açtığını da belirtmek istiyorum.
Şöyle ki: Kendi öğrencilerimize Kredi ve Yurtlar Kurumundan 400 liraya yakın bir burs verilirken -ki geri ödemeli bu- Suriyeli öğrencilere aylık 1.200 lira burs verilmektedir. Tabii, 8 milyar dolarlık bütçenin dağılımı ve bunun nasıl harcandığı konusunda biz Başbakanlığa da gerekli soruları sorduk ama bir cevap alamadık.
Ayrıca, artık kendi, Türk milletimizden sürekli şunu duyuyoruz: "Suriyeli olmak varmış Türkiye'de, biz gerçekten değersiziz, öğrenci olarak değersiziz, yatırımcı olarak değersiziz, onlar vergi ödemiyor, biz ödüyoruz." Bunun gibi... Tabii, zaman içerisinde, özellikle farklı konularla da karşılaşıldıkça inanıyorum ki Türk ve Suriyelinin karşı karşıya gelmesine sebebiyet verecek. Okulları geziyorum İstanbul'da, İstanbul Milletvekiliyim ben; okullarda da gördüğüm, Türkmen öğrenciler, evet, birinci sınıftan itibaren küçük yaşta başlayabiliyorlar ama Türkçe bilmeyen öğrenciler, 15 yaşındaki bir kız çocuğumuz birinci sınıfa başlamış. Şimdi, bu çocuk 18 yaşına geldiği zaman üçüncü sınıfa gidecek. Bunu nasıl çözmeyi düşünüyorlar? Yani burada aslında Suriye ve Türkiye'nin karşı karşıya gelmesi söz konusu olacak zaman içerisinde. Bununla ilgili önlem nasıl alınacak?
Bir de bu parasal dağılımın hakikaten çok doğru yapılmadığını düşünüyorum. Nasıl bir orantı? Biraz önce milletvekili arkadaşımızın sorduğuna ben cevap vereyim. Bizim ailelerden yaptığımız çalışmalardan yola çıkarak söylüyorum, kişi başı 700 lira para veriliyor. Aile içerisinde bir kişiye verilmiyor ki bizde yardım yapıldığı zaman bilirsiniz ki kaymakamlıklardan dul bir hanıma 200 lira, 250 lira, üç ayda bir 500 lira falan veriliyor. Burada bir hakkaniyetsizlik söz konusu.
İkincisi, Kıbrıs konusuna gelmek istiyorum ben. Biz bundan yaklaşık bir hafta önce Kıbrıs'a bir izleme komitesi olarak gittik ve orada şununla karşılaştık: Orada da Rum tarafıyla müzakereler oldukça kapalı bir zemin içerisinde, tutanaklar hiç kimsenin elinde olmamak suretiyle gerçekleşiyor. İşte, burada, Türkiye'deki komisyon da tamamen gizlilik içerisinde görüşmeleri sürdürüyor. Avrupa Birliği görüşme müzakerelerinin içerisinde de fasıllar arasında... Geçen gün Volkan Bozkır Bakanımız da "3, 4 tane fasılda hep Kıbrıs sorunu önümüze çıkıyor, bu fasılları aşamadık." demişti. Şimdi, burada bir sıkıntı gördük biz. 12 tane görüşme yaptık gerek bürokratlarla gerek siyasilerle, sanki Kıbrıs elimizden gidiyor gibi görünüyor şu an. Bu tehlike ne durumda? Burada gerçekten Türkiye bunun önlemini alıyor mu? Bu kadar zorlu bir mücadeleyle kazanılmış olan Kıbrıs'ımız elden gidiyor mu? Bu izleniyor mu gerçek manada? Rum'a nasıl tavizler veriliyor? Bununla ilgili de ben sizden bilgi rica edeceğim varsa eğer.