KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Teşekkür ederim.

32'nci maddede, özellikle BTK'nin yetkilerinin olağanüstü genişletilmesi, katalog suçlarla ilgili kararlar alınması uygulamada çok ciddi problemler çıkartır. Fetullahçı savcıların benden istediği 2 şey vardı: "Şu 'Biz kaç kişiyiz'in 'server'ını bize ver. -1 milyon 836 bin kişilik bir 'server'-, onu bize ver." "Yok öyle bir 'server'." dedim. Onu öyle sormuyorlar da işte dolaylı: "Elindeki o flaş belleği, Kara Kuvvetlerine, Genelkurmaya götürdüğün, ordu içindeki örgütlenmeyle ilgili flaş belleği ver." Altı yıl boyunca bunları sordular bana. Şimdi, biz onların elinde olmayan o yetkiyi savcılar soruyordu, şimdi BTK Başkanına; "Sor kardeşim." diyoruz.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Flaş bellek vardı ama değil mi?

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Vardı tabii efendim, olmaz mı? Götürdüm, savcıya teslim ettim. Önce, götürdüm Kara Kuvvetlerine, Genelkurmaya teslim ettim; sonra, götürdüm savcı beye teslim ettim ve bulamamışlardı flaş belleği, Kara Kuvvetlerindeki Fetullahçılar inceleme sırasında yok etmişti. Onu olduğu gibi götürdüm, verdim; şimdi ondan dolayı hepsi yargılanıyorlar ve Fetullahçılık bitmiş bir süreç değildir, karşımıza çıkacaktır. Bilgi Teknolojileri Kurumu bu anlamda birinci derecede hedefleridir.

Biz bazı yetkileri idareye devrederken, verirken, genişletirken başımıza gelen felaketten bir ders çıkartmayı unutmamalıyız; biz mutlaka ve mutlaka... Bilgi Teknoloji Kurumu Başkanı iyi bir insan, iyi bir insan, gördüm; mükemmel bir insandır ama bu yetkilerle donattığımız insanın neler yapabileceği konusunda geçmişte yaşadığımız tecrübeler bize devlet olarak, millet olarak bazı sınırları belirlememiz gerektiğini söylüyor, mesafe koymamız gerektiğini söylüyor. Şimdi biz bu mesafeleri kaldırıyoruz "Katalog suçlarda şöyle yapsın, böyle yapsın." İnanın bu yetkilerle donanmak istediler geçmişte. Ben arkadaşlarımı tenzih ediyorum; benim kişilerle sorunum yok, benim sorunum sistemle. Ben, burada bu tür yetkilerin "Yurt içi içerik, yurt dışı içerik, hepsini birden verelim." falan; yapmayalım, buna bir sınırlama getirelim. Bu yetkileri tek kişinin elinde toplamayalım "Al bunu, buyur, katalog suçlarda böyle uygula." demeyelim. Anayasa Mahkemesinin sınırladığı bazı şeyleri burada kanun yoluyla tekrar teslim etmeyelim. Burada imtina edeceğimiz şey, devletin ve milletin güvenliğidir. Ben, yaşadıklarımdan çıkardığım derslerle birikimimi aktarıyorum.

Bakın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde yaklaşık 160 bin kişilik bir örgütlenme şeyi var. 2006 yılında götürdüm flaş belleği Genelkurmaya, Kara Kuvvetlerine teslim ettim, 2008 yılında ben içeri alındım, içeri alındığımda "Bu, Tuncay Özkan'ın dezenformasyonu." diye üstünü kapatmışlardı; şimdi bütün operasyonlar onun üzerinden yürüyor. Ve flaş belleği yok etmişlerdi; eğer ben onu, o belleği saklamayı başaramasaydım yoktu. O nedenle, bunları korkusuzca konuşmalıyız, açık yüreklilikle konuşmalıyız, böyle güç odakları yaratmamalıyız çünkü bugün bu yetkiyi bu arkadaşımız kullanıyor, yarın başka bir arkadaş geliyor. O nedenle, bu yetkileri devrederken lütfen dikkatli olalım ve bunu yapmayalım.

Şimdi, MİT mensuplarıyla ilgili düzenlemeyi sabah anlattım, tekrar üzerinde uzun uzun durmayacağım ama şunu size özellikle söylemek istiyorum: Arkadaşlar, yetkiye doymazlar. Adam öldürme yetkisi kimde var? Onlarda var. Doyuyorlar mı? Hayır, daha fazlasını istiyorlar. Ben bu görevleri yapıp da "Tamam arkadaş ya, bu yetki bize yeter." diyen bir tek insan tanımadım ya! Kitaplarını yazdım, haberciliklerini yaptım "Ya, bu yetki de tamam, yeter arkadaş; bu ne güzel, kullanıyoruz bak." diyen bir tek kişiye rastlamadım. Verdikçe isterler ve bu yetki aşımı büyük problemlere yol açar. İsterler de isterler; evinin içinin görüntüsünü isterler, onu isterler, bunu isterler. Ne işe yarayacak o kadar yetki, o kadar bilgi? Ama bizim bunun kötüye kullanılmasını önlememiz lazım, onlara "Dur." dememiz lazım, güvenlik ve özgürlük arasındaki sınırı her iki tarafa da aştırmamak lazım, bunları birbirlerine tercih etmemek lazım, çatıştırmamak lazım. "Ben bürokratım, kamu görevlisiyim, her şeyi iyi yaparım." E, öncekiler de öyle diyorlardı. "Ben her şeyin güzelini yaparım, ben devlet memuruyum, ben haklıyım." "Ben MİT'çiyim, bak benim kartıma, uuu..." Ne uuu'su? O nedenle, biz bu yetkileri... Bizim elimizde kanun koyucu olarak vatanın, milletin vicdanı varsa, yetkisi varsa bunu sınırlayalım ki bu arkadaşlar da yetki aşımına girip gereksiz güç kullanma yoluna gitmesinler. Bu konuda özellikle uyarmak istiyorum efendim.

Teşekkür ederim.