MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle, Vakıfbank yönetimine, başta Sayın Genel Müdür olmak üzere "Hoş geldiniz." diyorum. Çalışmaların hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Vakıfbank yönetiminde yine çok değerli, geçmişte de bu memleket için hizmet etmiş insanlarımız var, başta Sayın Bakan olmak üzere. Ben, Vakıfbank başta olmak üzere ülkemiz için de bu çalışmaların güzellikler, ekonomik anlamda bir katma değer sağlayacağına inanıyorum, sağlamasını diliyorum.

Tabii, biz toplantılarda zaman zaman özellikle toplantı usulü, çalışmalarıyla ilgili böyle uyarılarda da bulunuyoruz. Biraz önce Sayın Başkan bu konuda yine küçük bir uyarıda bulundu. Şu anda konuştuğumuz maddenin diğer bulgular içerisinde konuşulmasının uygun olacağını düşünen Komisyon üyelerimizin o konuları gündeme getirmesi yönündeydi ama konular tamamen başka yerlere gidiyor. Tabii, bu toplantıların da zaman ekonomisi diye bir şeyi de var. Faydalı olması anlamında da bakıldığında yerinde, zamanında, söylenmesi gereken yerlerde söylenirse çok daha etkili olur diye düşünüyorum. Ben, bu vesileyle örnek olması bakımından da akşam dosyayı incelerken bir iki husus aklıma geldi diğer bulgular içerisinde, onları gündeme getirmek istiyorum, genelle ilgili de bir değerlendirmeyi genel kısmında yapmayı planlıyorum.

Değerli Başkanım, değerli Komisyon üyeleri, tabii, burada, bu engelli personel çalıştırma yükümlülüğünü Atila Bey tüm KİT'lerde dikkate getiriyor mümkün olduğu kadar. Ya, bu işin bir de sosyal sorumluluk tarafı var, bu vesileyle altını çizmiş olalım; bu, önemli bir konu.

Yine, bulgular içerisinde personele yıllık izinleri karşılığı ücret ödenmemesi konusuyla ilgili bir uyarı var; bu, özellikle mali tabloların gerçeği yansıtması açısından önemli bir husus. Gerçi burada kurum "Gerekli uyarılar dikkate alınacaktır." şeklinde konuyu haklı gördüğünü ifade etmiş.

Benim asıl dikkate getirmem gereken hususlardan biri, faydalı olması bakımından bu, tüm kamu bankalarımızın, diğer kamu bankalarımızın da bir sorunu, göründüğünden farklı bir yönü de var: Kamu kurum ve kuruluşlarına tahsis edilen araçlar konusu. Bu, doğal olarak Sayıştayımızın diğer kamu bankalarının raporlarında da yer alıyor bunlara son verilmesi konusunda. Burada tabii ki kamu bankaları bir pazar, bir piyasa içerisinde rekabet hâlinde. Kamu kurumlarının mevduatlarını tutabilmek için böyle bir yola gittikleri gözüküyor, görünüyor. Bunu yapmadıkları takdirde bir yasak, engel getirildiği hâlde bu sefer özel bankalar için böyle bir engel olmadığından dolayı bir sıkıntının olabileceği ya da rekabette bir haksızlığın söz konusu olabileceği konusu malum.

Yine benim bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanlığının bu konuyla ilgili -daha doğrusu "Cumhurbaşkanı kararı" diye biliyorum, yanılıyor olabilirim- böyle bir kararı olduğunu biliyorum. Bu, Ziraat Bankasının üst kurulunda da konu oldu. Bu karar, aslında kamu bankalarına değil, genele yasaklayan bir uygulama yani özel bankaların da bu konuda kamu kurum ve kuruluşlarına veya başkalarına araç tahsis edemeyeceği ya da etmemesi gerektiği yönünde bir karar. Dolayısıyla, bu konuyu birlikte dikkate almak yani diğer kamu bankalarıyla da bir uyum anlamında, onlarla da aynı yönde hareket etme şeklinde değerlendirmek gerekir. Ama konunun özünde, arka planında da bunun rekabetle ilgili, özellikle kamu kurum ve kuruluşlarının mevduatlarını bankaya çekebilmek, tutabilmek için bir haksız rekabet olacağını da düşünmek lazım. Eğer bu yasaklanacaksa, engellenecekse tüm bankalar için yani özel bankalar için de engellenmesi lazım, aksi takdirde biraz önce ifade ettiğim gibi rekabette bir sıkıntı olacak.

Değerli arkadaşlar, bir de özelikle yine kamu bankalarında gündeme gelen bir konu da yapım işi niteliğindeki bakım-onarım işlerinin Kamu İhale Kanunu'nu kapsamında gerçekleştirilmemesi şeklindeki bir bulgu, bir eleştiri. Bu konuda da bankaların genellikle birbirine çok yakın, benzer savunma ve gerekçeler ileri sürerek -daha doğrusu- itirazları var, "itiraza, bir itiraz" diye ifade edeyim. Burada da zaten yapım işi kapsamındaki büyük işlerin Kamu İhale Kanunu çerçevesinde yapıldığını, buradaki onarım işlerinin, büyük işler olmaktan ziyade kısa süre içerisinde, yine benim bildiğim kadarıyla, örneğin kiralanan bir yerin şube şekline dönüştürülebilmesi için yapılan birtakım bakım-onarımlar veya benzeri şeyler olduğunda bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiği şeklinde tüm kamu bankalarının bu konuya bir yaklaşımı var. Tabii ki burada önemli olan, bir piyasada iş yapıyorsanız, bir sektörde rekabet içerisindeyseniz bazı şeylerin çok hızlı bir şekilde yapılması ve bütün üzerinden bir değerlendirmenin yapılması... Elbette kalem kalem değerlendirmeler söz konusu olacak ancak burada da bu kamu bankalarımızın sürekli olarak gündeme gelen bu eleştirileri ya da bulguları da aslında bir karara bağlamak lazım. Yani hem bir taraftan işlerini aksatmayacak şekilde bir uygulamanın yapılması hem de yasal olarak bir açığa, boşluğa ya da yanlışa düşmeyecek şekilde... Bu konuda yine bankaların hukuk müşavirliklerinin de mütalaaları var, Sayıştayın bu konudaki yaklaşımı ortada, bunların da bir şekilde bir çözüme kavuşturulması gerekiyor. Uygulama, bankaların yaptığı şekilde devam ediyor, sürekli itirazlar geliyor. Yani ortada çözülmesi gereken bir durum olduğu açık, bu da uygulama açısından önemlidir diye düşünüyorum.

Sayın Başkanım, diğer hususlarla ilgili genel değerlendirmelerimi yapacağım. Yine özellikle IFRS'le ilgili bazı eleştiri ve öneriler var, uluslararası finansal raporlama standartlarına uyum ve bunların mali tablolara yansımasıyla ilgili. Banka, bu konularda gerekli düzeltmeleri, çalışmaları yaptığını, geçmiş döneme yönelik de önemli bir husus olmadığını bağımsız denetim şirketi görüş ve düşünceleri doğrultusunda ifade etmiş. Tabii ki finansal tabloların gerçeği yansıtması, özellikle de halka açık bir şirket için son derece önemli.

Aktif-pasif yapısıyla ilgili Sayın Genel Müdür bilgi verdi, onları genel şeyde değerlendireceğim.

Ben tekrar çok teşekkür ediyorum. Çalışmaların hayırlara vesile olmasını diliyorum.