| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ'nin 2020 yılına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .06.2022 |
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, Başkanım yani toplantıya en erken gelen kişi olarak bugün "Geç kalan." demeniz işte, bu konuda çok sağlıklı bir değerlendirme yapamadığınızın ispatı oluyor.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bırak şimdi ya, bırak şimdi ya.
Şimdi, ben özelde konuştuklarımızı burada deşifre etmiyorum.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bence edin vallahi, ne kadar güzel.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Devam edin Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şimdi, Sayın Genel Müdürüm...
Yani, böyle deyince de sanki özelde garip bir şey konuşulmuş gibi...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama ne yapayım Deniz Bey...
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Deniz Bey, isterseniz siz gönderin, biz soralım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bilerek Başkanım...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yazılı olarak bana bir şey...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yumuşata yumuşata şimdi ilerliyor Başkan.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, buyurun Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öncelikle, Sayın Genel Müdür, değerli Yönetim Kurulu üyeleri; hepiniz hoş geldiniz Komisyonumuza.
Ben sizlerin de Yönetim Kurulundan aldığı aylık ücret, prim, kâr payı, huzur hakkı, ikramiye ne kadar, bunları öğrenmek istiyorum. Kamuda bir veya birkaç başka görevi olan bürokrat var mı Yönetim Kurulunda, bunu da sorayım. Ben 5 tane ayrı görevi olan bürokrat bildiğim için yani o olabiliyor, o nedenle soruyorum. Yine, özel sektörde görevi olan Yönetim Kurulu üyesi var mı? Bu diğer kamu görev, görevleri ve özel sektördeki görev, görevleriyle ilgili de buradan aldığı aylık ücret, kâr payı, prim, ikramiye, huzur hakkı ne kadar, bunları öğrenmek istiyorum.
Şimdi, bir konu var, tabii, bu toplantıyı yapmadan önce biz Vakıfbank Genel Müdürlüğünün denetimi esnasında konuştuk aslında, tutanaklara da geçti, burada fırtınalı tartışmalar da yaşandı. O nedenle, ben özet olarak, konuyu da bildiğinizi değerlendirerek özet şeklinde aktaracağım, sizden bu konuyla ilgili bir açıklamanızı talep edeceğim.
Aslında konu, Sayıştayın tespit ettiği bir bulgu; alt komisyona geliyor ancak üst komisyona çıkmıyor, dolayısıyla da bugün önümüze gelen raporda bulguyu göremiyoruz yani buharlaşmış. Şimdi, bulgu şu: Türkiye Vakıflar Bankası Genel Müdürlük Hizmet Binası ve Tesisleri Projesi yapım işi. Burada, bu işin sözleşmesinde açık olarak fiyat farkı ödenmeyeceği düzenlemesi yer alıyor. Şimdi, bir sözleşmede neden fiyat farkı verilmeyeceği yönünde bir düzenleme yapılır? Çünkü fiyat farkı verilmeyecektir yani açıkta bırakılmıyor, boşlukta bir madde tesisi, aralığı, yoruma açık bir şekilde bırakılmıyor. Bizzat oraya o madde konuyor ki ihaleye giren şirketlere "Bak, ihaleye giriyorsun, bir fiyat vereceksin ve ben bir fiyat farkı ödemeyeceğim, buna göre fiyat ver." deniliyor. "Kâr marjını veya ticari değerlendirmeni artık nasıl yapıyorsan buna göre fiyatını ver." diyorsunuz ve buna göre de rekabet koşulları oluşuyor.
Ancak, sözleşme bedeli 711 milyon lira artı KDV olan bu işin, bin üç yüz takvim gününde yapım süresi belirlenmiş olan bu işin bu sözleşme hükmüne aykırı olarak bir protokol düzenleniyor. Protokol düzenlenmeden önce, buradaki fiyat farkıyla ilgili hususun sözleşmede o kadar keskin bir şekilde ifade edildiğini görüyoruz ki, size o kısmı kısaca aktarmak istiyorum: Yüklenici firmayla imzalanan sözleşmenin 2.03 maddesinde "Yüklenici herhangi bir nam altında ilave bedel ve süre talep etmeyeceğini beyan ve taahhüt eder." Şimdi, bunu alalım, bir yere koyalım. Bu arada da sözleşmeyi ben hazırlamadım, ben imzalamadım; siz hazırladınız, siz oluşturdunuz, şirketle birlikte sizler imzaladınız yani bu maddeleri oluşturup da altını imza eden sizlersiniz.
"Fiyatların artması başlıklı" 2.17'nci -bu maddeyi de ben yazmadım herhâlde- maddesinde "Her ne sebeple olursa olsun ilave ödeme yapılması veya sürenin uzatılması talebinde bulunamaz." Bunu da koyalım bir tarafa. "Bu sözleşme, anahtar teslimi götürü bedel usulü sözleşme olup yükleniciye hiçbir iş ve isim altında fiyat farkı verilmeyecektir." Böyle yazıyor sözleşmede. çok net. Olur da açıkta bir yerler kalırsa diye de sözleşme ona göre yazılmış, devam ediyor, diyor ki: "Yüklenici benzer konularda kararnameler çıkarılması gibi sebeplere dayanarak..." Yani ne diyoruz? Bir kararname çıkarılmış olsa dahi... Bunu da düşünmüş sözleşme. Demek ki ihaleyi de ona göre fiyatla vermiş, belki de normal birim fiyat usulü yapmasına göre daha yüksek bir fiyat da veriyor ki "Tamam, bak, buradan da kâr edeceksin ama ilave bir para vermem hiçbir şekilde; ona göre işi al veya alma, ihaleye gir veya girme." şeklinde. Diyor ki: "Benzer konularda kararnameler çıkartılması gibi sebeplere dayanarak fiyatlara zam, fiyat farkı, eskalasyon, kur farkı ya da sürenin uzatılması talebinde bulunmaz." çok net. "Yüklenici, döviz kurundaki olası bir değişiklikten etkilenmeyeceğini, basiretli bir tacir olarak olası risk faktörlerini göz önüne alarak sözleşmeyi imzalamış olduğunu beyan ve taahhüt eder." yani sözleşme bağıtlanmış, burada bağıtlanmış ve daha sonra da projenin yüklenici firması geçici 4'üncü maddeyi referans göstererek fiyat farkı ödenmesi talebinde bulunuyor. Neticede, ki ilgili Borçlar Kanunu hükümlerine göre sözleşme yapılmış durumda aslında, dolayısıyla Yönetim Kurulunun bu anlamda, yani işin tasfiyesi noktasında veya bu koşullarda devamı noktasında bir karar... Yani bu doğrultuda süreci sürdürmesi gerekirken Yönetim Kurulu toplanıyor, şirket aslında -tırnak içinde söylüyorum- bize bir dayatma yapıyor, diyor ki: "Ya ben işi tasfiye ederim, çekilirim döviz kurları arttı, çeşitli artışlar var ya da bu koşullar altında yapamam." Şimdi, bu risk, yapım işlerindeki bütün sözleşmelerde karşılıklı olarak vardır zaten ve bu risk dengesinin işveren veya devlet kurumları aleyhine bozulmaması için de sözleşme maddeleri ona göre hazırlanır ve dolayısıyla da burada yani eğer böyle bir dayatma geliyorsa... Türkiye inşaat alanında hem devlet yapısı itibarıyla güçlü bir konumda, aynı zamanda da özel şirketler bakımından güçlü bir konumda; bugün inşai anlamda herhangi bir işi bir şirket yarım bıraksa o işi tamamlayacak, mutlaka tamamlayacak...
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Namı hesabına tamamlayacak.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tabii, namı hesabına tamamlayacak çok sayıda şirket zaten aslında var. Dolayısıyla da burada yapılması gereken, aslında teminatın yakılması. Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kurduğu şirketin devletle yaptığı işlerde uygulanan prosedürün aynısının uygulanması gerekiyor aslında yani burada hani "Kanun önünde her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı eşittir." sözü var, devlet kurumlarıyla da belirli sözleşmelerin altına imza atan şirketlerin adının ne olduğuna bakılmaksızın aynı sözleşmeyi imzalayan tüm şirketler aynı koşullarda işi yapmakla mükellef. Şimdi, neden? Eğer böyle bir dayatmayla geliyorsa bir şirket, siz eğer "Teminatını yakarım bak, seni devletin ihalelerinde yasaklı hâle getiririm." diyorsanız o şirket bir kez daha bir sözleşmenin altına imza atacakken 10 kere düşünür, 20 kere düşünür; belki de onun almaması gereken bir işti, bir başka şirketin belki de yapması gereken bir iş, onlar da onu alırdı.
Toparlıyorum.
Dolayısıyla, bu doğrultuda, bir protokol imzalıyor Yönetim Kurulu ve sözleşmenin imzalandığı tarih ile protokolün imzalandığı tarih arasındaki geçen süre için dahi fiyat farkı ödemesi tesis ediyor; burası inanılmaz, özellikle burası inanılmaz. Fiyat farkı kısmı konusunu tartışıyoruz, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, durum, döviz yükseliyor gibi konuları düşünüyoruz, işin aciliyeti vesaire bir dünya konu var, konuşuyoruz ama protokolle geriye dönük olarak sözleşme şartlarını değiştirip onunla ilgili para ödemek...
AHMET KAYA (Trabzon) - Tam bir facia.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kibar dille ifade etmeye çalışıyorum, artık günün de sonuna geliyoruz. Şöyle söyleyeyim: Yani birçok usulsüzlük inceledim, birçok usulsüzlük var ama bu şekilde geriye dönük büyük tutarlı ödemelerin tesis edildiği uygulamalar azdır. Burada böyle bir durum var ve Sayıştay da tespit ediyor, özellikle bu kısma dikkat çekerek "Bu parayı tahsil edin." diyor. Paranın tutarı 49 milyon 690 bin 860,41 TL artı KDV. Tabii, bu da raporun yazıldığı tarihte paranın ödendiği TL tutarı yani günkü döviz kurlarına dönersek rakam daha da yükselecek ve bu geriye dönük olmak üzere, toplam iş tamamlanana kadar da 159 milyon 422 bin 657,40 TL de toplam fiyat farkı ödenmiş ve Sayıştay da "Bu ek protokolün imza tarihinden önceki tutarı önceleyerek oradan başlamak üzere paranın tahsil edilmesi." diyor.
Şimdi, ben bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum; suç duyurusu da burada. Burada paranın tahsil edilmesiyle ilgili gerekli işlemleri başlatmanızı istiyoruz. Netice itibarıyla, burada bulunma nedeniniz devlete ait bir şirket olmanız. Devlete ait şirket olmanız demek, Türk milleti adına yasama faaliyeti yapan Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil eden KİT Komisyonunda bu hesaplarınızın incelenmesini ve hesap verilebilirliğin şeffaf bir şekilde sağlanmasını gerektiriyor. Türkiye'de nice firma var, nice dükkân var, nice esnaf var; 5 bin lira, 10 bin lira ödeyemediği için haciz geliyor, icra geliyor ve batıyor gidiyor, aileleriyle birlikte hayatı kararıyor.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Burada toplam 49 milyon yani yaklaşık 50 milyon liralık fiyat farkını, yönetim kurulu olarak böyle bir imza atıp "Ben bir şirkete veriyorum." diyebilmeniz için Türkiye'de bu sıkıntıyı yaşayan bütün vatandaşların da aynı imkânlardan, aynı fiyat farklarından aynı oranlarda faydalanabiliyor olması gerekir.
Dolayısıyla burada bir firmaya yönelik olarak bir menfaat temin edilmiş olduğu sonucu çıkıyor. Yani sizin bunu bilerek ve isteyerek "Dur, biz o firmaya menfaat temin edelim." amacıyla yapmış olduğunuzu söylemiyorum; ben gelinen sonucun bu olduğunu söylüyorum ve hâliyle, ortaya da büyük bir kamu zararı çıkmış oluyor. Bu konuyla ilgili ben değerlendirmenizi istiyorum, aynı zamanda da bu bulgunun Üst Komisyona mutlaka çıkmış olması gerekirdi. Yani yargıya veren benim. Dolayısıyla Sayıştayın "Bu konu yargı aşamasındadır." diye bir açıklama yapıp da "Şu anda biz bunu izleyelim." dediği bir durum da yok. Yani o nedenle, bunun Üst Komisyona çıkmaması, bir ölçüde, sanki Üst Komisyondan kaçırılmış olduğu izlenimini de uyandırır. O nedenle, biz burada, üst komisyonlarda bu gibi bulguları tartışırsak çok daha faydalı olur diyorum.
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.