KOMİSYON KONUŞMASI

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Genel Müdür, değerli Yönetim Kurulu üyeleri, kıymetli bürokratlar, Sayıştayın temsilcileri ve milletvekili arkadaşlarım; hepiniz Komisyona hoş geldiniz.

Öncelikle, Türkiye Taşkömürü Kurumu'yla birlikte yaptığınız üretim çok kıymetli, bunun için ben bölgem adına ve aynı zamanda, Türkiye Taşkömürü Kurumu adına da teşekkür ediyorum. Yerli ve millî bir üretim. Ben de bu konuyla ilgili koordinasyonunda elimden geldiğince katkı vermeye çalıştım, bir ürüne dönüştüğünü görmek gerçekten güzel. Geçtiğimiz Komisyon toplantısında Komisyon Başkanımız, ben çeşitli eleştiriler getirirken dedi ki "Ya, hep eleştiriyorsun, hiç öneri getirmiyorsun."

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Demek ki etkili olmuş, etkili olmuş.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bakın, şimdiki öneri... Siz söylemeden çok daha önce, yıllar önce başlattığımız bir projenin bugün BOTAŞ'ın yaptığı sunumda ekrana yansıdığını, fiilen de kullanılmaya başlayan yerli ve millî ürünlere dönüştüğünü görüyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Allah razı olsun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Demek ki neymiş?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Teşekkür ederiz, teşekkür ederim.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sadece eleştirmiyormuşuz, aynı zamanda da çözüm üretip hayata geçiriyormuşuz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Her toplantı için de bunu yaparsanız mutlu oluruz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Evet, yeri geldiğinde hepsiyle ilgili projeleri de siz de görürsünüz. Biz iktidara gelince sizin de yaşam kaliteniz tüm vatandaşlarımızla birlikte artacağı için yaratacağı farkı da bizzat yaşama şansı umarım bulursunuz.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Bunu da bir müjde olarak veriyorsunuz herhâlde.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tabii, müjde olarak veriyoruz.

Evet, şimdi, Sayıştayın alt komisyonundan, üst komisyonuna taşınan doğru düzgün bir bulgu yok, zaten hâlihazırda Sayıştay raporunda da bulgu yok. Hâlbuki bu kadar kritik, bu kadar önemli bir kurum, Sayıştay'ın daha fazla ince eleyip sık dokuması gereken ve kurumun da önünü açıcı yönde bazı olumlu olumsuz eleştirilerin içinde yer aldığı bir raporu görsek bugün KİT Komisyonu olarak bence kuruma çok daha fazla katkı yapabilirdik, bundan mahrum kalarak başlıyoruz ancak bir bulgu var ki gerçekten çok üzücü, bulgu üzücü, diyor ki: "Personele ödül verilmesiyle ilgili işlemlerin ödül yönergesine göre daha somut gerekçelerle belirlenmesi gerekliliği..." Burada bulgu diyor ki: "Kurum faaliyetleri yerine getirilirken görevlerinde başarılı görülen personelin seçilmesiyle bu personele verilecek maddi ödül ve başarı belgelerinin belirlenmesinde BOTAŞ Ödül Yönergesi'ne uygun davranılmadığı değerlendirilmektedir." Bir değerlendirme komisyonu var, 1 Başkanı 4 de üyesi var ve ödül verilecek personeli ve verilecek miktarı bu Komisyon üyeleri belirliyor. Maddi ödüllerin en küçüğü 2.919,9 lira, en yükseği de 12.351,1 lira. Şimdi, Sayıştay raporundan kelimesi kelimesine okuyorum, diyor ki: "Aynı gerekçelere dayanarak başarılı sayılan bir kısım personele maddi ödül verilirken bir kısım personele ise maddi ödül verilmeksizin sadece başarı belgesi verilmesinin BOTAŞ Ödül Yönergesi ile eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun olmadığı, maddi ödül tutarlarının kendi içinde de farklılaştırıldığı, aynı unvan ve görevlerde bulunan, aynı gerekçelerle başarılı sayılan personele niçin farklı seviyelerde düşük ya da yüksek tutarda maddi ödül verildiği konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmediği tespit edilmiştir." Şimdi, buraya kadar ne diyor Sayıştay? Siz ödülleri dağıtırken eşit davranmadınız, adaletli davranmadınız, hakkaniyetli davranmadınız uyarısında bulunuyor. Sayıştay söylüyor, devletin resmî denetim otoritesi söylüyor ve devam ediyor -burası gerçekten en acı kısmı ve trajikomik bir kısım, yani bana böyle Kemal Sunal filmlerini hatırlatan hani böyle sistemi eleştiren, eleştirdiği kısım itibarıyla örnek verilebilecek bir kısım- diyor ki: "Ödül Değerlendirme Komisyonunda Başkan olarak görev yapan Genel Müdür Yardımcısı dışındaki diğer Komisyon üyelerinin -yani 4 üye var- 4'ü de kendilerine de maddi ödül vermelerinin, başka bir ifadeyle Ödül Yönergesi çerçevesinde başarılı görülen personeli seçmekle görevlendirilen karar organı durumundaki Komisyon üyelerinin bizzat kendilerini de seçmeleri ve maddi ödül alacak şekilde başarılı saymalarının etik kurallara uygun olmadığı..." Yani buna pes diyorum, buna pes diyorum ve diyor ki Sayıştay: "Çalışma barışının olumsuz yönde etkilendiği, personelin çoğunluğunun kendilerini başarısız hissetmesine bu durumun neden olduğu, personel arasında huzursuzluklara yol açtığı görülmüştür." Yani şimdi, bir Değerlendirme Komisyonu var, Komisyonun 1 Başkanı, 4 de üyesi var. Ya, bu 4 üye kendine ödül vermese ne olur? Yani kendisine ödül vermesinin normal bir durum olmadığını, etik bir durum olmadığını anlaması için Sayıştayın bu tespiti yapması mı gerekli? Eğer ödüle muhatap bir konumdaysa dahi bunu kendisinin üstünde yer alan, amiri konumunda yer alan kişilerin daha farklı yol ve yöntem izleyerek yapması mümkün ancak. Bu şekilde olur mu? Yani düşünün ki bir genç bir mülakata giriyor; mülakatta bir heyet var, heyet o kişiyi bir mülakata tabi tutacak ancak düşünün ki o genç, o mülakat heyetinden birinin çocuğu. Şimdi, bu normal mi, bu olur mu? Olmaz değil mi? Böyle bir şey olur mu? Olmaz. Bu hakkaniyete uygun mu? Değil. Ne yapması lazım? Değerlendirme heyetindeki üyenin, o toplantıdan, o mülakattan dışarı çıkması lazım. E, peki, burada ne? Bırakın çocuğunu -oğlu, kızı neyse- kendisine ödül veriyor yani kişi kendisine ödül verirken torpili yine kendisi, böyle garip bir durum var. Dolayısıyla burada büyük bir çarpıklık var, bu çarpıklığı mutlaka düzeltmeniz gerekiyor. Bu uygun değil, bu şekilde iyi örnek olamıyorsunuz. Maalesef, bizim gördüğümüz; işte, klasik, gençlerin bu liyakat konusundaki şikâyetlerinin, torpil konusundaki şikâyetlerinin, aman arkamda bir siyasi güç var, yok gibi yönlerden kendilerini tamamlanamamış ve eksik hissetmelerine neden olan durumun âdeta bir aynası durumunda ve master seviyesi yani bu anlamda olabilecek en üst düzeyde torpil örneğini burada Sayıştayın raporundan görüyoruz. Âdeta kendisini mülakata sokan ve bir işe girmek için başvuru yapıp aynı zamanda da kendisini işe alan bir kişi gibi, böyle garip bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Buna benzer örnekler... Aslında, biraz böyle devlet kadrolarına bulaşmış bir virüs gibi yani daha önce de bunu gördük, birden çok yerde görev alan bürokratlar... Şöyle örnek vereyim: Mesela, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, kendisi aynı zamanda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının da Yönetim Kurulu üyesi, aynı zamanda Kardemir'in Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Kardökmak'ın Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda da EPİAŞ'ın da Yönetim Kurulu üyesi. Şimdi, baktığınız zaman, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı organizasyon şemasında kime bağlı? Alparslan Bayraktar'a bağlı; hem kendisine bağlı hem de kendisi Yönetim Kurulunun içinde yani bir alt statüde yer alıyor ve dolayısıyla da aslında kendi kendisinin de amiri olmuş oluyor. Bu sistem yanlış, bunun küçük bir versiyonu da buradaki örnekten görülüyor. Yani konuyu sizin kendinizin fark etmeyip de konunun Sayıştay raporuna girme noktasına gelmesi de ayrı bir vahamet.

Teşekkür ediyorum.