KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Teklifin genel gerekçesinde üç konudan söz ediyorsunuz. Aslında teklif 4 başlık altında konuyu içeriyor. Birincisi, hâkim, savcı yardımcılığı müessesesini getiriyorsunuz; ikincisi, Noterlik Kanunu'nda bir dizi değişiklik yapıyorsunuz; üçüncüsü, Türk Ceza Kanunu'nda değişiklik var. Genel gerekçede bunlardan bahsetmişsiniz. Genel gerekçenin içerisinde yok ama madde gerekçelerinde ve maddelerin içerisinde var, sanki biraz korsan girmiş gibi, Danıştay ve Yargıtay Kanunu'nda değişiklikler de yapmışsınız.

Şimdi hâkim, savcı yardımcılığı meselesini maddelere geçildiğinde kısaca anlatacağım ama teorik olarak hiç kimsenin karşı çıkacağı bir konu değil dolayısıyla hâkim savcı yardımcılığı müessesesi genel olarak doğru fakat teklifin içerisinde bir dizi sorun var, şimdiden çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim o konuda. Örnekleri var başka ülkelerde nasıl uygulandığına dair çünkü kısaca şunu söyleyeyim: Getirdiğiniz düzenleme içerisinde sanki eğitimi üç yıla çıkararak sorunu çözeceğinizi düşünüyor gibisiniz ama hâkim, savcı yardımcılığı müessesesi böyle kurgulanmış bir iş değil yani hani, eğitim sırasında eğitimi üç yıla çıkarıp oradaki stajyer hâkim, savcı yerine adını hâkim, savcı yardımcısı yaptığınızda sorunu çözmüş olmuyorsunuz. Aslında teorik olarak tartışılan şey şu: Hâkimlik, savcılık mesleğine eğitimden sonra başladığında belirli bir süre yardımcı olarak görev yapması kastediliyor ama siz göreve başlattıktan sonra hâkim, savcı yardımcısı olarak değil doğrudan yine kürsü hâkimi olarak, doğrudan sorumlu savcı olarak görev vereceksiniz. Ben bunu yaptığınızda amaca ulaşmayacağını düşünüyorum, sadece eğitimi bir yıl artırmış olacaksınız.

Noterlik Kanunu'nu değiştiriyorsunuz. Noterlik Kanunu'na ilişkin şöyle sorunlar var: Şimdi, dün gördük -Halil Bey burada değil- Halil Bey konuşmasını yaptıktan sonra yasaya ilişkin eleştirilerini sundu ve dedi ki: "Ya, siz Noterler Birliğinin görüşlerini almamışsınız." Ben de dedim ki: "Demek ki bu teklif ortak getirdiğiniz bir teklif değil ki teklif sahipleri olarak Atilla Bey ve arkadaşlarına bir dizi eleştiri yöneltiyorsunuz." "Yok, benim teklifte imzam var." dedi, burada olsaydı ona da söylerdim, demek ki sadece imzası var.

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Birazdan geliyor, sorarsınız.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yani şöyle: Demek ki imzası var fakat şeyi yok yani hani, arkadaşlar sadece imza atmışlar yani teklif sahipleri bile teklifin nasıl hazırlandığı konusunda öyle anlaşılıyor ki tam olarak bilgi sahibi değiller.

Şimdi, Noterlik Yasası'na ilişkin iki tane öneri getiriyorsunuz. Bunlardan bir tanesi, sorumluluğa dair düzenleme; ikincisi, anladığım kadarıyla Adalet Bakanlığı yeni noterlikler açmak istiyor, noterlik sayısını artırmak istiyor ve bunlara kendi sınıfı dışından noterleri görevlendirmek istiyor. Şimdi -burada kendileri- umarım maddelere geçmeden önce onları dinleriz, öğreniriz onlardan. 72'den beri yürürlükte olan bir kanun ve bu noter görevlendirmesi konusunda da ciddi bir sorun yaşanmamış bugüne kadar yani herhangi bir sorun yok, hiçbir sorun yok, böyle bir tartışma yok. Anladığım kadarıyla 2015'te de aslında hükûmet böyle bir teklif getirmiş ve o zaman Noterler Birliğiyle görüşmüş ve Noterler Birliğiyle bu sorunu çözmüşler yani aslında Adalet Bakanlığı belki bugün bu yasa teklifi gelmeden önce Noterler Birliğiyle bu konuyu görüşmüş olsa bugün buraya gelmemiş olabilirdi, sorun çözülebilirdi. Umarım, sırf kadrolaşmak için elli yıldır uygulanan noterlik sistemini bozmuyorsunuzdur; giderayak bunu yapıyorsanız Atilla Bey, gerçekten büyük bir haksızlık etmiş olursunuz noterlik kurumuna.

Şöyle bir örnek vereyim size, bakın, bir sürü insan okumuş araştırmıştır: Mesela, Almanya'da bu hâkimlik, savcılık stajının sonunda sınava giriyorsunuz ya, en başarılı öğrencileri noter yapıyorlar yani en seçkin öğrencileri noter yapıyorlar. Noterlik kurumu saygın bir kurumdur yani öyle insanların sıraya girip bilmem ne yaptığı falan böyle bakmamak gerekir. Bunu da gerçekten kadrolaşmak amacıyla noterlik kurumuna ilişkin düzenleme yapılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Bu noterlikle ilgili olarak ikinci düzenleme, sorumluluğa dair. Şimdi, kayıtları tutan Tapu memurlarına yüklemediğiniz sorumluluğu sadece bu satış sözleşmesini yapacak insanlara niye yüklüyorsunuz? Yani zaten kusursuz sorumluluk var Noterlik Yasası'nın 162'nci maddesinde. Emsal sorumluluktan daha fazla sorumluluk yüklemeniz de hem Anayasa'daki eşitlik ilkesine aykırı olacaktır hem de bunun adil olmadığını düşünüyorum yani bu konuyu da teklif sahipleri olarak gözden geçirirseniz sevinirim, noterliğe dair söyleyeceğim şeyler bunlar.

Türk Ceza Kanunu'ndaki değişiklik -çok açık söyleyeyim- ekonomik krizin faturası esnaf falan değil yani Hükûmetin uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle bu ülkede bir ekonomik kriz var. Sanki bu ekonomik krizin nedeni birileri mal stokluyormuş, birileri yağ stokluyormuş, birileri başka şeyler, şeker stokluyormuş da şeker fiyatları artıyormuş; yağ stokluyormuş da yağ fiyatları artıyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorsunuz. "İşte, biz stokçulara mücadele edeceğiz." falan, böyle bir şey yok arkadaşlar yani böyle bir şey yok. İsteyen herkes gayet... Gidin marketlerde yağ da var, şeker de var, her şey var. Buradaki sorun stokçuluk değil, öyle bunun cezasını üç aydan, altı aydan değil de alt sınırı bir yıldan başlatarak bu sorunu çözemezseniz, sadece hedef saptırdığınızı düşünüyorum. Yoksa gerçekten -teorik olarak söylüyorum- bu tür suçları işleyenlerin cezalandırılmasına kimse karşı çıkmaz.

Uzatmadan bitireceğim Abdullah Bey.

Son düzenlemede Danıştay ve Yargıtaya ilişkin bazı süreleri değiştiriyorsunuz. Şimdi, bakın, ne yapmışsınız? Danıştay Kanunu 24'üncü madde, 2012 değişikliğiyle demişsiniz ki: "İdari Dava Daireleri Kurulunun oluşumu ve çalışma usulüne ilişkin süreyi -yasa değişikliği yapmışsınız ama- 2016'dan sonra uygulayacağız." Sonra 2016 gelmiş, 2016'dan 2019'a uzatmışsınız süreyi; 2019 gelmiş, 2022'ye uzatmışsınız süreyi; 2022 gelmiş, şimdi 2026'ya uzatıyorsunuz süreyi. Şimdi, biz sanıyorduk ki sadece Maliye Bakanı hesap hatası yapıyor, anladığım kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinde herkes hesap hatası yapıyor. Böyle bir düzenleme olur mu? Yani eğer 2026'ya kadar yapacaksanız yapın 2026'ya kadar. Yani eğer altyapısı yoksa iki yılda bir, bir yasa değiştirilir mi, uzatılabilir mi? Yani bu öngörülebilirlik açısından gerçekten bir sıkıntı yaratmıyor mu? Yani bir yasada bu kadar kısa aralıklarla, bu kadar çok değişiklik yapılması... Yasaların en temel içeriklerinden biridir, öngörülebilirlik yani bir kişi bir yasayı okuduğu zaman onun açısından gelecek öngörülebilir olur. Şimdi bunu okuyan ortalama zekâya sahip bir kişi bu yasa hakkında "Öngörülebilir." diyebilir mi? Üç yılda değiştirilen yasa mı olur, iki yılda bir değiştirilen yasa mı olur? Dolayısıyla içeriğinden bağımsız olarak söylüyorum, doğrusu yanlışından bağımsız olarak söylüyorum, bunun doğru olmadığını düşünüyorum.

Yani şunu söylemeden edemeyeceğim, bu sayıları arttırma azaltma meselesi var ya, bu İDDK üyelerinin, Yargıtay üyeliklerinin, dairelerin falan... Bakın, tarihte ilk kez sizin Hükûmetiniz döneminde bir şey yaşandı: Bir kararnameyle bütün Yargıtay ve Danıştay üyelerini görevden aldınız. Böyle bir kapı açtınız, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin tamamını görevden aldınız. Bunun örneği yoktur yani ancak bunu darbeciler yapar. Bütün Yargıtay ve Danıştay üyelerini... Sonra bunların yerine, Yargıtay, Danıştay üyelerinin yerine "Fetullahçılarla mücadele ediyoruz." adı altında yenilerini getirdiniz. Türkiye'deki hukuk sistemi, yasa dışı işlere bulaştığını düşündüğünüz kişilerin görevden uzaklaştırılmasına, onlarla ilgili disiplin soruşturması yürütülmesine ve onların yargılanmasına hizmet edebilecek yeterince hüküm içeriyordu, bunu yapmadınız, hukuksuz bir yöntemle hepsini görevden aldınız. Sonra içinden istediklerinizi... O zamana dair bir haber var, bakın, hâlâ önümde duruyor "Yargıtay ve Danıştay üyelerinin her biri kırk iki saniyede atandı." diyor. Kırk iki saniyede bir Yargıtaya ve Danıştaya üye atamışsınız. Şimdi öyle üye sayılarını değiştirerek, İdari Dava Daireleri Kurulu üye sayısını değiştirerek falan iyi bir şey yapacağınızı düşünüyorsanız asla bu unutulmayacaktır çünkü bu tarihe geçmiş bir iş; burada ne kadar iyi niyetli olduğunuzu söylerseniz söyleyin toplumda bir güvensizlik oluşacaktır. Ben yüksek yargı mensuplarının da bu düzenlemeye hiç de olumlu yaklaşmayacaklarını düşünüyorum.

Uzattıysam Başkan kusura bakmayın.

Teşekkür ediyorum.