KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Başkan, birkaç konu var dikkatimi çeken.

Birincisi: Şimdi, avukatlık stajını yaparken hepimiz bunu yaşadık, işte, staj döneminde gidiyorsunuz, aslında adliyede böyle bir yeriniz vesaireniz falan yok yani salonun içerisinde dolaşıyorsunuz.

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Maalesef.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Aslında, orada siz kendi kendinize bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, çok da böyle işlevsel değildi bizim dönemde.

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Şöyle: Anadolu'da işlevsel de büyük şehirlerde diyelim, Anadolu'da daha iyi imkânlar var yani.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Evet yani doğrudur. Ben şimdi Anadolu'daki imkânları çok bilmiyorum yani İstanbul için söyleyeyim. Yani hani gidip gitmemenin adliyedeki mübaşirden tut, hâkime kadar kimsenin farkında olacağı bile bir şey değildi.

Şimdi, buradaki yardımcılıklara ilişkin de yapılan düzenlemede mesela, bunların bir yeri olacak mı, bir şeyi var mı? Buralar flu, yok yani bence bunların açıklığa kavuşması lazım.

Bir de yardımcılıktan ziyade yine stajyermiş gibi böyle bir algı oluşuyor bakınca hani aslında uzun bir staj dönemi gibi. "Yardımcı" deyince daha fiilen yapacağı -gerçi 2'nci maddede yapacağı işler ama- işler olması falan düşünülür.

Diğer mesele, -bu sözlü sınav kurulu- sözlü sınav yani bu hangi aşamada olursa olsun, mutlak olarak, direkt Bakanlığın etkisinde yine hani böyle yargının diğer unsurlarına yayılarak yapılan bir değerlenme falan da değil, şimdi onun da bir tespitini yapalım.

Bir de bununla birlikte mesela, şimdi, ısrarla "kayıt altına alınması..." Yani en azından bakın, bu bir adım olabilir hani. Türkiye'deki gerek alımlarda gerek atamalardaki o liyakat tartışması kamuoyunca da biliniyor. Bunun burada, bakın, bu Komisyonda "Bundan sonra bunlar kayıt altına alınıyor." gibi bir şey çıkması dahi sesli, görüntülü, bu da pozitif bir adımdır, önemli bir adımdır yani bence bunu değerlendirmek lazım madem böyle bir iş yapılıyor.

Ana hatları itibarıyla baktığımızda aslında, kimse böyle hâkim, savcı yardımcılığına kafadan karşı çıkmıyor yalnız nasıl uygulanacak, nasıl oluşacak bununla ilgili çekinceler var.

Eğitim meselesine gelince de bizim esasında en büyük sınavımız bu. Yani Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim yargıya ilişkin güveni artırmak, yargı kararlarının daha doğru çıkmasını sağlamak, Türkiye'nin uluslararası itibarına katkı sunmak... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde niye Türkiye hep en önlerde çıksın, insanlar kararlardan memnun olsun, yüzde 70, 80, 90'a çıkarabilmek lazım bunları yani yargıdan şüphe etmemesi lazım. Şu an çok çok kötü bir evrede, biz bunu biliyoruz.

Şimdi, burada evet, siyasallaşmasının, araçsallaşmasının etkisi olduğu kadar yeterli eğitimin alınmaması, doğru kararların verilmemesi... Yani öyle gülünç kararlar önümüze geliyor ki vatandaşlar tarafından. Yani kamuoyunda bilinen davalar gündem yapılıyor. Ama işte, kendi işinde gücünde vatandaş mahkemeye gidiyor, o kadar gülünç kararlarla karşılaşıyor ki bunun toplumda yansıması da çok kötü oluyor. Dolayısıyla eğitimin nasıl yapılacağına yönelik en son baktığımızda topu yönetmeliğe atıyor, hâlbuki bu bizim en önemli meselemiz. Bence nasıl eğitim alacaklarını, hangi müfredat, nerelerden kaynak kullanılacak; bunların da bizatihi bu Komisyon tarafından değerlendirilmesi, yönetmeliğin kapsamının da dar bir şekilde tutulması lazım. Ben, bu yeni uygulamaya baktığımda "Ya, bundan sonrası nasıl olacak?" gibi düşündüğüm ya da "Bunun tartışılması gerekir." dediğim "Hangi konu varsa Bakanlık tarafından yapılacak, bakan yardımcısı tarafından seçilecek ya da yönetmelik tarafından olacak." gibisinden... Bunları ben bu anlamıyla yetersiz görüyorum, değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.