KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Teşekkür ederim.

Şimdi, biz bir grup arkadaş bu çayla ilgili sorunun ciddi boyutlarda olduğunu düşünerek bir çalışma yaptık; biraz uzunca bir metin, umarım sürem içinde yetiştirebilirim ve metnin sonunda da birkaç soru sormayı düşünüyorum.

Çayın yetişmesi için iklim ve toprak özelliklerine sahip olan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 182 bin aile, 787 bin dekar alan üzerinde yapılan çay üretimiyle geçimini sağlamaktadır.

Çay üreticileri, gübre fiyatlarından mazota, elektrikten, çaylıkların bakımına, temizlenmesine kadar tarımsal ilaçların kullanımından çay toplama bedeline kadar birçok tarımsal girdi fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar, işçilik/maliyet dikkate alınmadan belirlenen düşük taban fiyatı ve kota/kontenjan gibi baskıcı alım politikaları nedeniyle büyük mağduriyetler yaşamaktadır.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Çay İhtisaslaşma Koordinatörlüğünün "Çay Yetiştiriciliğinde Gübreleme" adlı yayınına göre çay bahçelerinde en çok 25.5.10 NPK kompoze gübre kullanılmaktadır, dekara 70 kilogram gübre verilmesi önerilmektedir. Ayrıca çay topraklarının ihtiyacına göre dekar başına 3, 4 ton yani üç, dört yılda bir olmak üzere çiftlik gübresi verilebilmektedir.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri, 14 Şubat 2022 tarihinden itibaren üre gübresinin 9.200 TL, 20.20.0 gübresinin 6.100 TL, çay gübresinin de 7.500 TL'den satılacağını bildirmiştir.

Düşük verimli arazilerdeki çay bahçelerinde uygun bakım ve besleme yapılması hem çay verimini hem de kalitesini arttıracaktır. Çayda iyi verim alınabilmesi için yıllık sıcaklık ortalamasının 14 santigrat derecenin altına düşmemesi, toplam yıllık yağışın 2.000 mm'den az olmaması ve aylara göre dağılımının düzenli olması, bağıl nem oranının ise en az yüzde 70 olması gerekmektedir.

Girdi fiyatlarındaki artışın yanı sıra Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan ekolojik yıkımlar, iklim krizi ve verimsizleşen yaşlı çay bahçelerinin sökülerek yeni çay bahçelerinin tesis edilememesi gibi sorunlar da giderek durumu derinleşmektedir.

Çay tarımını geliştirmek, çay kalitesini ıslah etmek, iç ve dış pazar isteklerini karşılamak üzere kuru çay üretmek, ithal etmek ve ihraç etmek, verimlilik esasına dayalı işletme politikasıyla sermaye birikimine yardım ederek yatırım kaynağı sağlamak amacıyla kurulan Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) 46 yaş çay işleme fabrikası, 1 çay paketleme fabrikası, 1 pazarlama ve üretim bölge müdürlüğü, 8 pazarlama bölge müdürlüğü, 1 ana tamir fabrikası, Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bulunmaktadır.

Bölgede üretilen yaş çay ürününün yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık yüzde 50-55'i ÇAYKUR tarafından satın alınmaktadır. 9.095 ton/gün yaş çay işleme kapasitesi bulunmasına karşın 1984 yılında 3092 sayılı Çay Kanunu'yla çay işletmeciliği serbest bırakılmış, böylece özel sektörün yaş çayı üreticilerden satın alabilmelerinin önü açılmıştır. ÇAYKUR'un uyguladığı kota ve kontenjan nedeniyle çay üreticileri çaylarını belirlenen taban fiyatın çok altında, özel şirketlere satmak zorunda kalmaktadır belirlenen kotadan fazlasını ÇAYKUR almadığı için. 2020 yılında çay sektöründeki toplam alımın yüzde 53,4'ü 752 bin tonla ÇAYKUR tarafından, yüzde 46,6'si 655 bin tonla özel sektör tarafından gerçekleştirilmiştir.

Kuruluş amaçlarına aykırı işleyişleri olan ÇAYKUR, 6741 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi gereğince 2017/9756 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla Türkiye Varlık Fonuna devredilmiştir. 2019 yılında 635 milyon, 2020 yılında 547 milyon ve 2021 yılında ise 503 milyon Türk lirası zararla karşı karşıya kalmıştır kurum.

Devletin üreticiye vereceği destekler de 5488 sayılı Tarım Kanunu'nda belirlenmiş, 2020 yılında çay üreticilerine fark ödemesi olarak kilogramda 13 kuruş, toprak analizi desteği olarak da dekar başına 40 TL destek sağlanmıştır ama yasalarla düzenlenmesine karşın girdilerde fahiş fiyat artışları dikkate alındığında desteklerin yetersiz kaldığı açık olarak görülmektedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2021 yılı yaş çay alım fiyatının kilogramda 3,87 TL olduğunu, bu yıl ise yüzde 73 artışla 6,70 TL olduğunu ifade etmiştir; girdi fiyatlarında yüzde 130 gibi bir artış olduğu zaman bunun yetersiz olduğu göz önündedir. Çay üreticileri ise gübre, elektrik, akaryakıttaki yüzde 150'ye varan artışlar dikkate alınarak çay taban fiyatının en az 9 TL olmasını, ÇAYKUR tarafından uygulanan kota ve kontenjanların kaldırılmasını, özel sektörün taban fiyatın altında yaş çay alımının önüne geçilmesini, gübre ve benzeri girdilerde ise KDV'nin indirilmesini talep etmektedir.

Bu durum karşısında şu soruların cevabını almak istiyorum: Şimdi, 6,70 olarak belirlenen çay taban fiyatının üretici tarafından memnuniyetle karşılanmadığı bize ifade edilmiştir, bunun en azından 9 TL olması gerektiği söylenmiştir. Bu konuda herhangi bir gelişme olma olasılığı var mıdır, ekstra bir destek sağlamayı düşünüyor musunuz?

Çay üreticisinin özel sektör karşısında korunması saikiyle taban fiyatın altında yaş çay alımını yasaklamayı düşünüyor musunuz?

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesine hazırlatılan, özel sektörü koruyan ve üreticiden saklanan yaş çay yasa tasarısı geri çekilerek üreticilerle yeniden hazırlanması planlanacak mıdır?

Çayda kota ve kontenjan uygulamaları kaldırılacak mıdır?

Mevsimlik işçilerin kadroya alınması söz konusu mudur?

Toprak sağlığı ve verimliliği çalışması yapılarak, organik çay üreticilerinin çay sertifikalarının çıkarılması sağlanacak mıdır?

Park, bahçelerin yenilenmesi için herhangi bir çalışmanız var mıdır diye soruyor, teşekkür ediyorum.